Takviyeler çözüm mü ?
Şifa arayışında sağlıklı olmak ve sağlık kazanmak için arı misali hareket etmek varken, daha kısa yol olarak başvurduğu takviyeleri çare olarak gören günümüz insanı dimyata pirince giderken evindeki bulgurdan olduğunun farkını geçte olsa varıyor.
Makalemin
başlığını son yıllarda besin takviyelerine artan ilgi ve bu konuda sık yaşanan
aşırılıklarla ilgili farkındalık oluşturmak için seçtim.
Günümüz
insanı sağlıklarını korumak ve hastalıklara karşı mukavemetini artırmak
amacıyla daha sağlıklı ve doğru tedbirler varken, kısa yoldan vitaminler,
mineraller, protein tozları, probiyotikler ve diğer besin takviyelerine
yönelerek aslında şifa bulma yolunun önünü tıkıyorlar.
Koruyucu
sağlıkta en önemli husus, hastalıklara karşı vücut direncini artıracak basit
tedbirlerle yetinmek varken, maalesef tersinden başlanıyor.
Sağlık
bilinci gelişmiş bir insanın öncelik vereceği durumları kısaca hatırladığımızda
aslında yapılan yanlışında farkına varılır.
Sağlıklı
olma ve sağlıklı kalmada en önem verilmesi gereken hususun başında ağzımızdan
girenler var. İkinci önemli husus uyku hijyeni ve stres ve gerilimle mücadele,
diğer bir husus ise hareketli yaratılmışlığımıza uygun bir yaşam tarzı.
Önem
sırasına bakılmaksızın bu dört önemli konu ile barışık yaşayan insan, eğer
alkol ve sigara kullanmıyor, ailevi bir hastalık öyküsü de yoksa 100 yaşına
kadar kaliteli yaşama şansına bile sahip.
Özellikle
beslenme hataları ve yüksek oranda stresli bir yaşantıya, hareketsiz bir yaşam
tarzı da ilave olursa turp gibi kanlı canlı kanlı insanlar, bitkin yorgun
bezgin ve hatta canlı cenaze halinde yaşamak gibi bir durumla karşılaşınca
piyasada mucize olarak bol miktarda bulunan ve reklam edilen takviyelerden
medet umar hale gelebiliyor.
Denize
düşenin yılana sarılması gibi bir durum bu.
Ancak,
takviyelerin aşırı ve bilinçsiz kullanımı bazı riskleri de beraberinde
getirebiliyor.
İnsanlar,
daha sağlıklı yaşamak için giderek daha fazla bilgiye erişiyorlar ve bu bilgi
birikimi, besin takviyelerine olan ilgiyi artırıyor.
Medya ve
sosyal medya platformları, sağlıklı yaşam trendlerini teşvik ederken, kısa
yoldan insanların takviyelere yönelmesini sağlıyor. Ünlülerin ve bazı
meslektaşlarımın yönlendirmeleri de bu eğilimi güçlendiriyor.
Piyasada
birçok farklı takviye ürünü bulunuyor ve bunlara ulaşmak artık çok kolay.
Online alışverişin yaygınlaşmasıyla birlikte, insanlar ihtiyaç duydukları
takviyelere hızlıca erişebiliyor.
İlaç değildir.
O halde zararsızdır algısı ile yada ben kullandım sende kullan kolaycılığı ile
takviyelerin kontrolsüz ölçüsüz ve sınırsız kullanımının zararlarından
kısaca bahsedecek olursam.
Bilinçsizce
ve kontrolsüz bir şekilde takviye kullanmak, toksisiteye ve diğer sağlık
sorunlarına yol açabilir. Özellikle yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K)
aşırı alınması, vücutta birikerek toksik etkilere neden olabilir.
Takviyeler,
ilaçlarla veya diğer takviyelerle etkileşime girerek istenmeyen yan etkilere
neden olabilir. Bu nedenle, doktor gözetiminde alınmaları önemlidir.
Takviyeler,
sağlıksız bir yaşam tarzını telafi edemez. İnsanlar, sağlıklı beslenme ve egzersiz
yerine takviyelere güvendiklerinde, aslında uzun vadede sağlıklarına zarar
verebilirler.
Sürekli
olarak çeşitli takviyeler satın almak, maddi olarak bir yük oluşturabilir ve bu
da ekonomik stres yaratabilir.
Değerli
okurlarım, sağlık bilicimizi geliştirirken sosyal medya ve dijital medya
mecralarından sunulan bilgileri ayıklamak ve zararlı olanlardan uzak durmak
doğru bir yaklaşımdır.
Takviyeler,
belirli durumlarda faydalı olabilse de, bunların bilinçli ve ölçülü bir şekilde
kullanılması gerekir. Sağlık profesyonellerine danışmak ve dengeli bir diyet ve
yaşam tarzını ön planda tutmak, uzun vadeli sağlık ve esenlik için en iyi
yaklaşım olacaktır.
Takviye
çılgınlığı, modern yaşamın bir yansıması olarak ortaya çıkan bir eğilimdir ve
bu eğilimin faydaları kadar potansiyel zararları da göz önünde
bulundurulmalıdır.
Takviyelerle
şifa aramak yerine sağlıklı beslenme, zamanında ve düzenli uyku ile stres
ve gerilimi azaltıcı tedbirleri tercih etmek hem beden hem de ruh sağlığımız
için daha doğru bir tercih.
Stres
kat sayısı tavan yapan günümüz insanı psikosomatik hastalıklar dediğimiz bir
gayya kuyusunda bocalayıp duruyor.
Hastane
polikliniklerini dolduran insanların yüzde 90 gibi büyük bir oranının hastalığı
psikosomatik.
Yani
organlar hasta değil ama hastaymış gibi bulgu vererek kişileri doktor doktor
hastane hastane dolaştırmakta.
Yapılan
tetkikler ve tahliller genellikle normal çıkıyor ama kişi hastalıklarla
boğuşuyor ve medet umduğu takviyelerde işe yaramıyorsa yaşadığı hayatı gözden
geçirmeli ve nerede hata yaptığını araştırıp bulmalı.
Sağlık
ve mutluluk dileklerimle.