Tarihe(mi) karıştı eski sevdalar?
Bölük Komutanı, “Asker Mektubu”na göz gezdirdikten sonra çağırttığı Fırıncı Hasan’a “Burada oku!” der.
Hasan, mektubu “İnşaAllah içinde
Komutanımı kızdıracak, beni zora sokacak bir
şey yazmıyordur!” korkusuyla alır.
Okumaya başlar:
“….Hasan, beni adamın biriyle evlendirmek istiyorlar! Zenginmiş adam, sebebi bu. Annem, babam,
dedem ne desem dinlemiyor. Ya beni götür
buralardan ya da unut!”
Bitirdiğinde gözlerinde nem, yüzünde öfke-endişe karışımı bir ifade
vardır Fırıncı Hasan’ın…
Komutan, “Çok seviyorsun değil mi?” diye sorar.
“Evet, komutanım çok! Askerlik öncesi araya hastalıklar girdi. Vatan
vazifemiz bitince isteyecektik, şu başımıza gelene bakın! Ben askerdeyim, elim
kolum bağlı, sevdiğim istemediği bir evliliğe mecbur ediliyor. Bizim oralarda
büyükler isteyince küçükler susmalı!”
Bunları işiten Komutan ayağa kalkar.
Pencerenin yanına gider.
Ellerini arkasına bağlar.
Dağlara bakarak sorar:
“Yaşı kaç kızın?”
“19 Komutanım.”
“Kullanmadığın izninden birkaç günü kullansan, sevdiğin kızı buralara getirebilir misin?”
“Kaçırayım mı yani Komutanım?"
“ ‘Kaçırabilir misin?’ diye sormadım, ‘Buralara getirebilir misin?’
dedim. Yaşını, başını almış insanlarsınız. Ailesi ile konuşup, sen dönünceye
kadar bir adım atmamaya ikna edebilirsen et, en iyisi budur. Ama bunu
yapamazsan, sen bilirsin! Bu yaştan sonra, hususi hayatınla ilgili olarak şunu
yap, bunu yapma diyemem! "
H H H
Komutan bunları söyledikten sonra dönüp baktığı Fırıncı Hasan’ın boynunu
eğdiğini görünce…
“Paran yok değil mi?”
diye sorar.
Cüzdanından çıkarttığı parayı uzatır ve
“Bunu al, git. Kızın ailesiyle konuş, dil dök, yalvar… Olmuyorsa sen
bilirsin!” der.
Fırıncı Hasan, işlemlerin
halledilmesinden sonra…
Otobüse atladığı gibi memleketine
gider.
Birkaç gün sonra da, sevdiğiyle birlikte askerlik yaptığı yere gelir.
Komutan, o gelene kadar bir ev ayarlamış, içine yeterince eşya
koymuştur.
Bir de, Fırıncı Hasan askerlik yaparken, “misafir kızın” yalnız
kalmaması için oradaki hanımefendilerden birine
ricacı olmuştur.
Gerekenler yapılmış,
dualar edilmiştir.
Ve bir yuva, işte böyle kurulmuştur.
Hatıra, 1960’lı yıllardan…
Bir sohbet ortamında, yaşı hayli ilerlemiş bir Beyefendi anlattı..
Vatan vazifesini "Fırıncı
Hasan" ile aynı yerde yaptığını söyleyen Yaşlı
Beyefendi, "Bölük Komutanımız çoktan vefat
etmiştir herhalde. Allah rahmet eylesin" deyince hep birlikte
dua ettik ruhuna.
İşte böyle, vakti zamanında yapılan bir “hayr”…
Bunca yıl sonra, “dua” olarak dönüyor, o Bölük Komutanı’na.
Kimdir bilmiyoruz, yıl hesabına vurunca,
vefat ettiğini düşünüyoruz.
Yaşıyorsa, “Rabbim sıhhat ve
afiyet versin” diyoruz.
Vefat etmişse, “Rabbim rahmet
eylesin. Mekânı cennet olsun.”
H H H
Bu hatırayı (hayli vakit önce) aktaran Yaşlı Beyefendi’nin dedikleri
kulağımda:
“Fırıncı Hasan’a askerlikten
yıllar sonra bir yerde rastladım.
Birbirimize ‘Vay devrem!’ diyerek sarıldık.
Sevdiği ile evliliği güzel güzel devam ediyormuş.
Küçük bir ilçede yaşıyorlarmış.
Dört çocukları olmuş.
Mutluymuşlar çok şükür."
H H H
Bir hayra vesile olmak, ne güzel şey.
Sohbette bu hatırasını anlatan Beyefendi de hayra vesile olanlardan.
O Yaşlı Beyefendi, kısa bir süre
önce Hanımefendisi’ni kaybettiğini söyleyince içimiz burkulmuştu.
Karakteri çok güçlü,
azimli, gayretli bir Hanımefendi imiş Merhume…
“Ne bir gün o benim sözümden çıktı, ne de bir gün ben onun sözünden” dedi ve ekledi Yaşlı Beyefendi:
“Kalplerimiz birdi. O benim, ben de onun neden rahatsız olacağını
bilirdik. Birbirimizi hiç kırmazdık.
Ben, Hanımefendisiyle ömür boyu aşk yaşayan bahtiyar insanlardanım!”
H H H
Ah o eski sevdalar!
“Ne şâir yaş döker, ne âşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar” diyor ya
Şâir…
H H H
Ne bereketli bir gün.
Hiç tanımadığımız bir Bölük Komutanı’na dualar ettik.
Hiç tanımadığımız Fırıncı Hasan’a, Hanımefendisi’ne ve çocuklarına
dualar ettik.
Sohbet Arkadaşımız bu Beyefendi’ye ve kısa süre önce vefat eden
Hanımefendi’sine dualar ettik.
Şimdi, bunları yazıyoruz ya…
Eminiz ki, okuyucularımız da, dualarını eksik etmeyeceklerdir hiç
tanımadıkları bu güzel insanlara…
Berekete bakınız siz.
H H H
Anlayış, fedakârlık, aşk, aile, huzur, bereket…
Güzel insanlara o kadar çok ihtiyacımız var ki…