Dolar (USD)
34.75
Euro (EUR)
36.55
Gram Altın
2949.05
BIST 100
9880.41
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 May 2022

Tarım politikamızı acil güncellemeliyiz

Pandemi sırasında dünya içine kapanınca bu da tarım ürünlerinin tedarikinde sorun yarattı. Tarım deyince tabi ki sadece ürünler değil artan gübre ve yakıt fiyatları da söz konusu. Bu dönemde bazı ülkeler iç piyasaları korumaya yöneldi. Gıda ürünlerinin ihracatını durdurma ve kısıtlama yoluna gidildi. Salgın sürecinde bazı ülkeler, tarım ürünleri ve gıdayı stoklama yoluna gitti. Küresel gıda güvenliğini tehlikeye atan pandemi, 2020’nin ikinci yarısında gıda fiyatlarında ciddi artışa neden oldu. Rusya- Ukrayna savaşıyla birlikte gıdanın da enerji ve savunma gibi stratejik bir sektör olduğu daha iyi anlaşıldı. Hatta tarım ve gıdanın bir beka sorunu olduğu ortaya çıktı.

Uluslararası kuruluşlar gıda ve tarımda yaşanan krizin büyük bir tehdit olduğunu vurgulayarak önlem alınmadığı takdirde gelecek yıllarda gıda maddelerinin yetersizliği ve artan gıda fiyatlarında büyük sorunlar yaşanacağını dile getiriyor. Görülen o ki tüm dünyayı sarsacak olan küresel kriz ne petrol ne enerji ne de finans sektöründe olacak. Kriz, tamamen gıda ve su kaynakları üzerinde kendini gösterecek. Dünyadaki küresel iklim değişimi, tarım alanlarının azalması, ciddi verim kayıpları, gıda krizi olabileceği senaryolarını güçlendiriyor. Salgın ve savaşları da hesaba katmak gerekiyor.

Salgının tetiklediği bir başka konu ise gıda korumacılığıdır. Yani ülkelerin gıda ürünlerini kendileri için saklamaları veya depolamaları. Rusya- Ukrayna savaşıyla birlikte birçok tarım ürününün fiyatı arttı. Yaşanan savaş ve krizler nedeniyle bazı ülkeler stratejik olarak gördükleri gıda ürünlerinin ihracatını durdurma ya da kısıtlama yolunan gidiyor. Yeni dönemde bir gıda milliyetçiliğinden söz ediliyor. Eskiden paramız var olunca her ürünü ucuz ve rahat alabiliyorduk. Artık paramız olsa da gıda ürünlerini tedarikte büyük sorunlar yaşayacağımız, bulamayabileceğimiz günler bizi bekliyor. Bu nedenle üretim yapan ülkeler tabi ki çok büyük avantaja sahip olacaktır. Yani mutlaka kendi kendimize yeterliliğimizi artırmalıyız.

Dünyada ürün bolluğu ve ucuz ithalat dönemi sona erdi. En büyük endişe kaynaklarından biri haline gelen üretim eksikliği ve gıda fiyatlarındaki artış, ancak üretimi artırarak olumlu hale getirilebilir. Her ülke özellikle stratejik ürünlerde ön görülü davranarak yaşanacak olumsuz durumlarda güvencesini sağlayabilmek için kendi kendine yeten bir üretim yapmaya yöneliyor. İnsanla doğa arasında bir denge söz konusu, bu denge birisi lehine bozulduğunda tehlike çanları çalabiliyor. Özellikle doğaya zarar verildiği anda doğa da zaman zaman intikamını alabiliyor. Uzmanlara göre bütün faaliyetlerimizde ekolojiyi merkeze alıp, doğayla barışmaya mecburuz. Gıda ve tarım krizinin yaşandığı dönemler de bizi şunu hatırlatıyor; doğanın verdiği ama çok fazla rağbet etmediğimiz ürünleri de gıda olarak kullanabileceğimizdir. Yani ürün çeşitlerini artırmak, daha önce kullanmadığımız tarım ürünlerine yönelmek ve yeni gıda ürünleri bulmak.

Bütün dünyadaki gıda üretim sistemlerinin yüzde 75’i, sadece 12 bitki çeşidi ve 5 tane hayvan çeşidinden oluşuyor. Bu 12 bitki çeşidinden kalorimizin yüzde 60’ı; pirinç, mısır ve buğdaydan oluşuyor. Düşünsenize bu kadar bitki çeşitliliği var biz sadece 3 çeşit bitkiden yüzde 60 kalorimizi alıyoruz. Önümüzdeki 50 yılın yiyeceklerini aslında tahmin etmek çok zor değil. İngiltere’de geleceğin 50 gıdası diye bir çalışma var. Bu geleceğin 50 gıdası çalışmasında Türkiye’den de birçok ürün var. Mesela bamya, baklagiller…

Bunun dışında dünya hala gelecekte de tahıllar, baklagiller, zeytinyağı, ayçiçeği ve soyadan elde edilen pek çok ürünle hayatını sürdürecek. Yani gelecekte de aslında bugün olduğu gibi buğday, pirinç, pamuk, soya, mısır, şeker pancarı, hayvansal ürünlerin temel gıdalar olacağını, temel beslenme kaynakları olacağını bilmemiz gerekir.

Uzmanlar bir dekar ve bir dakika dahi boşa harcanmamalı diyor. Tarımsal gıda ürünlerini desteklemek yani tarımsal ürünleri ve çiftçiyi sübvanse etmek önemli.Ayrıca gıdalarla ilgili sorunlar sadece kriz dönemlerinde gündeme gelmemeli. Çünkü kriz geçtiğinde yine aynı politikalara dönülüyor. Oysa her olumsuz durumdan bir ders çıkarmak ve önlem almak gerekiyor. Özellikle tarım konusunda toprağı verimli olan bizim gibi ülkelerin kendi ürünlerini kendilerinin yetiştirmesi önem arz ediyor. Bazı ürünlerin devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor. Tarım politikalarının acil olarak güncellenmesi zorunludur.