Tehlikenin farkında mısınız?
Dünyada, Kyoto Sözleşmesi'ni imzalamayan ülkelerin ekolojik dengeyi bozan faaliyetlere davetiye çıkardığı artık bilinen bir gerçek.
"Tehlikenin farkında mısınız" mottosu ile bütün çevreci sivil toplum kuruluşları, faaliyet gösterdikleri ülkede kitleleri harekete geçirmeye çalışmışlardı. Ve bu çalışmalar halen de devam etmektedir. Bu, insanlık için umut verici bir durumdur.
Aynı şekilde 170 ülkede örgütlü, 194 ülkede ise yerel faaliyette bulunan, kurulu ve stabil düzenlerin oluşturduğu demokratik alanlardan; bürokrasinin, siyasetin, toplumların, dini kurumların içine sızmayı başaran bir örgüt var. Ve bu örgüt, birçok ülkenin adalet, güvenlik ve yönetim bürokrasisini ele geçirerek hedef ülkenin yegane sahibi olmak istiyor.
Türk devleti, bu terör örgütünün silahlı saldırısına uğradı. Uçak, helikopter, tank, füze bataryaları ve makineli tüfeklerle saldırıya uğrayan Türk halkı binlerce yaralı ve yüzlerce şehid vererek bu tehlikeyi savuşturabildi. Ancak henüz bu işgalci ve yıkıcı terör saldırısının tehdidinden tam anlamı ile kurtulmuş değil.
Söz konusu bu yıkıcı terör saldırısını yapan örgütün lideri, Türkiye'nin en eski ve en büyük müttefiki Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşıyor. Adı Fetullah Gülen olan bu terörist lider, ABD'de örgütünü yönetiyor ve Türkiye'ye yönelik her türlü terörist saldırılar düzenliyor.
Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yapılan anlaşmalardan biri de Suçluların İadesi Anlaşması'dır. Ve bu anlaşma çerçevesinde Amerika Birleşik Devletleri'nin yasalarına ve uluslar arası terör tanımına göre suçlu olan her zanlıyı Türk makamları Birleşik Devletler'e teslim etmişti. Türk devleti, en son Usame Bin Ladin'in damadı Süleyman Ebu Geyt'i ABD'ye teslim etmişti. Ve Ebu Geyd, Manhattan'daki mahkemede yargılanarak "ABD'lileri öldürmek ve teröristlere maddi destek vermek için komplo kurmaktan" suçlu bulunmuş ve müebbet hapse mahku00fbm edilmişti.
El Kaide, DAEŞ ortaya çıkana kadar dünyanın ve özelde de Batı dünyasının bir numaralı gündem maddesi idi. Her gün yüzlerce televizyon kanallarında programlar yapılıyor, gazete ve dergilerde makaleler yayınlanıyordu. Bununla da yetinilmemiş, yüzlerce akademik çalışma ve tezler de kamuoyunun bilgisine sunulmuştu.
El Kaide bir terör örgütü idi. İnsan öldürüyordu. Aynı şekilde liderliğini Amerika'da oldukça lüks bir hayat yaşayan ve Yeşil Kart Sahibi olan kısa adı FETÖ olan Fetullahçı Silahlı Terör Örgütü de yüzlerce Türk vatandaşını öldürüp binlercesini yaraladı.
Başta Hırant Dink olmak üzere Türk vatandaşının öldürülmesinde de bu örgütün aktif rol aldığı ortaya çıktı.
Fetullahçı terör örgütü, modern demokrasiye sahip olan Türkiye Cumhuriyetini yıkıp yerine Fetullahistan isimli tek kişilik bir diktatorya kurmayı hedefledi. Bu hedefine varmak için Türkiye Cumhuriyeti Parlamento binasını Cumhurbaşkanlığı yerleşkesini, Askeri Başkomutanlık binası başta olmak üzere sivillerin üzerine tonlarca bomba ve milyonlarca mermi yağdırdılar.
El Kaide ve DAEŞ gibi kan dökücü ve acımasız olan bu terör örgütünün lideri ve en önemli teröristleri maalesef Türkiye'nin müttefiki olan Batılı ülkelerin en güzel şehirlerinde ve başkentlerinde hayatlarını sürdürüyorlar. Washington, Brüksel, Londra, Amsterdam, Berlin gibi başkentler, bu teröristleri bağırlarına basmış durumdalar.
Bu silahlı terör şebekesi, şu anda örgütlü olduğu 170 ülkedeki gibi Türkiye'de de 1970'lerde masum bir yüzle ortaya çıkmıştı: Eğitime önem veren ve hoşgörülü bir toplum hayali. Türkler bunlara inandı ve bedelini çok ağır ödediler. Şu anda Türklerin 45 yıllık yanılgısını başta Türkiye'nin müttefiki olan Batılı devletler ve birçok devlet de tekrar ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ahtapotun kolları gibi saran FETÖ silahlı terör örgütünü Türk halkının cesareti yendi ve ülkelerini işgalden kurtardı. Ama aynı cesareti Irak, Suriye, Somali gösteremedi ve ülkeleri şu anda bu terör örgütünün işgali altında. Yarın Amsterdam, Washington, Lizbon bu cesareti gösterebilecek mi? Batılı müttefiklerimiz ve diğer dost ülkelerin devlet yöneticileri, siyasi elitleri bu kanlı tuzağın farkında değil. Peki, bu ülkelerin yurttaşları olan sizler; tehlikenin farkında mısınız?