Tarafını seç
Şimdilerde ABD’nin, elinden ufak ufak kaymaya başlayan müttefiki Avrupa üzerinde,tehlikeli bir oyun kurguladığına tanıklık ediyoruz. Kaldı ki Avrupa’nın Çin ile yakınlığının, Washington için bir BEKA sorunu hüviyetinde cereyanettiğigayet açık. Bu minvalde Rusya’yı Ukrayna topraklarına çeken bir planla, ENERJİ kartı ve NÜKLEER tehdit ile Avrupa’nın diz çökmesi, Çin’e ise Avrupa’nın boyun eğmesiyle, büyük darbe vurmanın peşinde koşturdukları aşikâr. Planlarınında tıkır tıkır işlediği net. KezaRusya gazı kesince,Avrupa liderlerinin İran’ın, S. Arabistan’ın, Katar’ın kapısına dayanmaları, Akdeniz’de de Türkiye’yi dışlarken, “Akdeniz gazını Türkiye’den geçirelim” demeye başlamaları bunun bariz ispatı sayılabilir. Birde buna Pandemi sebebiyle aksayan tedarik ağı ve savaşın hayat pahalılığını tetiklemesi eklenince, fazla söze hacet kalmadığınıbelirtmek pek ala mümkün.
Ancak bunlardan hiç biri Biden’in;"ARTIK BİR ŞEYLERİN DEĞİŞME ZAMANI GELDİ. YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ KURULACAK VE BİZ BUNA ÖNDERLİK ETMELİYİZ” sözleri kadar,kimsenin suratına çarpılmadı şüphesiz. Aslında bu ifadeler ABD ve iş birliği yaptığı Küreselci güruhun, gidişattan ne denli memnun olduğunun da bir nevi itirafıydı. Neden memnun olmasınlardı ki? Rusya,savaş vesilesiyle zayıflıyor; Avrupa,Rus korkusuyla eksenine geri dönüyor; Doğuya kayan sermaye de, Çin’in sıkıştırılması nedeniyle demir almaya hazırlanıyordu. İşte fırtına da tam burada koptu. Çünkü Rusya yaptırımlarına katılmayan Arabistan'ın,“Çin'e petrol satışlarının bir kısmını Yuan cinsinden yapacaklarını” açıklaması, ardından da meşhur ARAMCO tesislerinin Husi’lercebombalanması,zamanlama olarak hiç normal değildi. Nitekim aynı şeyi,ambargolara uymayan İsrail’de,biranda patlak veren saldırılarda da izledik. Putin ile başbaşa görüşen Bennett hükümetinin, aniden gerçekleşen istifalar sonrası, BİR VEKİL FAZLAYLA iktidarda kalması ise bir nevi bunun sağlaması oldu. Elbette Çin ile derin ilişkiler geliştiren Pakistan Başbakanı İmran Khan’ın, koltuğundan indirilmesinin de benzer izleritaşıdığı ortadaydı. Hatta başlayan barış görüşmelerine ev sahipliği yapan ve sulh için etkin diplomasi yürüten Türkiye’nin, BOĞAZA SÜRÜKLENEN MAYINLARLA MEŞGUL edilmesini de bunlardan ayrı düşünemezdik. Zira “Mayınların kasıtlı bırakılmış olabileceğinden şüphelendiklerini” söyleyen,Savunma Bakanı SN AKAR’ın;"Belki NATO’ya ait mayın tarama gemilerinin, Karadeniz’e girmesi için bir plan dahilinde bırakılmış olabilir diyenler de var”ifadelerinin,çok su göreceği kesin…
Anlayacağınız birilerinin, kendi hakimiyetlerinde kuracakları sisteme,TAM KÖLELİK istekleri inkar edilemez bir gerçek. Bunun için de mevcut savaşın biraz daha sürmesi yahut büyüyerek devam etmesini, arzu ettikleri tartışılmaz konumda. Bu sırada da tüm ülkelere,“TARAFINI SEÇMELERİ” noktasında teşvik, baskı, yaptırım, tehdit, filim, fırıldak sergiledikleri muhakkak. Mesela Kanada ve İngiltere’nin, Türkiye’ye yönelik Savunma sanayi ambargolarını hafifletme emareleri ve ABD’nin F-16 yaklaşımını, bu noktada “bir parmak bal çalma”mukabilinde değerlendirebiliriz. Lakin ABD Kongre Üyesi Keating’in;“TÜRKİYE’Yİ BATI ROTASINA SOKMAMIZ GEREKİYOR” açıklamasını, “bunun için falanca BELEDİYE BAŞKANIYLA görüştük” şeklinde tamamlaması oldukça manidar. Yani adamlar gözlerini karartmış, çizdikleri sınır içerisinde, herkesi kendi boyunduruklarına almanın derdindeler kısaca. Bunu kabul edip etmemek ise tabiki bizlerin elinde… O yüzden gelip geçici sıkıntılara, takıp kalmamak elzem. Yoksa Sn. Bahçeli’nin de dediği üzere; “VATAN OLMADIKTAN SONRA AZ YESEK NE OLUR, ÇOK YESEK NEYE YARAR”… Allah, zalimlere fırsat vermesin….