Taraf devri kapandı mı?
Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Neşe Düzel gibi isimlerin 5 yıldır çıkardıkları Taraf gazetesiyle yollarını ayırmasının üstüne medyada şu tür yorumlar çok yapıldı:
"Taraf gazetesi misyonunu tamamladı. Balyoz davasının ardından Ergenekon da sona geldi. Altan ve arkadaşları kibarca gazeteden kovuldu. Taraf da yavaş yavaş kapanır artık!"
Aslında Türkiye gibi ekonomik ve politik olarak gelişmekte olan ülkelerde daha demokrat, daha şeffaf ve daha sivil bir ülke olabilmek için adam gibi muhalefete ihtiyaç var.
Muhalefet partilerinin ve CHP medyasının, iktidarın her icraatına "İstemezük" diye tepki göstermesinden öte sıkı ve yapıcı muhalefet yapma görevini medya yapabilir.
***
Taraf son zamanlardaki haliyle (özellikle Ahmet Altan'ın yazıları) daha çok "İstemezükçü" reflekse kaydı. Hatta iktidarla mücadelesini kişiselleştirmeye başladı.
Hükümet ve özellikle Başbakan karşıtı tavrıyla Taraf yeni(!) bir sürü okur kazandı. Ama kaybettiği okurlarının da olduğunu pek dert edinmedi.
Bu iki "okur" kesimi arasındaki en büyük polemik de "Taraf değişti" ile "Hayır İktidar değişti" arasında sürdü gitti. Bence ikisi de değişti. Çünkü şartlar, dünyanın en dinamik ülkesi olan Türkiye'de neredeyse günübirlik değişiyor.
Fakat Ahmet Altan'ın, Kılıçdaroğlu ve Demirtaş gibi iktidara muhalefetini ilkeler üzerinden değil de Başbakan üzerinden kişiselleştirerek sürdürmesi daha çok Taraf'ın değişmesi olarak yorumlandı. Aslında bu kişiselleştirmenin ne okura, ne tiraja, ne patronaja, ne ülkeye, ne de Taraf'a faydası oldu!
Sivil ve özgürlükçü duruşunu bozmadan ama hakkaniyetli ve radikal bir Taraf gazetesi, eskisinden bile daha büyük işlev görebilir. Ben umutluyumu2026
Ajdar gitsin Eurovision'a!
Türkiye'nin neredeyse 40 yıldır devam eden Eurovision serüveni TRT'nin açıklaması ile sona erdi. EBU'nun ayrıcalıklı üyesi olan 5 ülke var: Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya!
BM'deki gibi bu 5 ayrıcalıklı üye ülke her şartta yarı finale katılmadan doğrudan yarışmanın finaline katılınca Eurovision saçma sapan bir hal aldı.
Hele geçen sene alınan kararla yarışma sonucuna, seyircinin yüzde 50, jüri'nin de yüzde 50 etki etmesi, Eurovision'un bilinen ama dile getirilmeyen adaletsizliğini tam gün yüzüne çıkardı.
Bir de Eurovision'u mahalle temsiline çeviren, için boşaltan komşu dayanışması komedisi var.
Baltık ülkeleri Baltık'a, Balkan ülkeleri Balkan komşularına, Yunanistan ve Güney Kıbrıs ise her sene birbirine ikram ediyor 12 puanı.
***
Yine de TRT'nin Eurovision'a gitmeme kararı almak yerine yıllar önce Gerçek Hayat dergisindeki köşemde yaptığım önerimi uygulamasını isterdim.
Madem onlar bu uluslar arası organizasyonun içini boşaltmaktan utanmıyor biz de o yapıya uygun isimler gönderelim yarışmaya.
Mesela Eurovision'da Türkiye'yi Ajdar temsil etsin bir sene. Bir sene Ankaralı Turgut bir sene de Bülent Ersoy, Fatih Ürek vs. Daha şık dururdu benceu2026
Maya'nın kıyameti(!)
"21 Aralıkta Maya'ların Kıyamet kehaneti gerçekleşecek mi?" diye söze veya yazıya başlayanları gördükçe "Elinin körü" diyorum içimden.
İnancımızın temeli olan Kur'an ve Sünnet'te Kıyamet'le ilgili detaylı bilgi yok. Çünkü gaybı sadece Allah (CC) bilir ve Kıyamet'le ilgili merak tarih boyunca hep var olmuştur. Ancak Efendimiz (SAS) bu tür soruları çoğunlukla "La edri!" (Bilmiyorum) diye cevaplandırmıştır.
İslam öğretisinde asıl kıyametin her insanın kendi ölümü olduğu ve bu kıyamet için hazırlık yapması gerektiği vurgulanır.
Medyanın ürettiği korku üzerinden, rant devşirdiği yeni bir proje bu Maya Takvimi de.
Yemeyelim. Yediysek tükürelimu2026
Özal ölmedi mi?
Özal'ın ölüm nedeni üzerinden bile kamplaşma ürettik ya, bravo bize!
Adli Tıp, iki aydır medyanın tüm sorularını; "Prosedür gereği biz konuşamayız ancak savcılık açıklama yapabilir" şeklinde savuştururken, raporun savcılığa tesliminin ardından maşallah bülbül oldular.
Adlı Tıp kurumu Başkanı, "Zehir var ancak zehirlenme var mı kesin tespit edemedik!" mealinde açıklamalar yaptı.
Medya da ikiye bölündü: "Dosyayı kapatacaklar" diyenlerle "Zehirlenme yok" diyenlerin düellosu var şimdi de.
Halbuki çok daha somut ve dosyası kapatılmış bir suikast meselesi var önümüzde. Kartal Demirağ silahla öldürmeye kalkmadı mı merhum Özal'ı ve yakalanmadı mı? Peki ne oldu o davanın sonucu? Kamuoyu bugün bile tatmin değil ki o soruşturmanın sonucundan. Bence asıl o suikast davası dosyasını yeniden açıp, somut olaydan yola çıkmak daha doğruu2026