Dolar (USD)
35.22
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2962.44
BIST 100
9680.66
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Ocak 2021

Tarihe saygı nasıl olmalı?

Biz müze gezmeyiz, kütüphaneleri de yeterince kullanmayız. Türkiye’yi, özellikle de İstanbul’u ziyaret eden turistlerin en fazla sordukları yerler ise müze ve kültür merkezleridir. İstanbul, yedi tepenin üzerinde kurulmuş olan tarihi yarımadanın ismidir. Sur içi olarak da bilinir. Bu alanda ne kadar çok müze ve kültür merkezi yapabilirsek o oranda da turist çekeriz.

Fakat son dönemde bu bölgede ortaya çıkan uyanık müteahhitler sayesinde tarihi yarımadayı oteller bölgesine çeviriyoruz. Bulduğumuz her binayı otele dönüştürüyoruz. Doğrusu otelleri sur dışında yapmak, oradan turisti getirerek tarihi yarımadayı gezdirmektir. Ancak uygulama tersine işliyor. Bir metre kazdığınızda tarih fışkıran toprağın altınındaki değerlerimizi de yok ederek birbiri arkasına otel ve otopark yapıyoruz.

Geçtiğimiz günlerde uzmanlar Yerebatan Sarnıcı’na dikkat çekerek, sarnıcın üstündeki inşaat faaliyetleri yüzünden her an çökebileceği konusunda uyardılar. Osmanlı, bu bölgelere özellikle ağır yapılar yapmamış sadece zarif ahşap konaklar inşa etmiştir. Biz o ahşap binaları sevimli pansiyonlara çevirmek yerine yıkıp çok odalı ağır beton yapılar inşa etme konusunda yarışıyoruz.

***

Bunun en önemli örneği meşhur Pembe Konak’ın yıkılarak otoparka dönüştürülmesidir. O ahşap konak ki, aslında 1800’lerin sonunda inşa edildiğinde aşı rengine boyanmıştı. Zaman içinde rengi solmuş, güz gülleri gibi pembeleşmişti. Birinci derecede tarihi eserdi. Ragıp Paşa’nın yaptırdığı konak 1909’dan 1918’e kadar İttihat ve Terakki Partisi’nin merkezi olarak kullanıldı. Sonra da İstanbul’u işgal eden güçlerin karargâh merkezi oldu. 1924 yılından 1974’e kadar Cumhuriyet gazetesinin merkezi olan Pembe Konak artık yok.

İttihat ve Terakki’yi sevmem ama Pembe Konak restore edilerek bir müzeye dönüştürülemez miydi? İstanbul İşgal Kuvvetleri Müzesi bile yapılabilirdi. Böyle sembol bir yapıyı otel ve otopark yapmak hangi akla hizmetti? Milli Eğitim’in yanan tarihi il merkezi de aynı yolda ilerliyor. Bu eşsiz kültür değerlerimize sahip çıkmamız gerekmez mi? Kaç tane böyle değerli yapımız var ki, müze, kültür merkezi ve kütüphane yapmak yerine birer ikişer otele dönüştürüyoruz?

Bu bölgedeki en büyük yanlışlardan biri de Osmanlı Arşivleri’nin Kâğıthane Deresi’nin kıyısına taşınmasıydı. Osmanlı’nın özene bezene sakladığı yüz milyonlarca belge için nem ve küf tehlikesinin olduğu bir bölgeye taşımak olsa olsa tarih bilincinden yoksun zihinlerin eseriydi. Bu konuda dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı bile yanılttılar.

***

Yer seçimi konusunda karar veren dönemin bakanı müteahhitlik yaptığı dönemde Fatih Kıztaşı’ndaki Bizans eserleri üzerine apartman diken kişiydi. Konuştuğunuzda o apartmanlarda oturan toprak sahipleri bu gerçeği açık açık söylüyorlar. Bu şekilde tarihe saygısı olmayan, alttan çıkan tarihin yaptığı binadan çok daha değerli olduğunu fark etmeyen bir yönetici Osmanlı Arşivleri için de yanlış yer seçimi yaparak Osmanlı ve Türk tarihine en büyük kötülüğü yapmıştı.

Osmanlı Arşivleri binası yapılıp bitmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da söylentileri hatırlatarak arşivlerin bayrak kadar değerli olduğunu vurgulayıp bir tehlike ortaya çıkarsa yapanların büyük vebal altında kalacağını söylemişti. Arşivler nem kapmaya başlayınca üç yıl önce bir ihale açılarak temellerin susuzlaştırılması çalışması yapıldı. Fakat bu kesinlikle çözüm değil. Acilen yeni bir arşiv merkezi yapılarak Osmanlı Arşivleri nemin olmadığı yüksek bir yere taşınmalıdır.

Bu konudaki hassasiyeti Darülaceze yapılırken yer seçimi konusunda Hükümetin kendisine teklif ettiği yerlerin nemden dolayı yaşamaya elverişli olmadığını vurgulayıp Kağıthane Tepesine yapılmasını isteyen Sultan II. Abdülhamid Han göstermiş, bölgede istimlak edilen çiftliklerin parasını da kendi hazinesinden ödemişti. Yeni yapılacak Osmanlı Arşivleri’nin parası da yer seçimini yanlış yapan dönemin bakanı ve Cumhurbaşkanı’nı yanıltan müteahhitten alınmalıdır. Cağaloğlu’nda otel yapmak için tepinen dozerler de Yerebatan Sarnıcı’nın içine düşmeden acilen tedbir alınmalıdır.