Tarih tekerrür mü ediyor
ABD dünya jandarması olarak hakkı hukuku rafa kaldırım güç kullanarak çözüm üretmeyi dener olduğundan bu güne Vietnam ve Afganistan’da yaşattığı zulmün daha beterini Gazze’de denemeye kalkınca olanlar oldu.
Hem çok azalan itibarını daha da sıfırladı hem de bundan
sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir dünyaya doğru insanlığı savurdu.
ABD ve tüm dünya, ikinci Trump dönemine hem kaygılı hem de
gergin girmekte. Trump tarafından İsimleri açıklanan bakanlardan da anlaşılacağı
gibi daha iyi olacak denen günlere doğru gitmiyoruz.
Üç semavi dinin doğup dünyaya yayıldığı topraklarda devam
ettirilen zulüm ilelebet devam etmez. Gazze kasabı zalim Netanyahu ve avenesi
istese de devam etmez.
Mezapotamya üç semavi din içinde çok önemli olayların
yaşandığı topraklar.
Zalimliği bugün bile tescilli Mısır firavunu kendi sarayında
büyüttüğü Hz Musa, zulüm altında inleyen ve kendisine biat edenlerle zalim
firavundan kaçanlar Kızıldeniz’i yararak karşıya geçmiş ama firavun ordusunun
Kızıldeniz’de boğulup helak olduğunu bize kutsal kitabımız Kur’an bildiriyor.
Firavun’un Kızıldeniz’de boğulması kıssası kutsal kitabımız
Kur’an-ı kerimde birkaç sure ve ayette detaylı olarak açıklanmaktadır.
Yunus Suresi’nin 90-92. ayetlerinde Firavun’un
İsrailoğulları’nın peşinden giderken boğulurken iman ettiği fakat bu imanının
kabul edilmediği anlatılır. Burada, firavunun Allah’a olan kibri ve zulmü
nedeniyle cezalandırıldığı ve bedeninin ibret olması için korunacağı ifade
edilir.
Tarihsel açıdan bakıldığında, bu olayın hangi Firavun
döneminde gerçekleştiği net olarak belirlenememiştir. Ancak bazı tarihçiler ve
arkeologlar, olayın II. Ramsesyada oğlu Merenptah zamanında yaşanmış
olabileceğini ifade ederler.
British Müze’de sergilenen firavunun, Kızıldeniz’de boğulan
firavunlardan biri olduğu ile ilgili rivayetlerden de anlıyoruz ki, yapılan
zulüm er yâda zalime misli ile bedelini ödettiriyor.
Firavun’un boğulmasıyla ilgili arkeolojik kanıtlar
tartışmalı olsa da, bu kıssanın dini ve manevi anlamı, özellikle zulme karşı
bir adalet arayışını temsil etmesi bakımından önemlidir.
Firavun’un Kızıldeniz’de boğulmasını yorumlayanlar, zulmün
ve kibirin en nihayetinde ilahi bir adaletle son bulacağına iyi bir örnek
olduğuna inanırlar. Aynı zamanda, insanların dünyevi güçlerine güvenerek
adaletsizce davranmalarının, sonunda bir cezaya çarptırılacağına dair bir uyarı
olarak da kabul edilir. Bu olay, Allah’ın mazlumların yanında olduğunu,
zulmedenlerin ise er ya da geç yaptıklarının hesabını vereceğinin açık delilidir.
Gazze katliamına körükle giden ABD ve batı farkında olmadan
Gazze Kızıldeniz’inde piçlerini boğduğunun farkına varmalı artık. Yeni başkanın
bu gerçekliğin farkına varması en büyük temennim.
Çok geç olmadan bu zulmü durdurun. Daha fazla masum ve
mazlumu öldürerek başarılı olacağınız inadında ısrar etmeyin. İnsan olduğunuzu
hatırlayarak veya hatırlatanlar aşkına durun düşünün ve aklınızı kullanarak
kininizde boğulmaktan kurtulun.
ABD halkı yaptığı seçimle aslında bu zulmü sonlandırabilecek
kişiyi seçti seçmesine de Trump uygulayacağı politikalarla bu konuda ne kadar
samimi olacağının işaretini ilk icraatları ile verecek.