Taşeron örgüt!..
Yüreğimizi
dağlayan alçak terör eyleminde vefat edenlere rahmet, yaralananlara da şifa dileyerek başlayalım.
Yetkililer, saldırının tetikçisi olarak PKK Terör
Örgütü’nü, azmettiricisi olarak da başta
ABD olmak üzere “Batı’nın terör hamisi
devletlerini” işaret ediyor.
Menfur
terör eyleminin meydana gelmesinden bir süre önce, Milli Savunma Bakanlığı’nın
şu açıklaması düşmüştü önümüze:
“Pençe-Kilit Operasyonu Bölgesi’nde
bugüne kadar 450 terörist etkisiz hale getirildi.
577 mağara ve sığınak, 1904 el yapımı
patlayıcı imha edildi.
1203 silah, 522 bin mühimmat ele
geçirildi.”
Bu
açıklamaya sosyal medya adresimizde yer verdikten sonra, şunları yazdık:
“PKK Terör Örgütü
Siyonizm’in Arz-ı Mev’ud Projesi’nin Taşeronudur!”
Yani…
“Büyük İsrail”
hedefi doğrultusunda kurdurulmuş bir Örgüt’tür.
Suriye’yi,
Irak’ı parçalayacak…
Bizi
bölecek, parçalayacak…
Oraların
Kuzeyi ile bizim Güneydoğumuzu birleştirecek…
“Uydu Devlet”
üzerinden Büyük İsrail’e yürüyecekler, hayalleri sıra!
***********
“Kürtler Ne İstiyor?” Çalıştayı’nda
Muhataplık Meselesi
Bunları
konuşmamızdan bir gün önce… Ak Partili Yazar ve Siyasetçi Mehmet Metiner’in Genel Başkanlığını yaptığı Demokrasi ve Birlik
Derneği’nin “Kürtler Ne İstiyor?”
başlıklı “Çalıştay”ındaydık.
Akit
TV’deki Derin Kutu adlı
programda, Dernek yöneticileri Gazeteci-Yazar
Sabri Balaman ve Avukat Ebubekir Elmalı “alenen” davet ettikleri için ve tabii
konuya ilgi duyduğumuz için “Çalıştay”ın
bir bölümünü izledik.
Yazı
günümüz olmasından dolayı izleyemediğimiz bölümüne ilişkin notları da
arkadaşlarımızdan aldık.
Bu
etkinliğe dair yorumlarımızı bu Akşam,
Akit TV’deki Derin Kutu adlı programda dile getiririz kısmet olursa.
Burada,
tespitlerini dikkatle takip ettiğim Kürt Aydınlardan Ömer Vehbi Hatipoğlu’nun dikkat çekici sözlerine yer vermek isterim.
Sayın Hatipoğlu,
konuşmasında, “Açılım- Çözüm Süreci”
dönemine atıflarda bulundu.
Hatırlarsınız,
“Analar Ağlamasın” hedefiyle çıkılan
bir yolculuktu süreç.
“Akil Adamlar” dendiğinde o günler gelir
aklınıza.
Biz
o “Akil Adamlar”dan değildik.
O
günlerde, “Devlet’in vatandaşını
dinlemesi, onların taleplerine kulak vermesi ve makul taleplerin gereğini
yerine getirmesi doğrudur ancak terör örgütü uzantılarının muhatap alınması
yanlıştır!” demiştik.
Sayın
Hatipoğlu’nun bu yöndeki ifadelerine de köşe yazılarımızda yer vermiştik.
“Kürtler Ne İstiyor?”
konulu “Çalıştay”da konuşan Sayın
Hatipoğlu o günleri hatırlatırken, “Çözüm Süreci”nin Koordinatörlerinden Beşir
Atalay ile görüşmesini” aktardı bizlere.
O
vakitler Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptığını
vurguladıktan sonra,
Beşir
Atalay’a, ‘Niçin örgüt uzantılarını muhatap alıyorsunuz da, Bölge’nin milyonlarca
seveni bulunan kanaat önderlerini
muhatap almıyorsunuz?” diye
sorduğunu aktaran Sayın Hatipoğlu, “Onlarla
da görüşüyoruz ama kameralar önünde değil, arkasında” cevabını aldığını
söyledi.
*
Sayın
Hatipoğlu’nun konuşması bizi o eski günlere, “Örgüt” tarafından zehirlenen “Çözüm
Süreci” günlerine götürdü.
Bunları
bolca dile getirmiştik o dönemlerde; “Örgüt
çevreleriyle kameralar önünde görüşüyor, onları adeta meşrulaştırıyorsunuz ama Bölge'nin
milyonlarca insanın kalbindeki kanaat önderlerine böyle yapıyorsunuz!”
demiştik.
Sonrası
malûm, ne çukurlar kazıldı ve örgütün uzantısı olan parti oylarını nasıl da
arttırdı!
*
İstiklâl
Caddesi’ndeki menfur terör hadisesi üzerine düşünürken bu “muhataplık” meselesi geldi aklıma.
Bölge’nin
gençleriyle yaşlılarıyla oturup kalkan, onlara kulak veren, sıkıntılarının
çözüme kavuşturulması için uğraşan…
Sadece “halkın” işlerinin takibini yapan,
alanda karşılığı olan siyaset adamlarıyla
yürümek…
Bölgenin
Millet’e, Devlet’e bağlı, bölünmez bütünlükten yana kanaat önderleriyle
birlikte yürümek…
Bu
imkânlar varken ve büyük bölümü kullanılmamışken…
Örgüt
uzantılarını hem de “kameralar önünde”
muhatap almak!..
Çözüm Süreci’nin
çıkış noktası, temel söylemi doğru, yürütülmesi ise yanlışlarla dolu!
*
Bunları
düşünürken, HDP’nin İstiklâl
Caddesi’ndeki terör hadisesi hakkında nasıl bir açıklama yaptığına baktım, içeriğini üç aşağı beş yukarı tahmin ettiğim
halde.
“Üzüntü beyanı” var, “Kınama” yok!
Bir trafik kazasından dolayı üzüntü
beyan eder gibi bir açıklama.
Ötesi
yok!
Sonra
etkinliği düzenleyen Sivil Toplum Örgütü’nün Genel Başkanı, Ak Partili Sayın Metiner’in sosyal medya hesabına
baktım…
Şunları
yazmış:
“Kanaatim
o dur ki, İstiklâl Caddesi’ndeki aşağılık terör eyleminin faili PKK terör
örgütüdür.
Lânet
olsun!
Terör örgütünün amacı; Kürtleri
düşmanlaştırmak, Türk-Kürt kardeşliğine darbe vurmak. Bu oyunu birlikte bozmak,
boynumuzun borcudur. Yaşasın Türk-Kürt kardeşliği! Yaşasın Türkiye!
PKK görünen faildir. Asıl fail, Erdoğan liderliğindeki
Türkiye’nin bağımsız politikalar belirlemesinden rahatsızlık duyan o malum
güçtür. Gün, Türkiye düşmanlarına karşı kenetlenip oyunlarını bozma günüdür.
HDP yaptığı açıklamada,
terör eylemini kınamıyor, sadece üzüntü duyduğunu açıklıyor. Bu da failin PKK
olduğunu bilmelerinden kaynaklı bir ifade biçimi. Lanet olsun terör örgütüne ve
partisine!"
*
Böyle dile getirmiş duygu ve düşüncelerini Sayın Metiner.
Bu
konularda Müslüman Türk Serdar Arseven
ile Müslüman Kürt Mehmet Metiner
aynı şeyleri söylüyor!