Dolar (USD)
34.19
Euro (EUR)
37.06
Gram Altın
2977.72
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Temmuz 2024

​Tarih kahramanı yazdı

Arif Nihat Asya’nın ‘Dua’ şiirinde yer alan “Kahraman bekleyen yığınlarını/Kahramansız bırakma Allah'ım” mısraları, 15 Temmuz gecesinin öngörüsü gibi hafızamıza kazındı.

1997 yılında milletvekili danışmanı olarak adım attığım Gazi Meclisimizde, daha sonra idari görevlerde bulundum. Altmış dokuz yıllık yaşımızda demokrasimizde iz bırakan darbelerden nasibimi aldım.

Ülkemizdeki siyasi hayatın darbeler ve muhtıralar sonrasında ne hale geldiğini benim yaşımdakiler iyi bilirler. 27 Mayıs 1960'ta, henüz 5 yaşındayken, annemin fısıltıyla söylediği “Menderes’i asacaklarmış” cümlesindeki 'asmak' fiili, bilinçaltımda çamaşır asma eylemini hatırlatmıştı. Ama astılar; hem de halka rağmen. Büyüklerimizin sohbetlerinde Adnan Menderes’in haksız yere idam edildiğini söylemelerine “Madem bu kadar seviyordunuz, neden sokağa çıkmadınız?” sorularıyla ilk gençlik dönemimize adım attık.

1961 ve 1963 yıllarında Talat Aydemir’in ordu içindeki kalkışmaları son bulurken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üst kademesinden Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın 12 Mart 1971'de istifası siyasi tarihimizde ‘Muhtıra’ olarak yer aldı.

Necmettin Erbakan’ın başbakanlığında kurulan Refah-Yol Hükümeti'nin Tarım Bakanı Musa Demirci’nin basın müşaviri olarak görev yaparken, 28 Şubat post-modern darbesinde bürokrasinin sünepeliğini unutmam mümkün değil.

“Kan kusup kızılcık şerbeti içtim” denilir ya, işte öyle bir şey. Yaşadık, geçti gitti. Ülkemizin atlattığı badirelere bir yenisi eklenerek tarihe tanıklık ettik. 27 Nisan 2007 gecesi Genelkurmay’ın sitesine konulan ifadelerin sabahın ilk ışıklarında yenilir yutulur olmadığını açıklayan hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’i, Ankara dışında dinlemiştim. Duruşu, düşünce ve inancıyla milletin kalbinde yer eden Recep Tayyip Erdoğan’ın bu e-bildiriye karşı net tavrını sergilemesiyle yeni senaryolar peşine düşenler, ‘van münit’ ile uluslararası arenada işaret fişeğini gönderen bir liderle tanışmış oldular.

15 Temmuz 2016 Cuma akşamı köprülerin askerler tarafından kapatıldığı dakikalarda İstanbul’daydım. Hükümete yönelik darbe teşebbüsünün ardında, bu ülkede yıllarca hoşgörü kisvesi altında faşist bir yönetimi benimseyen sümüklü bir mollanın beynini kiraya vermiş mankurtlarının rezilliğiyle sarsıldık. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın halkı darbe teşebbüsüne karşı sokaklara çağırması, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın milletin temsil makamı, demokrasinin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kimsenin daveti, telkini ve emri olmadan, “Geminin kaptanı benim, orada olmalıyım” diyerek bombaların atıldığı çatının altında, milletvekillerimize ve partilere çağrısı anında cevap buldu.

Gazi unvanlı Meclisin toplamasıyla darbecilerin hayalleri yerle bir oldu. Tarih bunu yazdı, biz yaşadık. Yazılacak, konuşulacak çok şey var. O gün meclisimizi açarak çalışmasını sağlayan başkanımız, soyadıyla müsemma olarak yaşamaya devam edecektir. Bu böyle biline.


 
Masrafsız Bankacılık
Görüntülü Görüşme