Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Aralık 2024

Talas Gençlik Merkezi

Bilen bilir, zaman ve mekân kavramlarının işlevini yitirdiği böylesi bir süreçte başta kendi çocuklarım olmak üzere, gençler konusunda aykırı bir hassasiyet taşırım. Bazen ruh durumum öyle raddeye varır ki kaygılarım uykularımın önüne geçer. Nasıl yapar; nasıl yeşertir, yaşatırız soruları beynimi kemirirken bitap düşerim. 28 Kasım Perşembe, davetli olarak gittiğim Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Talas Gençlik Merkezinde geçirdiğim birkaç saat bana bambaşka iklimlerin kapılarını açtı. Yüksekçe yerdeki bu tarihî bina, yolda kaybettiğim umudu yeniden kazandırdı.

Yaz dönemi başlarında kurum müdürü Hüseyin Hasoğlu beyefendiden Gönül Devleti adlı kitabımı edinerek gençlere okuttuklarını bildiren samimi bir davet aldım. İleri bir tarih için sözleştiğimiz organizasyon mimarının ilk yayıncım, dostum, Kayseri’nin gözbebeği Emel Demirezen olduğunu öğrendim. Sadece bulunduğu ilde değil, ülke çapında da değerli programlara imza atan ve her nedense son dönemlerde bunu çok da aşikâr etmeyen Demirezen kurum öğretmenleri ve gençleriyle sıra dışı bir gönül bağı kurmuş. Beni 28 Kasım’ın soğuk Kayseri akşamında Talas Gençlik Merkezi’nin Arapça öğretmeni Ali Ramazan Arif ile sıcacık karşılarken ısındı içim. Ramazan öğretmen Eskişehir’de İslami İlimler Fakültesi’nde hadis doktorası yapan değerli bir genç. Haftanın iki günü yurtta kalmak suretiyle öğrenciler için büyük fedakârlıklarda bulunuyor. Ramazan hoca ile yol boyunca hasbihâl ettik ve fikirlerinden faydalandım. Ölçülü, nazik, eleştirel temaslarında bile yapıcı bir üslûp benimsemiş, her beldeye lâzım bir eğitimci…

Talas Gençlik Merkezi Talas’ın yüksek bir tepesinde eski bir bina. Ağaçlarla çerçevelenmiş güzel bir bahçe içinde gençlerin bakımlarını üstlendiği koyunlar, kuzular var. Çocuklar kendilerine sunulan bu sıcacık aile ortamını bir de aralarına aldıkları kediyle süslemişler. Kurum odalarına Seyyid Burhaneddin gibi şehir büyüklerinin adları verilmiş. Burası, edebiyatın uzağındaki insanın içine bile şiir düşürecek kudrette. Konuşma salonundaki gençlerle kısa bir hasbihâlden sonra bize onların başkanlığını yapan Ahmet Emin ve yardımcısı Yener Hasan refakat ediyor. Aynı zamanda hafız olan Ahmet Emin hitabetiyle, fikirleriyle, samimiyeti ve girişkenliğiyle liderlik vasıflarına sahip. Yener Hasan ile güzel bir ekip ruhu yakalamışlar. Kendilerine yönelttiğim her soruya itinayla cevap verdiler. Özellikle gençlerin ateizm ve deizme yönelmeleriyle alakalı çarpıcı tespitleri var. Kurumun diğer gençleri de nazik, edepli, seviyeli, donanımlı. Açıkçası ruh ünsiyeti tesis edebildiğim bu kadar genci bir arada görmek eşsiz bir duygu. Her sene başvuru yapan 300-400 arasından elemeye tabi tutulmaları ve ancak 20 kişinin seçilmesi göz önünde bulundurulduğunda tabloya şaşmamak lazım. Salonu dokuzuncu sınıftan on ikinci sınıfa uzanan bir çeşitlilik zenginleştirse de her biri olgun ve vakur bir duruşun, ince bir dikkatin sahibi. Kitapları altlarını çizerek, notlar alarak, dahası özet çıkararak okumuşlar… Özetleri birbirleriyle paylaşmışlar. Bu disiplinde en büyük rol şüphesiz müdürümüz Hüseyin Hasoğlu’na ait. Program sonrası makamında uzun uzun hasbihâl ettik. Kendileri mekânı yemekhane ve yatakhanesiyle bir etüt merkezi olmanın çok ötesine taşımış. Okuma grupları yapmış, yazma çalıştırmaları yaptırmış. Ayrıca insan karakterinin belgesi olan imza pratiklerine de zaman ayırmış. Odası gençlerin el izleriyle dolu… Sekizinci döneminde olan kurumun sosyal anlamda ortaya koyduğu bakış açısını ilerletmek için daimi bir gayret içinde Hasoğlu. Bunca il gezdim, gençlere ceza olarak şiir yazdıran bir eğitim anlayışıyla ilk kez karşılaşıyorum. Kurumda evlatlarımızın karakter oluşumunda din eğitimine verilen önem kadar müzik de önemseniyor, müdür bey “bir müzik aleti çalamayanın kendileriyle devam edemeyeceğini” söylüyor. Onlara yağlı boya ve kara kalem çalışmaları yaptırılıyor. Hüseyin müdürümün de bir de ajanda koleksiyonu var; onca yoğunluğu arasında yazıyla gönüllü bir ilişkisi… Çocuklarla olan münasebetini “adanmışlık” kelimesi ile izah ediyor. Zaten gençlerin hâl ve tavırları tablonun adanmışlık üzerinden okunmasına imkân tanıyor. Burada önemli bir noktaya daha dikkat çekmek isterim. Talas Gençlik Merkezinde eleştiri kültürü önemli bir yerde… Gençlerden gelen eleştiri ve önerilerin baş tacı edilmesi bir yana bir de münazara ve makale çalışmalarına yer veriliyor. Edebiyatımızda eleştirinin aldığı mesafe değerlendirildiğinde hayli önemli... Nitekim programın soru cevap faslında da Ahmet Eren Korkmaz ve Muhammed Eren gibi gençlerimizin eleştiri metinleri üzerinde yoğunlaştığını gördüm, mutlu oldum. Diğer yandan Muhammed Alperen’in Kudüs ve Filistin tarihini merkez kılan yazılar kaleme alması ve bu gencecik yaşında kitap düşüncesinin ardında koşması değerli… Gençlik merkezindeki gençlerin taşıdığı zenginlik bunlarla sınırlı değil. İyi bir Necip Fazıl okuru olan Yusuf Kenan’ın yanı sıra, Selman Kartal, Ahmet Kadir Baltacıoğlu ve başarılı bir fen lisesi öğrencisi olduğu kadar iyi bir dinleyici de olan Muhammed Fatih Başkurt şiir yazan arkadaşlarım. Muhammed Hakan Aldemir, Ramazan Baran Kör ve Tevfik Efe Mercan da kolektif şiir çalışmaları yapıyorlar, birkaçına vakıf oldum. Yusuf Bercı’nın çizgi roman, S. Ali’nin günlük yazmaları ve klasik bir okur olan Muhammed Atasoy’un polisiye roman hazırlığında olması da heyecan veren detaylar… Buradan başta tarihi roman olmak üzere kitap kurtları Esat Akkuş, Melik Paşa, Fatih, Ali Berat ve Ramazan Baran’a, sonra ismini sayamadığım güzel arkadaşlarıma da selam olsun.

Kayseri Büyükşehir Belediyesine nesillerin ihyası için böyle bir oluşuma imkân verdikleri ve merkeze liyakat sahibi adanmış eğitimciler getirdikleri için teşekkür ederim. İyi ki yollar beni Talas Gençlik Merkezi’ne getirdi ve çantama sığmayan bir bahar verdi…

Selam ile.