Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
26 Temmuz 2021

Taşrada bayram sohbetlerinin konuları

9 günlük Kurban Bayramı tatilinde, yaşanan salgına, artan tehdide rağmen yoğun bir bayramlaşma süreci yaşandı. Gurbetçilerin memleketlerine dönmesi ile mesafeler kısaldı ve salgında günlük vaka sayısı 12 binleri aştı.

Toplum olarak salgının ciddiyetinin farkından olmadığımızı söyleyebiliriz. Covid-19’dan dolayı sadece Türkiye’de ölen on binler bizi kesmemiş olacak ki almamız gereken ibretten eser yok.

Bayramlaşmada hiçbir şey yokmuş gibi davranma yarışı yaşandı: en cesur benim, diyen gençlerin yanısıra, ‘ben aşılarımı yaptım’ diyen yaşlılar coronavirüs ile dalga geçtiklerini sanıyorlardı. Ve üç hafta önce 4 bine kadar düşen vaka sayısı bugün itibariyle 14 bine dayandı.

Her şeye rağmen bayramda hastaları ziyaret etme konusunda gösterilen hassasiyet takdire şayandır. İçten dualara eşlik eden candan yardımlaşma ve dayanışma teklifleri sadece Halifan Ailesine has özellik mi? Hastaları olan biri olarak bu dayanışma ve kadirşinaslığı seviyorum. Allah herkesten razı olsun. Sizlerden de çok sevdiğim amcam, seydam ve yeğenim için dua bekliyorum.

Köyler, bayram tatili için gelen yurtiçi ve yurt dışı gurbetçileri ile güzelleşiyor. Ülkenin dörtbir yanından, Avrupa ülkelerinden gelenlerle dünya siyasetini ve Türkiye’nin dış ülkelerdeki görüntüsünü konuşma imkanı bulduk. Kendilerinden oldukça farklı fikirler dinledik. Türkiye’nin aldığı mesafeyi bilhassa karayolu ile Türkiye’ye giriş yapan gurbetçiler çok iyi takdir ediyorlar. Yollarımızın, şehirlerimizin bundan 3-5 yıl öncesine göre daha da genişlediğini, güzelleştiğini söylediler mutlu oldum.

Almanya’dan gelen bir yakınım, “Abi, Türkiye’deki yollar Avrupa ülkelerinde yok. Hem geniş hem sağlam” diyerek yapılan çalışmaları takdir ediyordu.

Diğer biri, “Türkiye’yi neden rahat bırakmıyorlar? İşte her gelişimizde daha da büyüyen, gelişen Türkiye Avrupa’yı korkutuyor. Nüfus olarak çöküş yaşayan Batılı ülkeler Türkiye’nin genç nüfusundan rahatsız” diyordu.

Köylülerin şikayetleri de vardı:

Sen yazılarında da konuşmalarında da iktidarı eleştirirken vicdanını unutmuyorsun, çok makul ve etkili eleştiriyorsun, diyorlardı.

Bir çuval un 200 ₺ oldu. Bilhassa gıda ürünleri bir yılda iki kat, üç kat arttı. Fiyat denetimi yapılmıyor ve olan dar gelirliye oluyor. Maalesef ciddi bir denetim yok.” Belki bazı büyük şehirlerde birkaç kalemde kontrol yapılıyordur lakin vatandaşta, ülkenin büyük bir kısmında fiyatların insafa terk edildiği kanaati hâkim. Bu da vatandaşın sitemine dönüşüyor.

Geçtiğimiz Aralık ayında da benzer şikâyetleri kaleme almıştım, o gün bugündür fiyat artışları durmak nedir bilmiyor. Bilhassa gıda ve temizlik ürünlerindeki fahiş fiyat artışları memur ve dar gelirli vatandaşa ağır yük oluyor.

Köylerde konuşulan diğer bir konu da önümüzdeki seçimlerde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a karşı kimin aday olacağıydı. Bu konuda görüş belirtenlerin büyük bir kısmı Sayın Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı adayı olmasını isterken bir kısmı da Meral Akşener’i aday olarak görmek istediklerini dile getiriyordu. Her iki kesimin de amacı aynıydı:

Kılıçdaroğlu ile Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı aday olsunlar ki boylarının ölçüsünü alsınlar.

İstanbul’dan gelen gurbetçilere Ekrem İmamoğlu’nu sordum. Geçen seçimlerde İmamoğlu’nu destekleyen pek çok kişi:

Biz genç, dinamik ve sempatik bulduğumuz için Ekrem İmamoğlu’nu destekledik, iki yılı bitti tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşıyoruz, İstanbul her gün biraz daha geriye gidiyor, diyor.

Sadece İstanbul değil,

Benzer sitemler, şikayetler Ankara’dan, Mersin’den, Adana’dan gelenlerden de duyduk: CHP ve ortakları mal bulmuş mağribi gibi yolsuzluk yaparak zengin olmanın derdinde. Vatandaşa karşı kibirli, hoyrat ve küstahlık boyutundaki tavırları her gün artmakta.

Ve,

Gençler.

Gençler politize olmaktan bıkmışlar. Hem sevindirici hem de kaygı verici olan apolitize durum beraberinde lakaytlık getirmez ise olumlu bir durumdur.

Bir de gençler yani üniversiteli gençler kendi değerlerimizden haberdar değil.

Bunda bana düşen yazılarıma değerlerimize ağırlık vermek olmalıdır ve inşaallah bu sonbahar yazılarıma devam etmeyi sürdürür isem (çünkü Ağustos itibariyle bir aylık ara verdikten sonra yeniden yazıp yazmama konusunda henüz bir karara varmadım)İbn Haldun, İbn Arabi, Farabi, Cezeri gibi bilgeleri yazmayı düşünüyorum.