Tasarruf paketinde yer almayanlar
Uzunca bir zamandır kamuoyu tarafından beklenen “kamuda tasarruf tedbirleri” nihayet bir paket olarak açıklandı.
Uzun zamandır diyorum çünkü insanlar özellikle üç dört yerden maaş alan bürokratlardan, huzur hakkı denilen mekanizmadan, lüks makam araçlarından vs. şikâyetlerini dile getiriyorlardı.
Yani bir tasarruf tedbiri alınacaksa bu, “en tepeden aşağıya doğru olmalıdır” diyorlardı.
Geçen yıl bu vakitlerde sevgili dostum, ekonomist Prof. Dr. Ahmet Yılmaz Hoca ile sohbet ederken bana “seçimlerden sonra IMF reçetesini aratmayacak tedbirlerin alınacağını düşünüyorum” demişti.
Dün arayıp hem bu tespitini hem de paket hakkındaki görüşlerini sordum. Açıkçası ikimizin de kanaati; bunun yeterli bir paket olmadığı sadece psikolojik olarak kamuoyunu rahatlatmaya yönelik tedbirler olduğu yönündeydi.
Açıklanan 100 milyar liralık tasarruf paketi bütçe giderlerinin neredeyse yüzde 5’lik kısmını karşılayacak. Çünkü bütçe açığı yaklaşık 2 trilyon civarında.
Fakat şu açıdan önemli gibi duruyor; toplumda “kemer sıkma” denildiğinde sürekli kamu ön planda tutulurdu şimdi en azından yukarıda da tasarruf tedbirlerinin alındığı yönünde bir algı oluşmaya başladı.
2000 yılında Kemal Derviş programının tasarruf tedbirlerine bakıldığında, o dönem paketin önceliği norm kadro uygulaması, lojman satışı( Mehmet Şimşek’in programında ekonomiye kazandırılması deniliyor) ulaşım ve servis giderleri, haberleşme vs gibi başlıklar vardı.
Bugünkü programda da benzer başlıkları görmüşsünüzdür.
Bazı başlıkları birlikte bakalım;
Kamuda istihdama sınırlama getirilecek. 3 yıl boyunda emekli olanlar kadar istihdam sağlanacak. Hizmet içi eğitimler otellerde değil kamu tesislerinde yapılacak.(Bugüne kadar neden lüks otellerde yapılırdı o da ayrı bir konu)
Kamuda yönetim kurulu ücretlerine sınırlama getirilecek. Yapılacak düzenlemeyle yönetim kurulu ücretlerine üst sınır getirilecek. Sınırı aşan kısımlar bütçeye gelir olarak kaydedilecek.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın defterdarlıkları ve vergi dairesi başkanlıkları birleştirilecek. Uluslararası toplantılar ve milli bayramlar hiç gezi, yemek vb. faaliyetler düzenlenemeyecek.
Daha önemli başlıklar da var ancak pakette olmayanları Ahmet Yılmaz Ata Hoca ile konuştuk.
Ahmet Hoca ise eksiklik olarak, varlık fonundan, yap-işlet-devret modelinden ve büyük şirketlerin, kulüplerin yararlandığı vergi affından bahsetti. Evet, bunlar yok mesela.
Ayrıca kulüplere neden vergi affı gelir ki?
Örneğin 2024 bütçesi için yap-işlet-devret modelinden sadece şehir hastaneleri için 88 milyar ödenek ayrılmış.
Aynı durum yol ve köprüler için de geçerli. Bakınız pandemi döneminde, karantina uygulandığı zamanda yol ve köprü geçişlerindeki fark hazineden karşılanmıştı.
O gün de sormuştum bugün de soruyorum; peki, bu yüklenici firmalar, tasarruf tedbirleri kapsamında elini taşın altına koyacak mı? Ya da bu sözleşmeler tasarruf tedbirleri kapsamında yeniden gözden geçirilemez mi?
Diğer taraftan varlık fonu malumunuz bütçe fazlası olan örneğin İsviçre gibi ülkeler için kurulan bir fondur.
Oysa bizde bütçe açığı var ve varlık fonu hala devam ediyor. Bazı firmaların fon dışına çıkarılması düşünülmüyor mu mesela? Çünkü zarar etmeye başladılar.
Faizle ilgili olarak da pakette bir şey yok. Bugün yıllık faizin yüzde 50’ye vardığı bir ülkede, yüksek faiz ödemeleri bütçe açığını arttırmıyor mu?
Demem o ki eğer bu paket işçi ve memurun üzerinden bir tasarruf sağlayacak ve yaraya merhem olmayacaksa en önemlisi köklü yapısal reformlar yapılmayacaksa ülkeye ne gibi bir fayda sağlayacaktır?