Tayyip'e sövme stratejisi
Elli yıldır kanımızı emen IMF kovuldu. Otuz yıllık kanlı terör süreci sona eriyor. Kürt sorununu hal yoluna koyuyoruz. Terör ve şiddet haberleri Allah'a şükür gelmiyor artık. İstanbul'un 3. Havalimanının ve köprüsünün temeli atıldı. İstanbul-Ankara hızlı treni ve Marmaray bu sene hizmete giriyor. Şırnak ve Hakkari Yüksekova'ya havalimanı yapılıyor. İki Nükleer santralin ihalesi tamamlandı, üçüncüsü yoldau2026 Bunlar sadece son birkaç aydır Türkiye'nin yaşadığı hayırlı gelişmelerden bazıları.
***
AK Parti ile birlikte siyaset sahnesinde yeniden var olan millet, Menderes'ten bu yana süren "siyaseti devlet mi millet mi yapmalı?" sorusunu da kesin olarak cevapladı. Son 11 yılda millet, kendi lehine devleti temsilen siyaset yapan bürokratik zihniyeti tarihin tozlu raflarına gönderdi.
Peki tüm bunlar olurken muhalefet kanadında işler nasıl gitti?
Tek kelimeyle berbat!
Çözüm sürecinin karşısında durdular, halktan şamar yediler. Daha önceki gün İstanbul'da Doğu bölgesinden illerin dernek başkanları ile toplantı düzenleyen CHP'li Gürsel Tekin ve Sezgin Tanrıkulu, bölgenin kanaat önderlerinin CHP eleştirisi ve AK Parti övgüsü karşısında çok şaşırdı.
Bizzat Gürsel Tekin, CHP'ye yönelik eleştiriler karşısında dehşete düştüğünü belirterek, "Bizi eleştirirken doğrusu AKP'yi övmeniz beni çok şaşırttı'' dedi.
***
Olay burada bitmiyor tabii.
CHP ve MHP, plan, proje, politika ve alternatif geliştiremedikçe Başbakan Erdoğan'ın şahsına saldırmayı tercih ediyor. Çünkü hangi icraatı eleştirsinler? IMF'yi kovduğuna mı kızsınlar? Çözüm sürecini başlattığına mı? Ulaştırma alanındaki dev hamlelere mi? Bunu yapamayacaklarını onlar da çok iyi biliyorlar.
O zaman "yaptıklarını" eleştiremedikleri AK Parti Hükümeti'ne ve Başbakan Erdoğan'ın kişiliğine yönelik saldırı başlatıyorlar. MHP her şeye rağmen ülkenin birliği söz konusu olunca, fren yapması gerektiği yeri biliyor. Ancak CHP öyle mi? Bunu stratejik bir sistematikle yapıyor izlenimi veriyor.
***
Kamer Genç'in, Muharrem İnce'nin rolünü son zamanlarda dikkat ederseniz Kılıçdaroğlu üstlendi. Strateji şu, "Saldır, hakaret et, çileden çıkart ve kamuoyu önünde küçük düşür!"
Özellikle Kılıçdaroğlu neredeyse son bir senedir her grup toplantısında söze "Yalancısın Recep Tayyip Erdoğan" diye başlıyor. Bir mü'min için "yalancılığın" manen ifade ettiği anlamı da hesaba katarak böyle söylediğini ve Başbakan Erdoğan'ı kışkırtma planı uyguladığını düşünüyor insan.
Hele son zamanlarda, hakareti de aşan bir üslupla saldırıyor Başbakan'a. Şunlar, Kılıçdaroğlu'nun Başbakan Erdoğan'a sarf ettiği sözler: 'Yalancı', 'katil', 'Diktatör', 'Esed'den beter!', 'terörist başı', 'bölücü', 'namert!'
Kılıçdaroğlu, Suriye'nin vahşi soytarısı Esed'in yanında durup kendi Başbakanı'nı "diktatörlükle" suçlayınca, Avrupa'daki sosyalist dostlarından bile fırça yedi.
İcraatlarını eleştiremedikleri, sandıkla gönderemedikleri Tayyip'i, Zeyid Aslan'a yaptıkları gibi "kopararak" gözden düşürme stratejisi uyguluyorlar.
***
Maalesef muhalefet siyaseti "Millet"e değil, "Devlet"e yaslanarak yürütme ilkelliğinden bir türlü kurtulamıyor. Haliyle çözüm sunmak, yol göstermek, iyi şeylerde millet için buluşmak ve proje üretmek gibi dertleri yok. Bunun yerine "Tayyip'e sövme stratejisi" ile sonuç alacaklarını umut ediyorlar.
Çözüm sürecine desteğin ülkenin her bölgesinde katlanarak artıyor. Bu, her zaman söylediğimiz gibi milletin siyasetin önünde yürüdüğünün en bariz örneğidir.
İki kere iki dört. Millet ister, milletin talebini iyi okuyan siyasetçi iktidara gelir. Ecevit de Özal da Erbakan da böyle birinci parti çıktı sandıktan.
Erdoğan ve AK Parti de aynı şekilde milletin taleplerini okudukları ve yerine getirdikleri için üç dönemdir iktidarda!
Bence muhalefet de öyle yapsın. Milleti dinlesinu2026