Tarım Ürünleri İhracatı Hedefi 40 Milyar Dolar
Türkiye’de tarım sektöründe katma değerli ve sürdürülebilir üretim ve ihracat için yoğun mesai harcayan Türkiye İhracatçılar Meclisi Tarım Komisyonu, “Çiftçi Kazanırsa Herkes Kazanır” mottosuyla 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için projeler geliştiriyor.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep başkanlığında 4. toplantısını yapan TİM Tarım Komisyonu Türkiye’nin 2023 yılı için 40 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatı hedefi için atılması gereken adımları şöyle sıralıyor;
Buğday ekim alanları 9 milyon hektardan 7,2 milyon hektara düşmüş olup, üretimi artırıcı politikalar oluşturularak, ekim alanlarını koruyacak tedbirler acilen alınmalıdır.
Zirai analizlerde, şahit numunelerle yapılan ikinci analizlerde doğal olarak aynı sonuçlar alınmaktadır. Mükelleflere akredite laboratuvarlarda üçüncü numune alınarak yeniden analiz yaptırmaları hususu değerlendirilmelidir.
Ülkemize geri dönen ürünlerde sağlık sertifikasından dolayı sadece mahrece iadeye izin verilmektedir. Geri dönen ürünlerin 3. ülkeye satılabilmesi önem arz etmekte olup, söz konusu ürünlerin uluslararası pazarlarda satılabilmesinin önü açılmalıdır.
Alıcıları tarafından herhangi bir sebeple geri gönderilen kuru meyvelerin yurda girişinde ürünün geri dönüş sebebi de dikkate alınmak suretiyle ve tekrar ihraç edilmek kaydıyla yurda girişte kolaylaştırıcı bir düzenlemeye gidilmesi önemle beklenmektedir.
TMO’nun elinde bulunan 511 bin ton fındığın 2017 ürünü yaklaşık 200 milyon dolar değerindeki 80.000 ton kabuklu fındık stoğu ihraç kayıtlı olarak makul ve rekabetçi fiyatlarla hızla piyasaya satılması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Anılan uygulama ile, üreticinin elinde fındık bulunmadığı için üretici kesim olumsuz etkilenmeyecek ve aynı zamanda, ülkemize döviz girişi sağlanacağı gibi ülkemizin fındık sektöründeki konumu da muhafaza edilmiş olacaktır.
Tohumdan ihracata, niş üründen commodity’ye, uluslararası ve yerli tohum firmalarımızın organize perakende ile anlaşmak suretiyle ihracatçılarımız üzerinden bir üretim modelinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Öncelikle, niş ürünlere yönelik dış taleplerin yurt dışındaki alıcılar ve süpermarket temsilcileri ile bir araya gelerek tespit edilmesi; bu talebi karşılamaya yönelik üretimin ve pazarlamanın gerçekleştirilmesi planlanmalı, lojistik bir ağ oluşturulmalıdır.
Ülkemizde, başta çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru kayısı olmak üzere, kuru meyvelerimiz için lisanslı depoculuk ve ihtisas borsacılığı sistemine ivedilikle işlerlik kazandırılması beklenmektedir.
TMO’nun hububat ürünleri ve fındıkta olduğu gibi çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru kayısıda da piyasaya girerek doğrudan üreticiden alımlar yapması, stokların doğru yönetilmesi piyasanın doğru şekilde oluşması adına önem arz etmektedir. Bu yolla, ihraç fiyatlarımızın artışı, ihracat gelirlerimizin yükselmesi ve milli gelir artışımıza katkı yapılması sağlanacaktır.
Süs bitkileri üretimi için uygun olan Hazine/kamu arazileri öncelikli ve uzun süreli olarak sektör üreticilerine ve ihracatçılarına kiralanmalıdır. Turizme yapılan tahsise benzer bir modelle, TİGEM arazileri ve benzeri uygun kamu arazilerinin projelendirilerek sektörün kullanımına açılması büyük önem arz etmektedir.
Akdeniz meyve sineği ciddi bir sorun oluşturmaktadır. Bununla mücadele için yöntem geliştiren akademisyenler ile irtibat kurulması ve yapılacak görüşmeler çerçevesinde ilgili Bakanlıklarımızla da koordineli çalışmalar yürütülmesi sağlanmalıdır.