Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ocak 2022

​Tek başına: Meryem (selam ve hürmetle)

Hanne (s) kızı, İsa (s) anası Hz. Meryem üzerine kısa-kesik notlar ve düşünceler:

Meryem annemizi bütün dünya andı. Ben de anmak istedim. Onu nasıl andığımı, aslında nasıl anladığımı paylaşmak istedim.

Kuran’da ondan bahsedilen her kelimede onu aradım. Her cümlede… Büyük yaşamının keskin kesitlerinde.

Mesela:

Meryem annemizin annesinin dünyaya bir kız getirdiği zamanki tedirginliğinde:

“Kız, dişi” adaklar: doğurgan, üretken, güçsüzmüş gibi duran fakat gücün kendisine muhtaç olduğu, gücün anası olan, kutsal ruhu çoğaltacak, doğuracak olan adaklar. Özveriler, fedakarlıklar, sonuna kadar çaba harcamalar… Yalnızca bir çocuk değildi bu “kız”… Annesi Hanne’nin umduğunun çok ötesindeydi…

Kız-kadın insandan beklenmeyen gelişimler ve süreci de akla getiriyor bütün bunlar. Sözgelimi var oluş biçiminin erkekle yarıştırılması, yarıştırılırken kendi/ilk konulduğu alanda yani mesela ev, kız kardeşlik, eşlik ve annelik, anneanne babaannelik zamanlarında ürettiklerinin üretimden sayılmaması ile sadece erkeğin alanındaki her şeyi yapmak, başarmak zorunda kalışı, nahifliğin ve merhametin, aşk duygusunun ve adanmışlığın yıpratılması, erkeğin başardığı her alanda değil, kendi farklılığına uygun her alanda müstakil ve yarışmasız var olmasının önüne ket vurulması…

Meryem annemizin beklenmedik üstünlüğü, kadının hem kendi hem başarmak zorunda olmadığı alanlarda zoru aşması…

Kadın erkeğe bağlı ve bağımlı olmadan da çok büyük, çok önemli görevler, mucizevi üretken eylemler üstlenebilecek güçtedir. Doğurganlık-üretkenliğin bağımsızlığı…

Çocuklarımızı Allah’ın yakını, vicdan insanı kılmak müthiş bir hedef olmalı…

Kadın genellikle -eşi en iyi erkek bile olsa- çocuk yetiştirmede erkeğe oranla daha bir-tek başına olduğunu kabul etmelidir. Doğurmakla hak sahibi olduğu kadar ödev de yüklenir. Bana kalırsa doğurmak ayrıcalığı yetiştirmek sorumluluğunu daha da artırıyor gibi geliyor. Ben doğurdum demek kadar doğurmuş olma sorumluluğunu gebe kalmasına vesile olan erkekten daha fazla alma durumunu da getiriyor olabilir. Bu cümlelerle işgüzarlık yapmaya çalışmıyorum. Fakat böyle bir detay hissediyorum.

Hem zaten çoğunlukla böyle olmuştur, kadına yıkılmıştır bu vazife diyebilir miyiz, vazifesini bilmiş babalara, erkeklerimize haksızlık etmeden…

Gücün sadece erkeğe ait olduğunu, fiziksel ve servet gücünün yalnızca güç olabileceğini veya kendi gücünün sadece hamur, yemek, ev işi olduğunu veya süslenme, dişilik, cinsel cazibe olduğunu sanan kadınlar konusu ise bambaşka bir gerçeklik. Bu da eksik varoluş veya var oluşun eksilmesi diye kısa bir başlıkla bir kenara konulabilir.

Henüz kadın eli değmemiş olan ve bu yüzden güçsüz kalmış birçok alan var… Şefkatin ve nezaketin, en çok ta sevginin, fedakarlığın ve adanmışlığın gücü çok farklı bir güçtür çünkü.

Meryem annemiz bana en çok kadın insanın erkek dokunmadan yapabildiği şeyleri düşündürüyor.

Kadının dokunaklı bir kalbi olmasa erkeğin hayatta yeri ne olurdu sorusunu sormak istemiyorum. Çünkü kadın var. Kadın kalbi var. Kavanoz kapağının masuscuktan açılamayışı tatlı bir hikaye… Yoldaş özlemi… Hayat arkadaşı özleminden başka bir şey değil. Kavanoz kapağı ile kadının hayatına giren fakat o yardıma karşılık varlığından çok ödün vermek zorunda kalan kadın, o erkekten sonra kapağı kolay açılan kavanozlar üretimine geçti zaten... Ya da kendi kendine o kapağı açmanın bir yolunu buldu.