Tarih Boyunca İnsan Ve Enerji İlişkisi
Doğada gördüğümüz her şey enerjiden ibarettir. Hayatın kendisi bile enerjisiz düşünülemez. Dolaysıyla insanoğlu tarih sahnesine çıktığından beri enerji ve enerji kaynaklarına ihtiyaç duymuştur.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın video konferans yöntemiyle Pazar günü açılışını yaptığı, Tokat’ın Niksar ilçesinde Kelkit Çayı üzerine kurulan Akıncı Hidroelektirik Santralinin açılışının hayırlı olmasını diliyorum.
Mal ve hizmetler, insan ve bilginin taşınması, ticari tarımın ve kitlesel üretim yapan sanayi faaliyetlerinin gelişmesi tamamen ısı ve itici güç sağlayacak enerjinin elde edilmesine bağlıdır.
Tarih boyunca insanoğlu, kendi sınırlı yeteneklerini tamamlamak üzere, hayvan, rüzgâr ve su gücü şeklinde enerji kullanmıştır. Ancak son 200 yıldaki teknolojik ilerlemeler, insanın fosil yakıtları yakarak dünyanın depoladığı enerjiden, su gücünü elektriğe çevirerek sudan daha etkili bir biçimde yararlanmasını mümkün kılmıştır.
Günümüzde maden kömürü, petrol, doğalgaz ve nükleer maddelerden yakıt, akan sudan da güç kaynağı olarak yararlanmaya talep o kadar büyüktür ki, bunların tükeneceği ya da tüm kaynakların kullanılır hâle geleceği sık sık tartışılmaktadır
Güneşten yeryüzüne her gün büyük miktarlarda enerji gelmesine rağmen, yine de kaynakların kısa zamanda tükenebileceği olasılığı büyük ilgi toplamaktadır.(EC)
Enerji ile ekonomi ilişkisi
Enerji ile ekonomi arasında da direk bir ilişki vardır. Enerjinin arzı ekonomik büyümede ve yaşam standartlarının sürdürülmesinde büyük bir öneme sahiptir.
Bugün dünyanın bütün ülkelerinde ekonomik kalkınma, sürdürülebilir büyüme, sanayileşme gibi hayat standartlarının iyileşmesinin sağlanmasında önemli girdilerin başında enerji gelmektedir.
Alternatif enerji kaynaklardan daha fazla yararlanma konusunda çalışmalar devam etmekle birlikte, bunların payı toplam enerji tüketiminde çok az yer tutmaktadır. Devasa boyutlara varan enerji üretimi ve tüketiminin ağırlık merkezi hâlâ geleneksel enerji kaynaklarına dayanmaktadır.
Enerji ile dış politika ilişkisi
Enerjinin bütün toplumlar için hayati bir hammadde olması her zaman uluslararası rekabetin ve dış politikanın temel konusu yapmıştır. Akdeniz’in bütününe baktığımızda Cebelitarık Boğazından başlayıp Doğu Akdeniz kıyılarını kuşatan geniş bir coğrafya da enerji eksenli güç mücadelesi yaşanmaktadır.
Sonuç
Doğu Akdeniz’de yeni enerji kaynaklarının keşfinden itibaren, dengeler hızlı bir değişim sürecine girmiştir. Hakkaniyet prensibine aykırı olarak Türkiye’nin denklem dışı bırakılma çabaları taraflar arası gerilimin tırmanmasına neden olmaktadır.
Türkiye diplomasinin imkânlarını kullanarak haksızlıkları kabul etmeyeceğini her fırsatta ifade etmektedir. Ancak Türkiye haklılığını Avrupa halklarının gündemine taşıyacak stratejileri üzerinde de kafa yormalıdır.
Bu konuda bütün ülkelerdeki Türk Büyük Elçiliklerine büyük görev düşmektedir. Hakka, hakikate adanmış bir ruh haliyle ülkesine ve milletine yapılmak istenen haksızlığa karşı, amansız bir mücadele vererek dünyadaki bütün halkların vicdanına bu konuyu taşımalıdır. Böylece Avrupalı siyasetçiler üzerinde bizzat Avrupalı halkların baskısı artırılabilir.
Kendi kişisel çabalarımla elde ettiğim tecrübeyle bunun mümkün olduğuna inanıyorum ve Türkiye’nin buna fazlasıyla imkânı mevcuttur.