Tam Bağımsızlık mı Yarı Sömürge mi?
Hatırlanacağı gibi, ABD Başkanı Biden ‘’biz dostlarımıza yardım edeceğiz Erdoğan’ı devireceğiz’’ demişti. 2023’te yapılacak seçim tarihi yaklaştıkça Biden’ın o ifadelerinin yavaş yavaş ete kemiğe büründüğünü görüyoruz.
Bilindiği
gibi CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ABD ve İngiltere’ye gitmişti. Soru
işaretleriyle dolu geçen gezi ve CHP’nin ekonomik politikasıyla ilgili sorulan
her soruya verdiği yanıt ‘’3 Aralığı bekleyin’’ demişti.
Nihayet beklenen tarih geldi ve geçtiğimiz
cumartesi günü ‘’İkinci Yüzyıla Çağrı’’ başlığıyla CHP’liler İstanbul’da
toplandı. Ekonomiye dair CHP’nin yaklaşımını ve çözüm önerilerini paylaşmasını
beklerken, küresel finans sisteminin elemanları olan Amerikalı danışmanları paylaştı.
Hâlbuki
küresel finans sisteminin her kademesi sıkı bir şekilde örülmüş örümcek ağı
gibidir. Bu öyle bir ağdır ki bütün dünyayı sarmış durumdadır. Sermaye-emek
merkez-çevre yapısına dayalı eşitsizlikler üzerine bina edilmiş ve bütün bir insanlığı
acımasızca sömürmektedir.
Neyse biz
asıl konumuza dönelim. CHP’ye atanan danışmanlar meselesini üç açıdan
değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Birincisi, ABD açısından, İkincisi,
CHP açısından ve üçüncüsü Türkiye açısından bakmak gerekir.
ABD açısından baktığımızda, Erdoğan’ı
devirmek için 15 Temmuz’da FETÖ’ye çok güvenmekle hatalarını fark ettiklerini
görüyoruz. Bu defa Erdoğan’ı devirme işini riske etmemek için bizzat adamlarını
CHP’ye danışman atayarak, seçim sürecini kendisi yürütmek istiyor.
CHP
açısından baktığımızda, ya kendi adamlarının zekâsına güvenmediği için ya da ABD tarafından
kendi adamlarının dayatılmış ihtimalini görüyoruz. Eğer Kemal Bey CHP kadrosuna
güvenmiyorsa; peki, ‘Türkiye’yi Amerikalıların aklıyla mı idare edecek?’ Sorusu
insanın akla geliyor.
Yok eğer ABD
tarafından bir dayatma söz konusuysa; o zaman ‘bir şantaj mı var?’ sorusu
zihinleri meşgul ediyor. Ancak sebep ne olursa olsun varsa bir dayatma Sayın Kılıçdaroğlu
çıkıp açıklarsa, 15 Temmuz’da bombalara tekme atarak iktidarına sahip çıkan bu asil
millet, muhalefetine de sahip çıkar.
Türkiye
açısından baktığımızda, Ana Muhalefet Partisi’nin bu ülkenin insanına değil, yabancıların
aklıyla bu ülkeyi idare etmeye aday olduğunu görüyoruz. Bu utanç verici bir
durumdur. CHP yönetimine sormak gerekir, eğer bu milletin zekâsına
güvenmiyorsanız yarın oyunu nasıl isteyeceksiniz?
Emperyalist
ABD, bugüne kadar hangi ülkeyi refaha kavuşturmuştur ki, CHP’ye atadığı danışmanları
Türkiye’yi refaha kavuştursun? ABD’li danışmanlarla idare edilen bir
Türkiye’nin dış politikasını, savunma sanayisini, ekonomisinin geleceğini hayal
dâhi etmek istemiyorum. ABD direk veya dolaylı olarak gittiği her yere kan,
gözyaşı ve kaos götürmüştür. Her birimiz şu basit soruyu kendimize sormamız
gerekir: Eğer Erdoğan ABD’nin çıkarlarına hizmet etseydi onu devirmek ister
miydi?
Toparlayacak
olursak: 2023 seçimi sadece partiler arası bir seçim olmayacaktır. Tam
bağımsızlık isteyenlerle, danışman adı altında, Türkiye’yi yarı sömürge hâline
getirmek isteyen ABD arasında olacaktır! Peki, tam bağımsızlık mı yarı
sömürge mi?