Teflon İnsan
Bir de “gerçek insan” var.
Teflon “gerçek” olmayan, “yanmaz- yapışmaz insan” tipi.
Prof.Dr. İhsan Çapçıoğlu, Sebilürreşad Dergisi’nin düzenlediği Cumartesi Konferansı’nda “Sosyal Medyanın Yaşam Alanlarımız Üzerine Etkileri”ni anlatırken “teflon insan”a vurgu yaptı.
“Yanmaz, yapışmaz insan tipi.”
Kimsenin derdi ile dertlenmiyor, yanmıyor yani.
Herhangi bir “dâvâ”, “gâye”, “çile” de üzerine yapışmıyor.
Son derece kaygan.
Üzerinde pişirilen ile “alâkası” işlemin sürdüğü müddetçe, işlem bittim mi “dâvâ” da bitti!..
Pişirme ve temizlenme “kolaylık”larından dolayı tercih edilen “teflon” tencere ve tavanın, içeriklerinden dolayı “kansere” yol açabildiklerini söylüyor uzmanlar.
“Yüksek miktarda kurşun”un sebep olduğu zararlara vurgu yapıyor, çizilmiş halde kullanıldıklarında ise tehlikenin çok daha fazla büyüdüğüne dikkat çekiyorlar.
Uzmanların çalışmalarına baktım;
“Bilinen en toksik kaplama”deniyor :
“Teflon, .PTFE’den elde ediliyor. Yanmaz, yapışmaz ama kolay çizilir. Yüksek ısıya dayanıklı değildir. 200 derece ve üzerinde zehirli kimyasallar açığa çıkmaya başlar. Teflonun yapışmazlık özelliği kaplama malzemesi olan PDOA’dan gelir, Bu bileşen karaciğer ve parkreas tümörleri ile ilişkilendirilmiştir. Testis tümörüne ve kısırlığa yol açtığı belirtilmektedir. Bilinen en tehlikeli yüzey kaplamasıdır.”
Tencere, tava bahsinden “insana” gelelim.
Prof.Dr. İhsan Çapçıoğlu’nun dikkat çektiği insan tipi.
Bendeniz, geriye dönüp şöyle “28 Şubat günleri”ne baktığımda…
Oralardan buralara geldiğimde…
Bizim “mağlup ettik” zannettiğimiz 28 Şubat zihniyetinin, daha doğrusu o zihniyeti görevlendiren güçlerin, Sayın Çapçıoğlu tarafından gündemimize getirilen “teflon insan” tipini “üretmekte” son derece başarılı olduklarını görüyorum.
28 Şubatçıların daha doğrusu onları görevlendirenlerin ana gayeleri, ne “türban” dediklerini yasaklamaktı, ne imam hatipleri bitirmek…
Esas amacın “kavramların” ve o kavramları görünür kılan “objelerin” içlerini boşaltmak olduğunu bugün çok daha net bir şekilde görüyoruz!..
“Sosyal medya”nın biçimlendirdiği gençliğe “gerçek dünya”dan güzel modeller sunmakta büyük zaaf gösteriyor, o günleri yaşayan “eski” kuşaklar…
Bir eski devlet büyüğünün “Dün dündür, bugün de bugün” söylemi bütün anlamlarıyla hayata geçiriliyor.
Yanmaz ve yapışmaz insanlar, çok kolaycı ve hastalık yayıcılar.
Hastalık dedikse, sırf “kanser, verem” gelmesin akla…
İnsan insanın kurdu, birbirimizin moralini çökertmekte üstümüze yok.
En basitinden, birbirimize “kilo kaybetmişsin, kilo almışsın” klâsikleri üzerinden “lâf” yerleştiriyoruz!..
Yeni bir işe başlayacak olanın cesaretini kırıyoruz, “Dost acı konuşur!” muhabbetiyle.
Sosyal medya da çok berbat…
İftira deryası;
Nice vatan evlâdı “tutmadığı” görüşün mensuplarına çamur atma yarışında ki, tutmasa da izi kalsın!..
Sosyal medya, inancımızın son nefese kadar açık tuttuğu “tövbe kapılarını” da kapatmış durumda!
Oralarda marifet bir yerlere kilitlemek!..
Öte yandan…
Birilerinin sırtlayıp bir yerlere taşıdığı birileri sırttan indirilene kadar “alkış” modunda…
Bir kez indir hele, gör başına neler gelir!
“Hakiki” insanları azaltıp “teflon insan”ları çoğaltan bir “küresel sistem”…
İnancımızda “tesadüf” yok.
Bir şeyler oluyorsa, mutlaka oluş sebepleri vardır.
“Teflonlaşma”nın sebepleri üzerinde ayrıntılı olarak durmak ve karşı koymak isteyenler var ama “yanmaz ve yapışmaz” düzende ayakta durma çabası, esas gayeyi ıskalatıyor çoğu zaman.
“Teflon insan”ların düzeninde “kıyıda, köşede” durmak da “manzaranın izleyicisi ve uzaktan yanıcısı” olma rolüne kilitliyor sizi.
Yanma ve yapışma özelliklerini ortadan kaldıran bir “düzen” de, insanın “ruh âlemini” alt üst ediyor!..