TCMB Politika Faizini Yüzde 16'ya Çekti
Merkez Bankası
Para Politikası Kurulu, politika faizini yüzde
18’den yüzde 16’ya indirdi. Piyasa ise 50-100 baz puanlık bir faiz indirimi
bekliyordu. Hatta hafta başında 9,38 TL’yi geçen dolar kuru Ekim toplantısından
bir gün önce 9,20’nin altına gerileyince faizlerin sabit tutulacağına dair
görüş bildirenler bile olmuştu.
Ancak Merkez
Bankası Başkanı’nın döviz kurunun faiz indirimiyle ilgisi yok söylemi, 3 PPK
üyesinin değiştirilmesi, enflasyona neden olan unsurların geçici olduğu
görüşünün hâkim olması ve çekirdek enflasyonun mevcut faiz oranından düşük
olması faiz indirimi beklentisini güçlendirmişti.
Yine de 200 baz puan piyasalar için sürpriz
oldu. Kararın açıklanmasının ardından dolar kuru 9,47 TL’ye yükselirken, avro
ise 11 TL’yi geçti. Döviz kurlarındaki bu artışı sınırlandıran unsur muhtemelen
toplantı metninde yer alan “arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak
politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı” ifadesi
olabilir.
Burada anahtar
kelime olan “sınırlı” tabiri faiz indiriminin sonuna mı gelindi yoksa devamı
gelir mi sorusuna kısmen de olsa cevap veriyor. Bunun için çok da rakamlara
boğulmadan bazı verileri hatırlayalım.
Ekim ayının
başında açıklanan enflasyon oranı Eylül ayı verisiydi. TÜİK’e göre; tüketici
fiyat endeksinde (TÜFE) yıllık artış yüzde 19,58 olurken, çekirdek enflasyon
(C) yüzde 16,98 artmıştı. Bu tarihte faiz oranı ise yüzde 18 seviyesindeydi.
Çekirdek enflasyona göre hesaplandığında, faiz indirimi için 100 baz puanlık
bir alan olduğu görülüyordu.
Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın üçüncü enflasyon raporunda, enflasyonun 2021 yılı sonunda yüzde 14,1 olacağı öngörülmüştü. Mevcut
faiz oranının yüzde 16 olması, yıl sonuna kadar 200 baz puanlık bir faiz
indirimine işaret ediyor. Ancak bu rapor 29 Temmuz tarihinde yayımlanmıştı. O
günden bu yana yaşanan iç ve dış gelişmeler ne yazık ki enflasyonun
beklentilerin üzerinde yükselmesine neden oldu.
TCMB Piyasa
Katılımcıları Anketi'nin Ekim ayı sonuçlarına göre; cari yıl sonu tüketici
enflasyonu (TÜFE) beklentisi yüzde 16,74'ten yüzde 17,63’e yükseldi.
Öte yandan
geçen yıl yüzde 10-12 bandında kalan yıllık enflasyon, Kasım ayında sert bir
yükselişle yüzde 14’ün üzerine çıkmıştı. Bu nedenle bu yılın sonunda baz etkisi
nedeniyle enflasyonda bir düşüş bekleniyordu. Fakat enerji fiyatlarının artması, emtia
fiyatlarının küresel çapta yükselmesi, döviz
kurlarındaki yukarı yönlü hareket, tedarikte
yaşanan sorunlar, henüz TÜFE’ye yansıtılamayan üretici fiyatları, iklim değişikliğinin gıda fiyatları
için risk teşkil etmesi beklenen baz etkisini azalttı.
Bu açıdan
bakıldığında enflasyonun mevcut faiz oranının altında kalması zor görünüyor.
Toplantı metninden de anlaşılacağı üzere faiz indirimleri sınırlı da olsa devam
edecek. Kurlardaki artış ithalatı düşürüp cari
açığı azaltacak. Düşük faiz ortamında yatırımlar
artarken ucuzlayan TL de ihracata ve buna bağlı olarak istihdama olumlu katkı sağlayacak.
Amaçlanan hedefin enflasyondan ziyade büyüme olduğu anlaşılıyor.