Tankları tokatladık, ev sahiplerini ve stokçuları tokatlayamadık
Elbette istisnaları bulunan mevzua girmeden önce bir iki hatıra paylaşmak istiyorum:
İstanbul Güngören Mareşal Çakmak Mahallesi Şinasi
Sokakta kirada oturuyordum. Komşularım ve ev sahibim Yozgatlıydılar. Soy
isimleri kendileri gibi yiğit olan; Ali, İbrahim, Bilal ve Ergün Yiğit
kardeşler kapı komşumdu ve ev sahibimiz Allah rahmet etsin Osman amca idi. Ev sahibimiz, yeni yıl olduğunda, kirayı
arttırmazdı, biz kendimiz arttırırdık ve kirayı verdiğimizde ise asla parayı
sayarak almazdı. Her seferinde: “Ne zahmet ettin” der, mahcup olup, parayı
cebine koyardı. Canla başla hatırımızı ve bir ihtiyacımızın olup olmadığını
sorardı. İşte böyle bir ev sahibim ve muhabbetimiz ve de paylaşımımız bol olan
yiğit gibi Yiğit kardeşler komşularım var iken İstanbul benim idi hiçbir
sıkıntısı da bana sıkıntı vermiyordu. Halen
ev sahibim Osman amcayı rahmetle, Yiğit kardeşleri de muhabbetle anarım...
Bir diğer hatıram ise: Erzurum’da kirada bulunan iki dairemiz vardı. Erzurum’a
her gidişimde, özellikle araştırıyordum, soruyordum; babam evleri çevredeki
evlerin kiralarının çok altında kiraya veriyordu. Bende iyice emin olmak için:
“Baba neden daireleri böyle çok ucuza kiraya veriyorsun?” diye sorunca
gözlerini belertip: “Oğlum ben
hayattayken böyle kiraya vereceğim, ben öldükten sonra siz kaça kiraya
verirseniz verin. Siz gurbette kirada değimlisiniz? Her kiraya verişimde aklıma
geliyorsunuz” demişti. Hatta inşaat işçisi bir kiracısı geçirdiği kaza
yüzünden dokuz ay kira verememiş babamda helal etmişti. Babamın kiracılara
böyle merhametli davranması banim için şükre vesile olmuş ve ileride ev sahibi
olursam eğer, bende kiracıya böyle davranacağım diye niyet etmemi sağlamıştı.
Gerçekten
mağdur durumda olan ve evi dukanı harap edilen mazlum ev ve dükkân sahipleri
hariç; şu gurbette öyle evperest ve dükkanperestlerle karşılaştık ki asla
insanlığı ve ölümü akıllarına getirmiyorlar. Şimdi böyle ev
sahipleri ve terörist ruhlu stokçu ve de etiket anarşisi varken, Allah bizleri
harp gibi belalardan, afetlerden korusun. Önce bunlar bizi sırtımızdan
hançerlerler. İşte bunun için yüce Mevla milletimizin sırtını sağlam etsin,
insaf ve tokgözlülüğü ise huy edinmemizi sağlasın, stokçu ve etiket
terörizminden de muhafaza etsin.
Dağdaki
terörist, üç harflileri görünce dizlerinin bağı çözülüyor. Devletin namlusu
çocuk katiline uzanınca, öpülmesi gereken el olduğunu anlıyor da, şehirlerin
gıda mühimmatlı, etiket namlulu bazı teröristleri asla geri adım atmıyor ve
millete zulmeden üç harfliler haline dönüşmüşler…
Sadece üç harfliler değil, harf sayısı fazla olup, gıda teröristliği yapıp,
etiket namlusunu millete dayamış insafsızca ateş etmekteler... Onlar etiketle, stokla millete ihanet
ederken istisnalar hariç, dükkân sahipleri ve ev sahipleri de taptıkları
dükkânlarıyla, evleriyle zulme iştirak etmekten asla geri durmuyorlar… Ölümü
öldürmüş, dünyaya kazık çakmış gibiler… Kirayı arttırmak için kiracıyı
çıkarmak, ya da çıkmasını sağlayacak zammı devamlı yapmak neyle izah edilir?
Sizlerin vicdanına havale ediyorum. Elbette zulmeden kiracıda var, onlar ise
zulmü hak ediyorlar...
İslam ve medeniyet düşmanlarının ektiği tohumlar
neticesini bu millete çok ağır şekilde ödetiyor... Sultan Fatih’e: “Ben siftah
yaptım pirinci de diğer esnaftan al” diyen imanlı ve vatanperver esnaf gitmiş,
hiç ölmeyecekmiş gibi davranan cüretkâr tüccarlar gelmiş. İmanın zirvelerinde bulunup, evini muhacirlerle paylaşan Ensar gitmiş,
gözü doymaz hayâsız ev sahibi – dukan sahibi gelmiş...
Tankları tokatladık, uçakların tüyünü yolmaya
kalkıştık, mermilere kafa tuttuk ama şu maddeperstlerin taptıkları şeyler için;
alın başınıza çalın diyemedik, hele şu kiracıların yükünü artıran emlakçiliği
ise ortadan kaldıramadık. Bizler onları var ettik, bizler onları şımarttık ve
bazı görevliler ise milletin huzurunu kendine görev edinip, işin sıkı takipçisi
ve caydırıcısı olmadığı için zarar gören hep garibanlar oldu. Küçük insanlar, küçük kazançlar kovalandı,
ensesi kalın stokçu tüccar, iş adamı, zalim ev sahipleri, dükkân sahipleri
gerekli ve caydırıcı cezayı, uyarıyı almadı...
Milletçe büyük imtihanlardan geçiyoruz. Tüccarı,
stokçusu ve mülk sahipleri Ensar olmasa bile en azından insafla hareket etse,
milletimizde mücahitler gibi tok gözlü ve çalışkan olsa ülkemiz bu kasırgaları
rahatlıkla atlatır, başka milletlere de örnek olur. Marketler helal kazanç peşinde olsa, dolar bahanesi ile uçurdukları
fiyatları indirmemeye direnmese, mülk sahipleri de kiracılara kendi çocukları
gibi davransa asıl kazanan kendileri olacaklardır. Bu millete kazık
atanların vallahide – billahi de iki yakası bir araya gelmemiştir, paralarının
da bereketi olmamıştır, delilleri çoktur…