Tatil şehveti
Yaz mevsimi, tatil ile
özdeşleştirilmektedir. İnsanlar, yazın gelmesini, deniz kenarına gitmeyi
ve şehirden kaçmayı özlemle beklerler. Kısa süreliğine de olsa insanlar, hiçbir iş
yapmamayı, yüzmeyi, gezmeyi, yatmayı ve yemeyi isterler. Tatil, bu anlamda
insanın atalet halini istediği anlamına gelmektedir.
Günümüzde tatil, aslında insanın
kaçışı demektir. İnsanlardan, şehirlerden, siyasetten, krizlerden, ilişkilerden
ve kurumlardan bunalan insanlar, her şeyden kaçmak, sadece kendileriyle baş başa
olmayı şiddetle istemektedirler. İnsanlar, tatili niçin isterler? Bu soruya
birçok insan, kafayı dinlemek şeklinde bir cevap vermektedir. Tatil, aslında
bedensel yorgunluk demektir. Tatilden dönen insanlar, evlerine, işlerine ve
ilişkilerine büyük bir bedensel yorgunluk içinde dönerler. Tatil, bedensel
yorgunluk gibi maliyeti olmasına rağmen kafayı dinlemek için yapılan bir
faaliyettir.
Günümüzde insanlar, mutlaka tatile
çıkmaları şeklinde bir dayatmaya maruz kalmaktadırlar. Tatil, bugün devasa bir
sektöre dönüşmüştür. Yılın on iki ayı boyunca, oteller ve tur şirketleri başta
olmak üzere sayısız kurum, insanları tatile gitmeye özendirmek, kışkırtmak
ve yönlendirmek için çok yönlü bir reklam, şartlama ve organizasyon faaliyeti
yürütmektedir. Tatil günümüzde bizim için bir tercih olmaktan çıkmış olup bir
ideolojiye dönüşmüş bulunmaktadır. Tatilin totaliter bir dayatmaya dönüşmüş
olması, gittiğimiz tatilden zevk ve huzur almamıza engel olduğu gibi, psikolojik,
sosyal ve ekonomik birçok yükün altında ezilmek gibi bir sonuç doğurmaktadır.
Tatil, insanın doğal olarak yapmak
istediği bir faaliyet değildir. Uzun seyahatlere çıkmak ve belirli tesislerde
uzun süre kalmak şeklindeki tatil anlayışı, bizlere dayatılan yapay bir
durumdur. Çoğu zaman tatilin insan için bir tutku olduğu ifade edilerek tatil ve
insan arasında doğal bir bütünlük olduğu şeklinde bir inanç üretilmeye çalışılır.
Tatil, insanın doğal bir tutkusu değildir. Tatil, insanın belirli dönemlerde
ihtiyaç duyduğu gelip geçici yapay bir durumdur. İnsanların arada bir günlük
rutinlerinin dışına çıkmaya ihtiyaç duyduğunu söylemekle insanlarda sürekli olarak tatile yönlendiren ve motive eden bir
tatil şehveti oluşturmak arasında fark
vardır. Tatil şehveti, hiçbir şekilde insana huzur getirmeyen, kafasını
dinlemesini sağlamayan ve insanı hep tatminsizlikle boğuşmasına neden olan
verimsiz ve yaralayıcı bir durumdur. Tatil şehveti, insanları mutsuz, huzursuz
ve doyumsuz yapmaktadır. Tatilden dönen insanlar, genellikle mutsuzluklarından,
hayal kırıklıklarından ve yorgunluklarından söz ederler. İnsanları huzursuz,
yorgun ve hayal kırıklığına bırakan şey, tatil değil, tatil şehvetidir.
Tatil şehveti, tatili ve seyahati bir
öğrenme faaliyeti olmaktan çıkarmıştır. Değişik tur organizasyonlarıyla
farklı tatil programlarına katılan kişiler, tur rehberi denilen kişilerin gezilen yerlerle ilgili ezberledikleri ve defalarca
tekrar ettikleri basma kalıp
sözlere maruz kalırlar. Öğrenme,
insanın aktif olarak kendisini kattığı, anlamak ve içselleştirmek için çaba gösterdiği bir faaliyettir. İnsanlar,
tatilden çoğu zaman bilgisiz, fikirsiz
ve düşsüz olarak dönmektedirler. Yaptıkları tatilin bilgilerine, fikirlerine ve
düşlerine hiçbir katkısı olmamış veya çok az olmuştur. Tatil, öğrenmeyi
geliştiren bir faaliyet olmaktan çıkmış, tatil şehvetini arttıran,
insanı yüzeysel bilgilerle yetinmeye zorlayan bir dayatmaya dönüşmüştür.
Tatil şehvetinin amacı, insanların
öğrenmesi, mutlu olması, huzurlu olması veya kafa dinlemesi değildir. Tatil
şehvetinin amacı, tatil endüstrisini
doyurmaktır. Tatil şehveti, tatil endüstrisine kazandırmakta, insanlara
ise kaybettirmektedir. Tatil şehvetinde özne, insan değil, tatil endüstrisinin
aktörleri ve kurumlarıdırlar.
Tatili kendimize, doğaya ve hayata bir
yolculuğa dönüştürmek şeklinde bir çetin meydan okuma önümüzde durmaktadır.
Tatili bir bilet alma ve otel rezervasyonu yapmak şeklinde bir yanılsamayla
içimize sokulan tatil şehvetine teslim olduğumuz takdirde yediğimizin,
içtiğimizin ve gezdiğimizin bize huzur, bilgi ve mutluluk olarak dönmeyeceği
konusunda bir farkındalık kazanmalıyız.