Tedavide İnfoterapinin Rolü Ve Önemi
Hekimlik ilmi kadar sanat yönüde olması gereken kutsal bir meslek olarak bilinir. İlimsiz bilim olmaz yada zenatsız sanat olmaz gibi keskin ifadelerde bizim mesleğimizde bazen geçerli akçe olmayabilir.Müsbet bir bilim dalı olmasına rağmen matematik fizik gibi kurallı ilimlerin kalıbına sığmıyor bu ilim. Hastalık ve tedavi kavramları ile ilgili kuralsızlıklara da sıkca rastlanıyor.Ağrı kesici olarak takdim edilen bir ilacın yan etkisi aynı zamanda bu ağrıya sebep teşkil edebilir. Tedavilere cevap tamamen kişisel. Kesin kalıplara sığdırılamıyor.Hekim dışı tedavilerin mantığını anlamakta biz hekimler bile bazen kavram sorunu yaşayabiliyoruz.
Şifa kavramında bilinenlerden daha çok bilinmeyenlerin olduğu da bir gerçek.Şifa nedir nerden gelir nasıl gelir gibi bir çok sorunun cevabı ise aslında çok değişken.Günümüz sağlık sisteminde ise hekimlik giderek reçete yazma tetkik tahlil isteme memuru gibi bir rol üstlenmiş durumda. Tıp teknolojisi in infoterapi out olmuş. Hastalıkların sosyolojik zemini toplum algısı ve hastalık yok hasta var kavramı gibi değerler nerede ise tu ka ka.
İnfoterapi hasta kişiyi teşhisten tedaviye giden süreçte ilgilendirerek bilgilendirme olarak tanımlanabilir. Hastalık algısı hasta rolü teşhis ve tedavilerde izlenecek prosedür önemli.Öncelik Hangi disiplin ve hangi hastane olmalı gibi sorular doğru yerinde ve zamanında çözümlenmeli ki sonuca ulaşmak kolaylaşsın. Hasta psikolojisi hastanın hekimden beklentisi hastalıkla ilgili doğrular yanlışlar ve tedavi protokolü ve süre gibi kavramlar tedavide olmazsa olmaz atlama taşlarıdır. Hekime müracaat eden bir hasta hal dili ile şifa arayan insandır.Şifa ise rabbimizin tekelinde olan ve isteyene verilen bir nimet. Hastalanmadan sağlıklı yaşama gayreti ile bize bahşedilen emanete sahip çıkmalıyız.Bu her insan için farz-ı ayn dır. Yani namaz oruç gibi bir ibadet. Hastalandığımızda hekimleri adres gösteren bir peygamberimiz var. Mesleğimizin kudsiyetininde delili bu olsa gerek.Ama aynı peygamber Mısır melikinin gönderdiği meslektaşımıza ümmetinin hekime ihtiyacının olmayacağını da bildiriyor.Sebebi sorulduğunda verdiği cevap az ve öz.Benim ümmetim acıkmadan sofraya oturmaz ve doymadan da sofradan kalkar.Bugün koruyucu tıp kavramının ancak adı var. Halbuki bu hadis-i şerifi biz koruyucu hekimliğin anayasası gibi beyinlere nakşetmeliyiz..Daha çok çalış daha çok kazan ve daha çok tüket girdabından kurtulmanın ilacı olan manevi yapımız iken ölümlü dünya algısına karşı adeta efsunlanmışız. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalışınız. Hadis-i şerifinin ilk bölümü ortak referansımız olmuş.
Çağdaş Ortodoks batı tıbbının açmaza girdiği nokta işte tam burası.İnsanı sadece et ve kemikten yapılı biyolojik varlık olarak değerlendiren günümüz tıbbının onlarca imkanlarına rağmen hastalıklar ve hastalar geometrik olarak artışını sürdürmekte. . Tıp fakültelerinde iletişim empati mantık sosyoloji felsefe gibi derslerle hekimlerimiz yetiştirilmediği sürece bedelini de genellikle hastalar ödemeye devam edecektir. Sağlık bakanlığı isi kriterlerini kantiteden kaliteye taşımadığı sürece rakamlarla ne kadar başarılı görünse de uzun vadede başarısız kalacaktır. Astral beden ihmal edilerek biyolojik bedenlerin doyurulmasının mümkün olmayacağı açıktır .İlaç ve teknoloji üretim tröstlerinin 24 saat sistemine göre çalışan fabrikaları adeta şifa yerine dert üretir durumdalar. Beyinlerdeki bilgi kalplerdeki duygu ile eşgüdümlü çalışmadığından olsa gerek sözlerde hedef organa tesir etmiyor.
Sağlıklı insanlara söylenebilecek tek söz ;Aman dikkat sağlığınızın değerini kaybetmeden koruyun .Hasta olup şifa arayan kardeşlerime ise yoğurdu üfleyerek yemelerini salık veriyorum. .Malesef bazı televizyonlarımız ve yazılı basında sağlıkla ilgili çıkan haberler ısmarlama ve yönlendirmeli .Siz sağlık ararken birileri sizin üzerinizden rant devşirebilir.Koyun et kasap can derdinde bir duruma karşı uyanık olun diyorum..Sağlık ve mutluluk dileklerimleu2026