Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.34
Gram Altın
2918.31
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ocak 2022

​Takvim eksikliği güveni zedeliyor

Memur ve emekliler, maaş zammı konusunda kayda değer bir beklenti içine girdi.

AK Partiiktidarları döneminde memur maaşlarının asgari ücretin üç katı olduğu zamanlara olan özlem memur kesiminin dilinde...

Geliri eriyen memur, “Ben neden bu kadar okudum ki?” demeye başladı bile...

Asgari ücretliler, emekliller ve memurlar; alım güçlerinin artırılmasını bekliyor.

Bunu iki şekilde yapabilirsiniz.

1-Enflasyona karşı alım gücünü yükselterek, yani maaşları yukarı çekerek;

2-Enflasyonu kontrol edip alım gücünü koruyarak, yani zamların önünü alarak.

Türkiye şu sıralar bunların ikisini birden yaparak çözüm bulmaya çalışıyor.

Halkın bu beklentilerine ne derece karşılık verileceği sorularınaise “Haziran” ayı işaret ediliyor.

Haziran ayına kadar alım gücü düşen kesimlerin seslerini yükseltmesi durmayacak gibi...

Çünkü,Cumhur İttifakı’nın paydaşı BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin 2021 yıl sonu değerlendirme toplantısında açıkladığı gibi “Ekonomik Kriz Var”...

Evet, ekonomik bir kriz var.

Bu krizin birçok sebebi var:

Yurt içi, yurt dışı, finansal, küresel güç kavgaları, pandeminin getirdiği enerji ve terarik zinciri bozuklukları, emtialardaki ani yükselişler vs.

Bunları yazılarımda sıklıkla ele alıyorum.

Her biri önemli bir başlık.

Ama asıl önemli başlık:

Devletlerin halklarına refah sağlama zorunluluğudur.

Türkiye bu hedefe ulaşma konusunda diğer devletlere nazaran daha büyük bir zorluk yaşıyor.

Ülkemizin konumu, tarihi, dini ve etnik bağları birçok konuda manevra kabileyeti geliştirebilecekimkân sağlıyor.

Buna rağmen konuma bağlı gelişen sorunların varlığı Türkiye’nin dar bir alana hapsolmasına neden oluyor.

Birleşik Arap Emirlikler ile başlayan normalleşmenin Suudi Arabistan ile devam etmesi bu süreçte çevresel sorunların çözülmesine bir miktar katkı sunacaktır.

Ermenistan ile yürütülen sürecin yanında İran ile sürdürülen nükleer görüşmenin sonucuyla Türkiye’nin ekonomide yeni pencereler açması fırsatı ortaya çıkabilir.

İhracatı artırıp ithalatı düşürecek adımları atabilmek için yastık altındaki kaynakların sisteme dâhil edilmesiyle üretilecek yeni kredi kaynakları ithal kalemlerin yerlileştirilmesi için kullanılabilir.

Bu yola hiç girmeden borçlanma sağlayarak da böyle bir çalışma yapılabilir.

Cumhurbaşkanlığı tarafında hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor.

Enflasyonla mücadele için yeni tedbirlerin yanı sıra dövize bağlı atakları kesecek adımlar da peşi sıra gelecektir.

Aralık ayının son haftasında yapılan çıkışın devam edeceğini söylemek gerekiyor.

Burada önemli olan yeni bir YEP(Yeni Ekonomik Program) açıklamaya ihtayaç olduğu gerçeğidir.

Şu an ne olacağını bilemeyen piyasaların öngörüsüzlükten kaynaklanan riskleri yönetmesi zor.

Bu zoru aşmak için uluslararası firmalarla yapılacak anlaşmalarlasürecin takip edilmesi finansal piyasalara güven verecektir.

Siyaseten geliştirilen söylemler Batılı devletlerde finansal bir krize neden olmazken Türkiye’deki krizlerin yegâne sebebinin bu olması kabul edilemez bir durum.

Bunun arkasında yatan en önemli sebep ise finansal okuryazarlık konusunda istenilen seviyeye ulaşılamamış olması.

İnsanlar sistemi bilmeden sisteme güvenemez.

Sistemde sık yapılan değişiklikler ise bilenin de güvenini zedeler.

Tüm bunları aşacak hatta mümkünse mali kural ilan edecek adımların gelmesi piyasanın aradığı güveni geri getirecektir.

Bir kesimin pusuya yatmış “Dolar acaba daha ne kadar yükselecek?” beklentisini pompalamasının önüne geçecek adımlar bir bir atılmalı.

İstikrarın en büyük göstergesi güvendir.