Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Ekim 2022

Tebriz'e vardık sayılır

Geçen hafta Tebriz seyahatimde İran'da yaşanan sokak gösterilerinden dolayı kaygılandığımı söylemiştim. Fakat Tebriz’e vardığımda sosyal medyada çıkan nahoş görüntüler burada yerini Tebriz’in tarihinde yer alan muhteşem mimarisine ve yaşayan bir şehre bırakmıştı. Karşımızda günden güne eriyen ve üzerinde otobanlar yapılan Sohrab dağı bizi selamlamıştı.

Tebriz’e varmadan önce Hoy’a varılır. Hoy’da da çok kıymetli dostlarımız var. Bu gidişimizde Hoy’daki dostlarla görüşemedik. Tebriz’den dönerken sadece Zeryab Vakfında yönetici olan Nida-yı Kalem dergisi editörlerinden Hamid Kazimî dostumuz ile bir çay içimi de olsa sohbet ettik. Kapıköy sınır kapısı akşam saatlerinde kapanıyordu. Benim de bir an önce yaklaşık bir saat ötede Merz-i Razi’ye ulaşmam lazımdı. Merz, Farsçada sınır anlamındadır. Razi sınır kapısı demek.

Hoy büyük bir ilçe ama il olacak gibi. Daha doğrusu Urumiye eyaletinin bir ili. İran’da hala eyalet sitemi var. Eyaletleri de bizim il sistemine kısmen benziyor. Mesela Tebriz eyaletine bağlı Merend şehrini biliyorum. Bu şehir de çok büyük. Orada kıymetli arkadaşımız Halide Sohrabi hoca hanım var. Kendisi Manisalı. Merend şehrine gelin gitmiş. Bütün yaz, bizi ailecek bekledi orada. Şimdi çocuklarının eğitimi için Türkiye’de. Merend’e gitmedik, gidemedik o zaman. Halide Hanım ve ailesi köylerindeki akrabalarına da söylemiş. Türkiye’den misafirlerimiz var, diye. Bütün köylüler merak içinde beklemişler bizi. Fakat kısmet değilmiş. Merend’in köylerinde Marmulek filminde köy manzaralarını kuçelere su serpmişem türküsü eşliğinde gezecektik.

Tebriz’e varışımıza dönelim. İkindi vakti Hoy'da bir mola vermiştik. Molada hem öğle hem akşam yemeği niyetine bir şeyler yemiştik. Yol arkadaşlarıma rehberlik yapmak adına İran’da lokantaya girdiğinizde “kubide” derseniz mesele biter, demiştim. Fakat aksi bir durum oldu. Kubide kebabı kalmamıştı. Uzun yol yorgunu olan bizler, Van otogarında bir simit, bir çayla kahvaltı yapan bizler Kubide kebabı yerine alternatif olarak tavuk kebabı yemiştik. Bir de yanında gelen pirinç pilavı size fazla geleceğinden sadece tavuk istemeniz yeterli olacaktır. Çünkü pirinç pilavı suyla pişiyor ve üzerine tereyağı ekleniyor. Bu tarz yemeği eskiden annelerimiz yapardı, şimdi unutulmuş. Türkiye'den gelenlerin damak tadına bu pilav uymadığı için genelde masada öyle kalıyor. Sadece bir kaşık yenilebilir. İkinci kaşığı yiyeni görmedim. Bir de yanında ayran aldığınızda ayranın da tadı değişiktir. İçine nane ve sarımsak katıyorlar. En iyisi su içmek… Şu da bir gerçek ki İranlıların yemek porsiyonları çok olduğu için akşam vakti de sizin acıkma durumunuz oluşmaz.

Tebriz’e akşam vaktinde vardık. Şehrin müthiş bir trafiği vardı. Gündüz dört milyon akşam iki milyon civarında bir nüfusa sahip bu şehir. Sizin anlayacağınız bir Tebriz’e girerken İki milyon insan yollardaydı ve Tebriz içinde bu insanlarla karşılaştık. Kimi Hoy’a, kimi Merend’e, kimi Urumiye’ye, kimi de Erdebil’e gidiyordu. Bu kadar nüfus değişimini bir sonraki gün İranlı arkadaşlarımıza sorduğumuzda şair- yazar dostum Davood Houshang (Davud Huşeng) buranın “Aras Serbest Ticaret Bölgesi” olduğunu, iş adamları burada bazı imtiyazlara sahip olduğundan yatırımları burada yaptığını söylemişti. Bir de Tebrizli işadamları çoğu İstanbul’da da varlıkları söz konusu… Tahran’da, İsfahan’da görmediğim lüks araçları burada görünce şaşırdım doğrusu. Lüks araçların plakaları farklı, daha doğrusu serbest ticaret bölgesi plakaları ayrıymış. Çünkü İran’da da lüks araç var ama çok pahalı.

Bir sonraki yazımda üstad Şehriyar mezarı, Tebriz Şairler gecesi ve Tebriz belediyesi ziyaretimi anlatacağım.