Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.13
Gram Altın
2966.57
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Ağustos 2016

Tam bağımsızlık savaşındayız

15 Temmuz akşamı FETÖ tarihin en çirkin, en acımasız, en vahşi, en alçak darbe teşebbüsünde bulundu. Eğer o gece millet bu alçak darbeye dur demeseydi bugün bunları yazmaya imkanımız olmayacaktı.

Bilinenleri tekrar tekrar yazıyor olsak da Fetullah Gülen'in dinle, imanla, hizmetle, ülkenin gelişmesiyle zerre kadar ilgisinin olmadığını biliyorduk. Sadece (2007-2009 arası) 19 ay için, "acaba Fetullahçılar değiştiler mi?" diye söylendik.

2009 KCK operasyonlarında FETÖ'nun aynı FETÖ, Fetullahçılık dediğimiz PDY'nın da aynı iğrenç şey olduğu kanaatine vardık. Ne var ki Ergenekon, Ayışığı vb. gibi operasyonlara bizleri o kadar inandırdılar ki haklarında bildiğimiz pislikleri yazarsak fitne bizden çıkar diye bekledik. Hatta kimi zaman cemaat üzerinden gelen alçaklıklar için "yok canım, cemaat bunu yapmaz, cemaate sızmış bazı fitnecilerdir, yoksa hocaefendi böyle bir şeye izin verir mi?" diyerek fitnecilerin uzaklaştırılmasını bekledik.

Evet, çok saftık! 2012 MİT Müsteşarı ifadeye çağrıldı, "yok canım" dedik. Çözüm sürecini baltalama çabalarına olsun, Gezi'ye verdikleri destek için olsun, "cemaatten bazılarıdır" diye geçiştirdik.

Meğer cemaat diye bildiğimiz örgüt tepeden tırnağa ihanetin içinde. Kainat imamı olarak Allah ile Peygamber arası kabul ettikleri şarlatana iman edilmiş. Müseylemetü'l kezzab Fetullah Gülen de CIA, MOSSAD, MI5, MİT, Emniyet İstihbarat ile çalışıp bunlardan aldığı bilgileri önceden bağlılarına bildiriyormuş ki olay gerçekleştikten sonra da düşünme melekelerini Fetullah'ın cebine koyan bu güruh Fetullah Gülen'in gabya mutalli olduğuna iman etmiş.

Yani karşımızda bırakın analitik düşünmeyi, hiçbir konuda "acabası" olmayan Fetullah Gülen mü'mini! elemanlar topluluğu vardı. Hepsinin gözünde bizler munafık, aptal, cahil, Mehdi'yi kabul etmeyen cehennemliklermişiz.

Bunları kafadan yazmıyorum. Hatta bugüne kadar onlarla ilgili yazdığım hiçbir şeyi bilgisiz yazmadım. Onlardan dinlediklerimi, duyduklarımı yazdım, 17-25 Aralık sonrası basiret sahibi olup şeytana ve Feto'ya lanet ederek kopanlardan öğrendiklerimi yazdım, Feto'nun Küçük Dünyam kitabı ve diğer röportajlarından yazdım, televizyonlarda anlattıklarından hareketle yazdım.

Şimdi, Türkiye sadece FETÖ dediğimiz dünyanın en haysiyetsiz, en kahpe, en alçak terör örgütü ile mücadele etmiyor. Türkiye bu alçak terör örgütünü üstümüze salan küreselci güçlere karşı tam bağımsız ülke olmak için bir savaşım veriyor.

Üç yıl önceki (21 Ağustos 2013) yazımın başlığı TÜRKİYE İSTİKLAL SAVAŞINDA ve bu yazının son pasajı:

"Bakın açık ve net söylüyorum, Batı'nın bizimle kavgası Türkiye'nin var-yok olma savaşıdır. Biz kazanırsak var olacağız, ama Allah korusun onlar kazanırsa beş yıl sonra bu ülkede 1940'lı yılları mumla arar hale geliriz. Karar verin;

Kardeşlik ve eşitlik mi, yoksa 1960'ların Bulgaristan'ı olmak mı?

Mazeret kabul edilmez..."

Evet, 2013'te "u2026Allah korusun onlar kazanırsa beş yıl sonra bu ülkede 1940'lı yılları mumla arar hale gelirizu2026" dediğimizde bana "Hocam çok abartmıyor musun?" diyenler olmuştu. Oysa yaşadıklarımıza baktığımızda az söylemişiz.

Allah korusun 15 Temmuz darbe teşebbüsünü FETÖ başarabilseydi bu millet 1960'ların Bulgaristan'ı olmayı mumla arardı.

Başaramadılar, başaramadıkları için ÜST AKIL dediğimiz küreselci patronları FETÖ'nün başarısızlığını içine sindiremedi. ÜST AKIL/ABD, diğer silahı olan DAEŞ'i şimdilik tutup PKK ile saldırıya geçti.

Hendek konulu yazılarımızda da belirtmiştik, PKK Türkiye ve Kürtler için değil, Suriye'de kendisine söz verenlerin hatırına saldırıyor. Yani Türkiye'deki saldırıları Suriye'ye yatırımdır. Diyarbakır, Van, Bitlis, Elazığ saldırılarını bu minvalde okumak gerek. FETÖ'nün PKK'ya sağladığı lojistik, istihbari destek sona erince panikleyen küreselciler, ellerinde ne varsa PKK ile paylaşıp saldırılarla üstümüze geliyorlar.

Saldırılar daha da ağırlaşarak artacak. Bakınız Çin Suriye'ye 5 bin seçkin askerden oluşan Özel Harekat Tugay'ını gönderme kararı aldı. Bu kararla ABD ve NATO daha da sıkışacak, bu sıkışıklığını gidermek için bizden daha fazla taviz isteyecek ve bu tavizleri terör örgütlerinin saldırıları üzerinden verdiği mesajla talep edecek. Elbette Türkiye buna hayır diyecek. O zaman tam bağımsız bir Türkiye için savaşımımızı hakkıyla vermeliyiz.

Buna hazırız değil mi?