Tarihin İbret Vesikaları
Toplumda tarihe merak arttı. Bu ilginin temelinde, insanların geçmişi sorgulaması yatıyor. Bu da bizi, doğru sonuçlara götürüyor.
Bugün
toplumda en çok ilgi gören konuların başında tarih geliyor. Tarihle ilgili
programlar, tarihî diziler, tarihî kitaplar ve dergiler büyük alaka çekiyor. O
kadar ki, sadece tarihle ilgili yayın yapan televizyonlar bile yayına başladı.
Bu geniş ilgiyi doğrusu ben hayırlı ve faydalı buluyorum. İnsanlar elbette
geçmişlerini merak edecek, mazilerini araştırıp inceleyecekler. Bu merak, ilgi,
tecessüs ve eğiliş, şüphesiz insanları doğru tarihi öğrenmeye sevk edecektir.
Dayatılan tarih yerine doğru tarih öğreniliyor artık. Yayın dünyasında tarih
kitapları rağbet görüyor. Okuyucu yayıncılardan tarihle ilgili kitapları
istiyor. Bu isteğe ve ihtiyaca cevap veren yayınevleri de pek çok kitabı
günışığına çıkarıyor. Şüphesiz bu olumlu gelişmelere ne kadar sevinsek azdır.
Şimdi biraz da, ‘tarihin ibret vesikaları’ dediğimiz bu yeni kitaplardan
bahsedelim:
UĞUZ
KAĞAN DESTANI
Destanlar,
bizim en köklü ve sağlam metinlerimizdendir. Halk irfanının eliyle şekillenerek
asırlar boyunca hükümlerini yürüten destanlar, birer edebî değer olduğu gibi,
tarihî birer vesika da sayılabilir. Her ne kadar kimi tarihçiler, destanları ve
efsaneleri tarihî belge olarak kabul etmese de halkların vicdanında ve zihninde
destanların büyük kabul gördüğünü söylemek gerekiyor. Bizde destanları parça
parça ele alan ve küçük denemeler hâlinde neşreden Ziya Gökalp’tan sonra bu
çalışmaları daha ilmî biçimde ve araştırmalarda bulunarak tekemmül ettiren
şahsiyet Rıza Nur’dur. Türk destanını ele alırken Uğuz
Kağan’ı merkeze alan Rıza Nur, Uğuznâmeler, Şecere-i Türk ve Dede Korkut Kitabı gibi çalışmalarla bu sahadaki boşluğu doldurmuştur. Yabancı
kaynakları da inceleyen ve mukayeseler yapan Rıza Nur, eski Türk edebiyatı
alanında hacimli eserleri ortaya koymuştur. Rıza Nur, 20’li yıllar
boyunca Şecere-i Türk ve Uğuznâme çalışmalarını
tamamladıktan sonra son eseri olan Uğuz Kağan Destanı’nın temelini, 1932 yılında Paris’te atmış, yıllarını adayarak 1
Kasım 1937’de İskenderiye’de başladığı Destan’ı
29 Ekim 1939 tarihinde tamamlamıştır. Levent Gündüz’ün kültür hayatımıza
kazandırdığı ve “müellif hattı tek bir el yazması nüsha” olarak korunan bu
muhteşem eser, 83 yıl sonra tamamlanıp güzel bir şekilde basılmış, ilim ve
edebiyat dünyamızın hizmetine sunulmuştur.
GERAYLAR
VE OSMANLILAR
Kırım, Müslüman
Türk’ün özbeöz vatanlarından biridir. Her ne kadar bazı haramiler ‘Güzel
Kırım’ı işgal etmişlerse de gelecekte bu vatan parçasının asıl sahiplerine
teslim edileceğine inancımız sonsuz. Hakan Kırımlı’nın neşre hazırladığı Geraylar ve Osmanlılar isimli muhalled
eser, vitrinlere çıktı. “Kırım Hanlık Hânedânının Osmanlı Devleti’ndeki
Hikâyesi” olarak sunulan eser, üç buçuk
yüzyıllık Kırım Hanlığı vukufiyetle ele alınıyor. Kitap hakkında şöyle
deniliyor: “1475’ten itibaren Kırım Hanlığı ile Osmanlı Devleti arasında himaye yahut
tâbilik bağı kuruldu. Bu tarihten itibaren, gerek Kırım Hanlığı gerekse Geray
hânedânı Osmanlı Devleti nezdinde çok önemli bir konuma sahip oldu. Geray ve
Osmanlı hânedânları arasında da özel bir ilişki ve karşılıklı etkileşim ortaya
çıktı. Hatta kriz anlarında Gerayların Osmanlıların yegâne taht alternatifi
olduğu iddiaları sık sık dile getirildi.”
Kitabın ilerleyen
bölümlerinde, Kırım'ın 1783 yılında Rusya'nın eline geçmesinin ardından Geray hânedânının
Kırım’dan Osmanlı Devleti’ne başlayan mecburi ve hüzünlü göçü anlatılıyor. 200
civarında yerleşim yerinde saha araştırması yapılan ve zengin arşiv
malzemelerine dayandırılan eserde, Geray hânedânı mensuplarının Osmanlı
Devleti’ndeki ilgi çekici hikâyelerine ve yaşayışlarına ışık tutuluyor.
KARA KAM
Kara Kam Türk Bitig adıyla neşredilen ‘Türk Destanı’ da
yukarıdaki eserler gibi Ötüken Neşriyat tarafından günümüz tarih severlerine
ulaştırıldı. Ahmet B. Ercilasun’un titizlikle neşre hazırladığı eserdeki
resimler Mehmet Sağ’a ait. İnsanoğlunun yaratılışından
başlayıp Ergenekon’dan çıkışımıza kadar olan büyük maceramızı dile getiren 3631
mısralık muazzam Türk destanının gün ışığına çıkması, şüphesiz çok sevindiricidir.
Ahmet Bican Ercilasun’un kırk yıllık edebiyat ve dil verimi olarak bize ulaşan
Kara Kam’ın Türk Bitigi, çok önemli ve
değerli bir millî destan olarak kütüphanelerdeki seçkin yerini almış bulunuyor.
MEHMET GENÇ’İN
ESERİ
Merhum Mehmet Genç fikirleri, tahlilleri, tespitleri ve
araştırmalarıyla tanınan mümtaz bir ilim ve fikir adamıydı. Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi
II isimli eserde, Genç’in
2000-2020 yılları
arasında kaleme aldığı 22 çalışma bulunuyor. Müellifin 2000 yılında yayımlanan Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi isimli
eseri buna eklenen bu kitap ile Osmanlıların dünya görüşü, müesseseleri ele
alınıyor. Her iki eserde Osmanlı tarihinin yeniden dönemlendirilmesine dair
eleştirel bakış ortaya konuluyor.
YAKUP CEMİL
Yakın tarihin anlatıldığı bazı romanlarda adı sıklıkla geçen
Yakup Cemil’in “Hayatı ve Divan-ı Harp Sorgu Tutanağı”, Hasan Ali Polat
tarafından kitaplaştırıldı. Yakup Cemil,
tarih araştırmalarına dayanan bir biyografi kitabı. Eser, İttihâd ve Terakki
Cemiyeti’nin önemli aktörlerinden birinin hayat hikâyesi ustalıklı biçimde ele
alınmış. 11 Eylül 1916 tarihinde kurşuna dizilerek hayatına son verilen Yakup
Cemil’in arşiv vesikaları ve sağlam kaynaklara dayanarak ortaya konulan hayatı
ibretlerle doludur.
Tarih alanında kaleme alınmış ve her biri ayrı bir tanıtımı
hak eden, tamamı Ötüken Neşriyat’tan çıkan diğer eserleri ise isimleri ve
yazarlarıyla takdim ediyorum: Rusya
Tarihi (İlyas Topsakal), Sorularla
Karamanlılar (Nilüfer Erdem), Altın
Orda’nın Tarihî Coğrafyası (Vadim Leonidoviç Egorov – Tercüme: Aliman
Büyükçolak), Türk Şaman Mitolojisinin
Teonimleri (Fuzuli Bayat), Macar Belgelerinin İzinden (H. Ş. Çağatay
Çapraz), Kara Bir Gün (Aziz Hüdâi Akdemir; Hazırlayan: İbrahim Öztürkçü)
EVLİYA ÇELEBİ’NİN İZİNDE
Evliya Çelebi şüphesiz en büyük seyyahımız. Onunla alakalı
önemli çalışmalardan birini Prof. Dr. Hayati Develi ortaya koydu: Türkiye
Turing ve Otomobil Kurumu tarafından neşredilen Evliya Çelebi’nin İzinde eserinin
alt başlığı ‘Orta Zamanın Orta Dünya Atlası’. Turing Yönetim Kurulu Başkanı Dr.
Bülent Katkak tarafından kaleme alınan Takdim’de Evliya Çelebi’nin ve başeseri Seyahatname’sinin kültür hayatımızdaki
yeri üzerinde duruluyor. Prof. Develi, Söz başı’nda seyyahımız hakkında şöyle
diyor: “Evliya Çelebi’nin asıl büyüklüğü ve önemi, yarım yüzyıla yaklaşan bu
muazzam gezi hayatını kelimelere dökmüş, bir belge hâline getirmiş olmasıdır.
Çelebi, seyahat etmeye tutkuyla bağlıydı ama görüp işittiklerini yazmayı da
kendisine başta rüyasında, sonra da rüyasının yorumunda ve babasının
nasihatinde emanet edilmiş bir görev olarak görmüş ve bu görevi hakkıyla
gerçekleştirmiştir. Elli yıla yakın bir zamanı dolduran, tehlike, ölüm, aşk,
korku ve her zaman gülünesi olaylarla dolu bir hayatın hatıraları yaklaşık dört
bin sekiz yüz büyük sayfadan ibaret bir metin oluşturuyor.” Eser, Evliya
Çelebi’yi daha iyi tanımamızı ve Seyahatname’yi
daha çok sevmemizi sağlıyor.
FATİH’İN RÜYASI
Tarihle ilgili eserleriyle tanınan ve bilhassa gençler
tarafından sıkı takip edilen ve okunan Mustafa Armağan’ın Fatih’in Rüyası isimli eserinin yedinci baskısı Profil Kitap’tan
çıktı. Fatih’in Rüyası, Fetih Efsaneleri, Fetih Köprüsü başlıklı üç ayrı
bölümlerden meydana geliyor. Sezai Karakoç merhumun çağ açıp çağ kapan cihan
padişahı hakkındaki özlü sözlerine, eserin başında yer veriliyor: “Fatih,
beldeleri açan olduğu gibi, zamanı da açan, zamana bir açılım verendir. Zamanı
zorlayandır. Zamanın kıvrım ve katlarını açandır.” Mustafa Armağan’ın diğer eserlerini
okuyanlar zaten Fatih’in Rüyası’nı da
merak edeceklerdir. Hiç okumayanlara ise, bu eserle tarih şölenine
başlamalarını tavsiye ederim.
DOĞU IŞIĞI
Doğu Işığı, Ali
Haydar Haksal’ın Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları arasında çıktı. ‘Endülüs
Havzası’nın işlendiği eserin arka kapak yazısı şöyle: “Doğu Işığı, İslâm
medeniyetinin Batı medeniyetinin kültür ve edebiyatına yansımalarına ışık tutan,
bu konuda yazılmış ilk eserlerden biridir. Tanzimat’tan beri sürekli Batı’yı
örnek alan kültür anlayışımız, İslâm medeniyeti kaynaklı kültürel birikimin
ürünlerini görmezden gelmiştir. Oysa modern Batı’yı ileriye taşıyan başat
unsurlardan biri de İslâm medeniyetinin ürünleridir.”
Osmanlı’nda Neft ve
Petrol, Volkan Ş. Ediger’in kitabı. Dergâh Yayınları’ndan çıktı. Mutfağın Sarayı, Yasin Baturhan Ergin’in
kitabı. Seyahatnamelerdeki Osmanlı Mutfağı anlatılıyor. (Cezve Kitap), Bursa’nın Kahramanları’nı ise Hasan
Erdem kaleme aldı. Yavuz Selim Baş’ın resimlediği kitap, Bursa Büyükşehir
Belediyesi Yayınları arasında çıktı.