Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ağustos 2024

Takviyeler çözüm mü ?

Şifa arayışında sağlıklı olmak ve sağlık kazanmak için arı misali hareket etmek varken, daha kısa yol olarak başvurduğu takviyeleri çare olarak gören günümüz insanı dimyata pirince giderken evindeki bulgurdan olduğunun farkını geçte olsa varıyor.

Makalemin başlığını son yıllarda besin takviyelerine artan ilgi ve bu konuda sık yaşanan aşırılıklarla ilgili farkındalık oluşturmak için seçtim.

Günümüz insanı sağlıklarını korumak ve hastalıklara karşı mukavemetini artırmak amacıyla daha sağlıklı ve doğru tedbirler varken, kısa yoldan vitaminler, mineraller, protein tozları, probiyotikler ve diğer besin takviyelerine yönelerek aslında şifa bulma yolunun önünü tıkıyorlar.

Koruyucu sağlıkta en önemli husus, hastalıklara karşı vücut direncini artıracak basit tedbirlerle yetinmek varken, maalesef tersinden başlanıyor.

Sağlık bilinci gelişmiş bir insanın öncelik vereceği durumları kısaca hatırladığımızda aslında yapılan yanlışında farkına varılır.

Sağlıklı olma ve sağlıklı kalmada en önem verilmesi gereken hususun başında ağzımızdan girenler var. İkinci önemli husus uyku hijyeni ve stres ve gerilimle mücadele, diğer bir husus ise hareketli yaratılmışlığımıza uygun bir yaşam tarzı.

Önem sırasına bakılmaksızın bu dört önemli konu ile barışık yaşayan insan, eğer alkol ve sigara kullanmıyor, ailevi bir hastalık öyküsü de yoksa 100 yaşına kadar kaliteli yaşama şansına bile sahip.

Özellikle beslenme hataları ve yüksek oranda stresli bir yaşantıya, hareketsiz bir yaşam tarzı da ilave olursa turp gibi kanlı canlı kanlı insanlar, bitkin yorgun bezgin ve hatta canlı cenaze halinde yaşamak gibi bir durumla karşılaşınca piyasada mucize olarak bol miktarda bulunan ve reklam edilen takviyelerden medet umar hale gelebiliyor.

Denize düşenin yılana sarılması gibi bir durum bu.

Ancak, takviyelerin aşırı ve bilinçsiz kullanımı bazı riskleri de beraberinde getirebiliyor.

İnsanlar, daha sağlıklı yaşamak için giderek daha fazla bilgiye erişiyorlar ve bu bilgi birikimi, besin takviyelerine olan ilgiyi artırıyor.

Medya ve sosyal medya platformları, sağlıklı yaşam trendlerini teşvik ederken, kısa yoldan insanların takviyelere yönelmesini sağlıyor. Ünlülerin ve bazı meslektaşlarımın yönlendirmeleri de bu eğilimi güçlendiriyor.

Piyasada birçok farklı takviye ürünü bulunuyor ve bunlara ulaşmak artık çok kolay. Online alışverişin yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlar ihtiyaç duydukları takviyelere hızlıca erişebiliyor.

İlaç değildir. O halde zararsızdır algısı ile yada ben kullandım sende kullan kolaycılığı ile takviyelerin kontrolsüz ölçüsüz ve sınırsız kullanımının zararlarından kısaca bahsedecek olursam.

Bilinçsizce ve kontrolsüz bir şekilde takviye kullanmak, toksisiteye ve diğer sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K) aşırı alınması, vücutta birikerek toksik etkilere neden olabilir.

Takviyeler, ilaçlarla veya diğer takviyelerle etkileşime girerek istenmeyen yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle, doktor gözetiminde alınmaları önemlidir.

Takviyeler, sağlıksız bir yaşam tarzını telafi edemez. İnsanlar, sağlıklı beslenme ve egzersiz yerine takviyelere güvendiklerinde, aslında uzun vadede sağlıklarına zarar verebilirler.

Sürekli olarak çeşitli takviyeler satın almak, maddi olarak bir yük oluşturabilir ve bu da ekonomik stres yaratabilir.

Değerli okurlarım, sağlık bilicimizi geliştirirken sosyal medya ve dijital medya mecralarından sunulan bilgileri ayıklamak ve zararlı olanlardan uzak durmak doğru bir yaklaşımdır.

Takviyeler, belirli durumlarda faydalı olabilse de, bunların bilinçli ve ölçülü bir şekilde kullanılması gerekir. Sağlık profesyonellerine danışmak ve dengeli bir diyet ve yaşam tarzını ön planda tutmak, uzun vadeli sağlık ve esenlik için en iyi yaklaşım olacaktır.

Takviye çılgınlığı, modern yaşamın bir yansıması olarak ortaya çıkan bir eğilimdir ve bu eğilimin faydaları kadar potansiyel zararları da göz önünde bulundurulmalıdır.

Takviyelerle şifa aramak yerine sağlıklı beslenme, zamanında ve düzenli uyku ile stres ve gerilimi azaltıcı tedbirleri tercih etmek hem beden hem de ruh sağlığımız için daha doğru bir tercih.

Stres kat sayısı tavan yapan günümüz insanı psikosomatik hastalıklar dediğimiz bir gayya kuyusunda bocalayıp duruyor.

Hastane polikliniklerini dolduran insanların yüzde 90 gibi büyük bir oranının hastalığı psikosomatik.

Yani organlar hasta değil ama hastaymış gibi bulgu vererek kişileri doktor doktor hastane hastane dolaştırmakta.

Yapılan tetkikler ve tahliller genellikle normal çıkıyor ama kişi hastalıklarla boğuşuyor ve medet umduğu takviyelerde işe yaramıyorsa yaşadığı hayatı gözden geçirmeli ve nerede hata yaptığını araştırıp bulmalı.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.