Talas Gençlik Merkezi
Bilen bilir, zaman ve
mekân kavramlarının işlevini yitirdiği böylesi bir süreçte başta kendi
çocuklarım olmak üzere, gençler konusunda aykırı bir hassasiyet taşırım. Bazen
ruh durumum öyle raddeye varır ki kaygılarım uykularımın önüne geçer. Nasıl
yapar; nasıl yeşertir, yaşatırız soruları beynimi kemirirken bitap düşerim. 28
Kasım Perşembe, davetli olarak gittiğim Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki
Talas
Gençlik Merkezinde geçirdiğim birkaç saat bana bambaşka iklimlerin
kapılarını açtı. Yüksekçe yerdeki bu tarihî bina, yolda kaybettiğim umudu
yeniden kazandırdı.
Yaz dönemi başlarında
kurum müdürü Hüseyin Hasoğlu beyefendiden Gönül Devleti adlı kitabımı edinerek
gençlere okuttuklarını bildiren samimi bir davet aldım. İleri bir tarih için
sözleştiğimiz organizasyon mimarının ilk yayıncım, dostum, Kayseri’nin
gözbebeği Emel Demirezen olduğunu öğrendim. Sadece bulunduğu ilde değil, ülke
çapında da değerli programlara imza atan ve her nedense son dönemlerde bunu çok
da aşikâr etmeyen Demirezen kurum öğretmenleri ve gençleriyle sıra dışı bir
gönül bağı kurmuş. Beni 28 Kasım’ın soğuk Kayseri akşamında Talas
Gençlik Merkezi’nin Arapça öğretmeni Ali Ramazan Arif ile sıcacık
karşılarken ısındı içim. Ramazan öğretmen Eskişehir’de İslami İlimler
Fakültesi’nde hadis doktorası yapan değerli bir genç. Haftanın iki günü yurtta
kalmak suretiyle öğrenciler için büyük fedakârlıklarda bulunuyor. Ramazan hoca
ile yol boyunca hasbihâl ettik ve fikirlerinden faydalandım. Ölçülü, nazik,
eleştirel temaslarında bile yapıcı bir üslûp benimsemiş, her beldeye lâzım bir
eğitimci…
Talas Gençlik Merkezi Talas’ın
yüksek bir tepesinde eski bir bina. Ağaçlarla çerçevelenmiş güzel bir bahçe
içinde gençlerin bakımlarını üstlendiği koyunlar, kuzular var. Çocuklar kendilerine
sunulan bu sıcacık aile ortamını bir de aralarına aldıkları kediyle
süslemişler. Kurum odalarına Seyyid Burhaneddin gibi şehir büyüklerinin adları
verilmiş. Burası, edebiyatın uzağındaki insanın içine bile şiir düşürecek
kudrette. Konuşma salonundaki gençlerle kısa bir hasbihâlden sonra bize onların
başkanlığını yapan Ahmet Emin ve yardımcısı Yener Hasan refakat ediyor. Aynı
zamanda hafız olan Ahmet Emin hitabetiyle, fikirleriyle, samimiyeti ve
girişkenliğiyle liderlik vasıflarına sahip. Yener Hasan ile güzel bir ekip ruhu
yakalamışlar. Kendilerine yönelttiğim her soruya itinayla cevap verdiler.
Özellikle gençlerin ateizm ve deizme yönelmeleriyle alakalı çarpıcı tespitleri
var. Kurumun diğer gençleri de nazik, edepli, seviyeli, donanımlı. Açıkçası ruh
ünsiyeti tesis edebildiğim bu kadar genci bir arada görmek eşsiz bir duygu. Her
sene başvuru yapan 300-400 arasından elemeye tabi tutulmaları ve ancak 20
kişinin seçilmesi göz önünde bulundurulduğunda tabloya şaşmamak lazım. Salonu dokuzuncu
sınıftan on ikinci sınıfa uzanan bir çeşitlilik zenginleştirse de her biri
olgun ve vakur bir duruşun, ince bir dikkatin sahibi. Kitapları altlarını
çizerek, notlar alarak, dahası özet çıkararak okumuşlar… Özetleri birbirleriyle paylaşmışlar. Bu
disiplinde en büyük rol şüphesiz müdürümüz Hüseyin Hasoğlu’na ait. Program
sonrası makamında uzun uzun hasbihâl ettik. Kendileri mekânı yemekhane ve
yatakhanesiyle bir etüt merkezi olmanın çok ötesine taşımış. Okuma grupları
yapmış, yazma çalıştırmaları yaptırmış. Ayrıca insan karakterinin belgesi olan
imza pratiklerine de zaman ayırmış. Odası gençlerin el izleriyle dolu…
Sekizinci döneminde olan kurumun sosyal anlamda ortaya koyduğu bakış açısını
ilerletmek için daimi bir gayret içinde Hasoğlu. Bunca il gezdim, gençlere ceza
olarak şiir yazdıran bir eğitim anlayışıyla ilk kez karşılaşıyorum. Kurumda
evlatlarımızın karakter oluşumunda din eğitimine verilen önem kadar müzik de
önemseniyor, müdür bey “bir müzik aleti çalamayanın kendileriyle devam
edemeyeceğini” söylüyor. Onlara yağlı boya ve kara kalem çalışmaları
yaptırılıyor. Hüseyin müdürümün de bir de ajanda koleksiyonu var; onca yoğunluğu
arasında yazıyla gönüllü bir ilişkisi… Çocuklarla olan münasebetini
“adanmışlık” kelimesi ile izah ediyor. Zaten gençlerin hâl ve tavırları
tablonun adanmışlık üzerinden okunmasına imkân tanıyor. Burada önemli bir
noktaya daha dikkat çekmek isterim. Talas Gençlik Merkezinde eleştiri
kültürü önemli bir yerde… Gençlerden gelen eleştiri ve önerilerin baş tacı
edilmesi bir yana bir de münazara ve makale çalışmalarına yer veriliyor.
Edebiyatımızda eleştirinin aldığı mesafe değerlendirildiğinde hayli önemli...
Nitekim programın soru cevap faslında da Ahmet Eren Korkmaz ve Muhammed Eren
gibi gençlerimizin eleştiri metinleri üzerinde yoğunlaştığını gördüm, mutlu
oldum. Diğer yandan Muhammed Alperen’in Kudüs ve Filistin tarihini merkez kılan
yazılar kaleme alması ve bu gencecik yaşında kitap düşüncesinin ardında koşması
değerli… Gençlik merkezindeki gençlerin taşıdığı zenginlik bunlarla sınırlı
değil. İyi bir Necip Fazıl okuru olan Yusuf Kenan’ın yanı sıra, Selman Kartal, Ahmet
Kadir Baltacıoğlu ve başarılı bir fen lisesi öğrencisi olduğu kadar iyi bir
dinleyici de olan Muhammed Fatih Başkurt şiir yazan arkadaşlarım. Muhammed Hakan Aldemir, Ramazan Baran Kör ve
Tevfik Efe Mercan da kolektif şiir çalışmaları yapıyorlar, birkaçına vakıf
oldum. Yusuf Bercı’nın çizgi roman, S.
Ali’nin günlük yazmaları ve klasik bir okur olan Muhammed Atasoy’un polisiye
roman hazırlığında olması da heyecan veren detaylar… Buradan başta tarihi roman
olmak üzere kitap kurtları Esat Akkuş, Melik Paşa, Fatih, Ali Berat ve Ramazan
Baran’a, sonra ismini sayamadığım güzel arkadaşlarıma da selam olsun.
Kayseri Büyükşehir
Belediyesine nesillerin ihyası için böyle bir oluşuma imkân verdikleri ve
merkeze liyakat sahibi adanmış eğitimciler getirdikleri için teşekkür ederim. İyi
ki yollar beni Talas Gençlik Merkezi’ne getirdi ve çantama sığmayan bir bahar
verdi…
Selam ile.