Dolar (USD)
34.50
Euro (EUR)
36.41
Gram Altın
2959.18
BIST 100
9304.31
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Taziye vermek

Bir cenaze merasiminden birkaç gün sonra merhumeye ait eşyalar, elbiseler toplanırken yazmıştım bu dizeleri.

Tüm elbiseler dünyayı hatırlatıyor

İğreti

O da faniliği

Sandığından çıkan nerdeyse iki yüz yıllık nakışlı örtüler annesinden kalan tülbentler vardı.

Ayrılık acısı yaksa da genzi, incecik bir tülbent kadar bile ömürlü olamamak vurmuştu beni.

Hüzün dinlendirir aslında. Dillendirir ruhu /konuşturur...

Boşluklarına yaprak döktürür, yaz güz demeden ...Çıplak kalsa da dallar, kışı yaşatıp üşütse de dolar içine içine insanın, sonra mukavemet eyler ... Çiçek açtırır, yaprak yaprak. Renklere bular. Meyveye durdurur. Meyvesi tatlıdır sabrın.

Hüzün yıksa da insanı, yıkar temizler. İçindeki tüm sular çağlar gözpınarı kıyısında. Yıkar insanı, ak pak eyler, yıkanır insan o deryada…

Hüzünle yıkılsa da duvarlar/yeniden yükseltecek güzellikler de verir Yaratan. Koyu gölgeleriyle, serinliği sererek, kâh yangınıyla eritip asıl olana yol buldurarak. Ruhu olgunlaştıran iç halidir bu. Bu hali yaşarken ruh, ona kol kanat geren ruhlar ne güzeldir. Teselli verirken onunla yol alabilen.

Ölüm ayrılığı ki, insana faniliğini hatırlatan en büyük ibrettir. Yaşamın ölüm çizgisindeki derinliğini en çok yakınları kaybediş hissettirir. Bir dostu aniden kaybetmek, evladı, anayı, babayı…Bir dostun gidişini, bir ananın sabrını, bir babanın her sabah mezarlıkta evladının başına varışını yazmadan geçemem. Hele de depremde kaybettiğimiz binlerce insanın bıraktığı acıyı…

Geride kalan insanlar acıya gark olmuş gönüllere şifa olma, derdiyle dertlenme çabasında olmalıdır.

Taziye vermek’’ bir sözden öte, özle ‘’senin yanındayım, maddi manevi seni hiç unutmam’’ demektir. Orada sessizlik olmalıdır, taziye verilen ev incinmemelidir misafirden. Yeme içme derdine düşülmemelidir.

Ruhunu rahmana teslim eden güzel ruhların ömür yolları kısa da olsa uzun da olsa anılası izleri hep süregelmiştir. Toprakları toprak ötesidir. Mezar taşları yine uğrak yeridir.

Bir sızım altın 'derdi babam tecrübe ile coşku ile hayata anlam katanlara, iyilik katanlara. Sızılardan geçmek gerek idi. Hayatı ebedi rahatlık mekân görmeden.

-dünyaya alışamamaktı bu-

Baki olana yol alış da kutlu adımları değil miydi insanoğlunu var kılan. Dünyada anılası işlerinin, kattığı değerlerin sesiyle yankılanması değil miydi? Faniliğin çerçevesi insan, baki kılan içinde verdiği çabanın resmiydi elbet. Bu minvalde ölüm de kolaylaşır, bu bakış açışıyla insanlara taziye vermekte.

Ayrılığın kıyısında kavuşmak! bilgisi yüreklere işlemiş ise yaşam da ölümde anlamlıdır.

‘’Bize uzak gelen o kıyıdan manzaraya mazhar olmak gayretinden çok, ürperti ile kendimize dönüp, gidenlere el sallamak’’ gerçeğiyle yüzleşmek ve taziye vermektir aslolan…

Üstat Yahya Kemal’in dediği gibi" çok seneler geçti çok seneler geçti dönen yok seferinden." Ne büyük bir gerçektir ölüm. Paylaşılması gereken en büyük acı…

Fiziken giyindiğimiz elbiseler bir örtünüş bir örtüştür de! üryan halimizi unutma seyrine döndürmeden, döndürülmemesi gerekendendir. Kabuklarımızı soymak için bürünmeliyiz. Vakar ve iffet libasıyla nice birikmişlikten hicret ederek…

Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin

Garip ölmenin ruhlara çokça dokunduğu bu dizelerde Yunus Emre’nin bıraktığı miras; insana hizmet ve hürmeti tekrar tekrar hatırlatmalı. Taziyelerimiz, gönüllere inşirah vesilesi olsun vesselam

Nilüfer zontul Aktaş