Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Ağustos 2016

Tarihin Kırılma Noktası

Küresel satranç oyunu tüm hararetiyle devam ediyor. Türkiye kendi çıkarları doğrultusunda adımlar atarak hedefine doğru ilerliyor. Bu süreçte yaptığı stratejik hamleler oldukça önemli. Bilirsiniz satranç oyununda hamleyi yaptıktan sonra geri dönüşü yoktur. Yaptığınız hamleyi telafi etmek için çok önemli taşlarınızı feda etmek durumunda kalabilirsiniz.

Öncelikle belirtmek istediğim husus şu ki; Türkiye'nin dış politikasındaki değişikliği Başbakan Binali Yıldırım Haziran ayının ortalarında "Bölgede ve dünyada dostlarını artıran, düşmanlarını azaltan bir dış politika benimseyeceğiz" şeklinde ilan etmişti. Bu politika çerçevesinde İsrail ve Rusya ile uzlaşmalar gerçekleşti ve karşılıklı adımlar atıldı.

Geçen hafta tüm dünyanın merakla beklediği Türkiye ve Rusya görüşmesi gerçekleşti. Rusya ile yapılan görüşmede Suriye konusu ayrı bir toplantıda değerlendirildi. Bu görüşmelerin ardından pozitif gelişmeler olmalı ki Başbakan Yıldırım geçen hafta "Suriye konusunda önümüzdeki 6 ayda önemli gelişmeler olabilir. Şaşırmayın" dedi.

Yeni dönemde Türkiye-Rusya-Çin-İran-Ermenistan-Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu ilişkilerinde yeni gelişmeler bizi bekliyor. Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye-Ermenistan gerginliğinde de daha pozitif gelişmeler yaşanabilir. Bilindiği üzere Türkiye-Rusya görüşmelerinin ardından geçtiğimiz Cuma günü İran Dışişleri Bakanı Türkiye'ye geldi. Bölgesel ve enerji konuları üzerinde duruldu. Enerji konularının en stratejik adımlarından biri de İran gazının AB'ye ulaştırılması hususuydu. TANAP, Türk Akımı, İsrail Gazı, Kürt Gazı, İran Gazının AB'ye ulaşması için en uygun maliyetli güzergah da olan Türkiye değişen dış politikasıyla birlikte jeopolitik konumunu artık avantaja çevirerek yeni düzendeki yerini belirliyor.

2013 Haziran ayından beri hala bir sonuca ulaşamayan TTIP projesi "BREXIT" ile daha da belirsiz bir hale geldi. Batı dünyasında böyle bir ortam varken doğu bölgesinde Çin'in başını çektiği OBOR projesinin yanında INSTC projesinin de orta vadede hayata geçirilmesi muhtemeldir. Böylece yeni oluşturulan ticaret haritalarında da Türkiye'nin kritik hamleler yaptığını söyleyebiliriz.

Türk Akımı önümüzdeki süreçte Türkiye'ye çok önemli kazanımlar sağlayacaktır. Doğal Gaz gibi AB'nin dışa bağımlı olduğu bir konuda avantajın "kontrol edemedikleri" Erdoğan yönetimindeki Türkiye'ye geçmesi AB'yi oldukça tedirgin etmektedir. AB'ye olası bir mülteci akınının önündeki tek engel olan Türkiye'nin eline bir de Doğal Gaz kozunun geçmesi AB'yi büyük ölçüde rahatsız ediyor.

AB'nin müzakere sürecinde verdiği sözlerde durmaması, terör örgütü PKK/PYD'ye açık destek vermeleri, 15 Temmuz sonrasında Türk hükümetinin yanında sağlam bir şekilde durmamaları Türkiye ile ilişkileri önemli ölçüde gerdi. Tüm bunların yanında Türk-Rus görüşmesi AB'yi adeta çileden çıkarmış olacak ki AB'nin bazı ülkelerinden "Türkiye kırmızı çizgileri aştı, AB üyelik müzakerelerini sonlandırmalı" şeklinde açıklamalar geldi. Aynı şekilde Türkiye ile ABD ilişkilerinin ABD'nin FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi konusundaki tavrı, darbe girişimi sonrasında net bir şekilde Türkiye'nin yanında olduğunu belirtmemesi, PKK/PYD'ye verdiği destek sebebiyle ilişkilerimizin son 50 yılın en kötü döneminde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak İlişkilerin daha da gerilmemesi için ABD'den bazı adımlar gelmiyor değil. ABD Başkan Yardımcısı Biden de 24 Ağustos'ta geleceği bildirildi.

Rusya ile görüşmelerde dikkat çeken önemli noktalardan biri de Türk Rus ortak fonu kurulmasıydı. Rusya'daki en büyük Türk şirketlerinden Rönesans, bu yolda ilk önemli projeye imza attı. Rezerv sermayesi yaklaşık 10 milyar dolar olan ve 2010 yılında Rusya'nın belirsiz iş ortamında yabancı firmaların daha rahat yatırım yapabilmeleri amacıyla ortak yatırımlar yapması için kurulan Devlete ait RDIF ve Rönesans Holding yatırım anlaşması yaptı.

Akkuyu Nükleer Santrali'nin de bu görüşmeler sonrasında kaldığı yerden devam etmesi kararı alındı. Türkiye bu süreçte sadece bununla kalmadı üçüncü nükleer santral için Çin ile işbirliği anlaşması geçtiğimiz hafta TBMM'de kabul edildi.

Ekonomik boyutta bir diğer dikkat çeken nokta "Savunma sanayii alanında işbirliğimizi artırma kararı aldık" sözleriydi. Suriye'de yaşanan iç savaş sebebiyle NATO'dan talep edilen hava savunma sisteminde istediği desteği alamayan Türkiye bu konuda gerekli hamleleri yapacaktır. ABD ve Almanya Türkiye'ye gönderdiği patriot füzelerini geri çekmişti. Knowhow transferiyle füze teknolojisini kazanmak isteyen Türkiye'ye gerekli desteği vermeyen NATO ülkeleri nedeniyle Türkiye yeni arayışlara girmişti. Bu kapsamda Türkiye Rusya'dan S-300 ve S-400 füzeleri konusunda destek alabilir.

Son söz

İçinde yaşadığımız zaman dilimi tarihin kırılma noktaları arasında yer almaktadır. Türkiye son derece kritik hamleler yaparak küresel aktörlerin planlarını bozmakta ve oyun kurucular arasında yer almaktadır. Türkiye'yi Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi bu masanın dışında bırakmak için saldırıyorlar. Gelsinler!