Tarım geleceğimiz mi?
Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinin temelinde fizyolojik (gıda, su vs.) ve güvenlik ihtiyacı yer almaktadır. Devletlerin en önemli önceliği yönettiği toplumlarının gıda güvencesi ve onların güvenliğini sağlamaktır.
İnsanlar gıdalarını bitkisel ve hayvansal
olarak iki temel kaynaktan karşılamaktadır. Gıda güvenliği insanoğlunun
yeryüzündeki serüveninin en önemli konusudur. Avustralyalı arkeolog-tarihçi
Prof. Dr. Gordon V. Childe (1892 – 1957) şunu söylemektedir: İnsanlık tarihinde
en önemli gelişme yiyecek üretimine başlamasıdır. Bu nedenle tarımın keşfi
insanlığın önemli devrimlerinden biridir (Uygarlık Tarihi, Aydın H. Ve
Diğerleri AÖF yayınları).
Peki, bu çok önemli keşif olduğu söylenen
tarım nedir?
Tarım
Tarım ve ziraat sık sık birbirinin yerine
kullanılan iki kavramdır.Türkçedeyazılışları ve okunuşları farklı, anlamları
aynı olan sözcüklere “eş anlamlı sözcükler” dendiğini hatırlatalım. Tarım yerine Arapça kökenli ziraat kelimesi
uzun yıllar kullanılmıştır. İlgili bakanlığın ismi son yıllarda “Tarım
Bakanlığı” olarak adlandırılmıştır. Ancak hâla yükseköğretimde fakültelerin
ismi “Ziraat Fakültesi” olarak sürdürülmektedir. Son yıllarda bir yandan da
doğa ve tarım fakültesi (yüksekokulu) adıyla ziraat ile ilgili yükseköğretim
kurumları açılmaktadır.
Tarımın ne olduğunu anlamaya çalışırken ziraat
kavramı yerine tarım demekle çağdaş tarım ve eğitimini yapamayız. Bu nedenle
tarımı sadece üretim; tarımsal eğitimi de –girişimciliğin
bu kadar önem kazandığı bir dünyada– kamuya teknik eleman yetiştirmek
olarak düşünmek yapılan ilk yanlıştır.
Tarımın şu tanımı tercih etmekteyim: Tarım, Bitkisel ve hayvansal ürünlerin
üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi (ıslah), uygun koşullarda
korunması (muhafaza/depolama), işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması
faaliyetleridir.
Üretim
Ülkemizde 2018 yılı verilerine göre 64.4
milyon ton tarla bitkileri (buğday, şeker pancarı vd.) 55 milyon ton kadar
meyve-sebze üretimi vardı. Bu üretim ülkemizde kültürü yapılan 150 kadar bitki
türünden elde edilen üretimin toplamıdır. Tarla bitkileri grubunda 55-60;
meyve-sebze grubunda ise 75-80 kadar türün üretimi söz konusudur.
Bu üretim ile yurtiçi talepler karşılanma
yanında bazı ürünlerde ihracatta yapılmaktadır. Bu başarının arkasında olanları
düşünmek gerekir. BunuBirleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye
Temsilcisi Viorel Gutu şu şekilde anlatmakta:
Gelecek
“Tarım bir endüstri/iş kolu değil, bir yaşam
tarzı, hayat felsefesi. Tarımdan bahsederken işin arkasında kimin olduğunu
düşünürüm. Kravatının takıp, ofisine giden ve klimalı ortamlarda çalışan
bizlerle karşılaştırıldığında, çiftçiler gece 3-4’te kalkıyorlar, sıcağı,
soğuğu, yağmuru, rüzgarı hissediyorlar. Bunu yaşamayan birine bunu anlatmak
zor.” Bu alıntıyı “Tarım Bizim Geleceğimiz Belgeseli” (https://www.dailymotion.com/video/x7wk5ka)
aldım. Belgesel güzel bir çalışma olmakla birlikte belgeseldeki eksikliklerden
biri “tarım eğitimcilerine/uzmanlarına”az yer verilmesidir.
Belgeseli izleyince daha önce yazdığım şu
düşüncelerim aklıma geldi:“Endüstri 4.0 çerçevesinde birçok mesleğin geleceği
tartışılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda dünyada şu an var olan mesleklerin bir
kısmının olmayacağı iddia edilmektedir. Bu değişimden tarımın ve eğitiminin de
etkilenmemesi mümkün değildir. Tarım gelecekte de var olacaktır ama birçok
yeniliği de bünyesine katacaktır. Bu nedenle tarımı yeniden düşünmeliyiz.”
İstikbalimiz ve istiklalimiz için tarımı
yeniden yeni bilgi ve teknolojiler ile düşünüp uygulamalıyız.
Son söz: Gelecekte gıdanın önemsiz olacağını düşünmek aptallıktır.