Taksim'e Cami İçin en uygun isim?..
Mehmet Nuri Yardım'ın dünkü Milat'ta sürmanşetten verilen yazısını okumuşsunuzdur; Edebiyat Tarihçisi Nihat Sami Banarlı, Taksim'e Cami özlemini 67 yıl önce, Hürriyet gazetesinde yer alan makalesinde dile getirmiş:
"Başka dinlerin mimarileri o kadar boldur ki, Taksim'e bizim daha kat'i, en kat'i milli damgamızı vuracak eserlere ihtiyaç aşikardır."
Evet, uzun yılların özlemi.
Çok yakın tarihte iseu2026
Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca, o "yarım porsiyon" iktidarı döneminde, 'Taksim'e Cami' için adımlar atmaya çalıştı ama "sütü bozuk" darbeciler ve "darbeci havuz medyası"nın işbirliğiyle engellendi.
Şimdiu2026
Şubat ayındayız. O "sütü bozuk" darbenin yıldönümüne iki haftadan az bir süre kaldı.
Diyorum ki;
Taksim'e yapılacak camiye "Taksim Necmettin Erbakan Camii" isminin verilmesi ve bunun 28 Şubat'ta açıklanması son derece uygun olur.
Sosyal medyada nabız tuttum; Taksim'e cami yapılmasını hararetle destekleyenlerin yüzde 90 kadarı bu ismi çok beğendi.
Takdir, büyüklerimizindir!..
Başkanlık CHP'ye yaramaya başladı!
Kemal Kılıçdaroğlu ilk başlarda, "kan"dan bahsediyordu.
"Sistem değişikliği kanla olabilir"miş, bunu dedi.
Sonrau2026 Terör olaylarının birbiri ardına gelmesini, Dolar'ın hızla tırmanmasını, "Devlet Krizi"ne bağlamaya kalkıştıu2026
"Ortalık yanıyor, bunların derdi Başkanlık Sistemi" yollu laflar etti.
Referandum sandığının milletin önüne gitmesini engellemek için ellerinden ne geliyorsa onu yapacaklarını açıkladı.
Meclis'teki çirkin görüntüler bu "azmin" ürünüydü.
MHP'ye çok yüklendiler bu süreçteu2026
Gezi olaylarında öne çıkmasıyla ünlü bir CHP'li, MHP milletvekillerinin şahsi telefon numaralarını sosyal medyada açıklamak suretiyle, hepsini hedef gösterdi.
Bu arada, kirli medya organlarında, "büyük fire olacak!" yalanı öne çıkartıldı filanu2026
CHP'nin çabaları sonuç vermeyince, Kılıçdaroğlu ve adamlarından "Sandıktan hayır çıkacak, göreceksiniz!" yollu laflar geldi.
Bir yandan böyle laflarla "sözde" meydan okuyan CHP sözcüleri, diğer yandan da, sandığın milletin önüne gelmesini "Anayasa Mahkemesi'ne başvuru" ile engelleyeceklerini söylediler.
Bu arada, Kılıçdaroğlu'ndan "Başkanlık Sistemi'nin 'İslam hükümlerine uygun olmadığı" yönünde tuhaf bir değerlendirme geldi.
Filan!.. Şimdiu2026
Son kararları, Anayasa Mahkemesi'ne gitmemek!...
Aferiiiiin!..
Bu işleri yavaş yavaş öğrenmeye başladınız!..
Hareketleriniz tutarsız, kimileri akla ziyan, ama olsun, öğrenmenin yaşı yoktur!..
Cumhurbaşkanlığı Sistemi, CHP'ye şimdiden "fayda" sağlamaya başlamış demektir!..
Anayasa Mahkemesi'ne gitmemelerin sebebi aşikar; bu tavırlarının "evet" oylarının sayısını arttırmaktan başka bir işe yaramayacağını nihayet anlayabilmiş bulunuyorlar!..
Zorlanarak da olsa, "milleti" hesaba katmaya başlamış bulunuyorlar!..
Kılıçdaroğlu'nun "vandal" saldırısına uğrayan "Başörtülü Hanımefendi"yi ziyaret edeceğini açıklaması da olumlu gelişme... "Cumhurbaşkanlığı Sistemi"nin şimdiden sağladığı faydalardan!..
Aferin!.. Bakınız Sayın Kılıçdaroğlu;
Bu gidiş, sizin gibi bir Genel Başkan'a değilse de, yarın öbürgün, ne bileyim, belki yüz sene sonra, CHP'nin başına gelebilecek bir isme yol açabilir!
Hesap ortada;
Sizin oy oranınız aşağı yukarı yüzde 25.
Bir CHP'linin Cumhurbaşkanı olabilmesi için, bunun üzerine en az yüzde 25 eklenmesi
gerekiyor.
Bunun olabilmesi için de milletin tercihlerine, ibadetine, inancına saygı gösteren isimleri öne çıkartmanız şart.
Siz ne kadar "Aslında saygılıyız" filan deseniz de, bunun fazla bir anlamı yok.
Bütün seçimlerde hezimete uğradığınıza göre, aziz milletimiz sizin dediklerinize pek itibar etmiyor demektir!
Anayasa Mahkemesi'ne "iptal" başvurusunda bulunmaktan vazgeçmeniz, önemli bir gelişme olabilir. Bu tavrınızı "başka" konularda da sürdürebilecek misiniz, bakalım.
Önünüzde fırsatlar var.
Mesela;
"Vandalları alınlarından öpmem hataydı!" diyerek devam edebilirsiniz.
"Memleketimizi, el oğluna şikayet etmek" gibi Atatürk'ün kemiklerini sızlatma ihtimali hiç de az olmayan tavırlardan vazgeçebilirsiniz.
Ha gayret!..
Doğan Grubu'ndan "hayır"cıları atıyorlarmış
Büyük iftira!..
İrfan Değirmenci'nin "hayır" dediği için atılması işin görünen tarafı, "ratinglerin tatminkar değilse" sana fazla tahammül
etmezler.
Bahane ararlar!..
Sen de, "Öyle şutlanacağıma böyle şutlanayım!" der ve işi "hayır"a dökersin!..
Doğan Grubu'nun "hayır"cıları müdafaa ve muhafaza ettiğinin bir çok delili var.
Gerileri gitmeye ne hacet;
Hürriyet yazarı Mehmet. Y. Yılmaz, dünkü yazısında da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye neredeyse tam sayfa hücum etti.
Sayın Bahçeli'ye saldırısı "dalga geçme" kıvamındaydı.
Sayın Cumhurbaşkanı'nı ise, "Tahammülsüzlükle" suçluyordu, Hürriyet Yazarı Yılmaz.
Her seçimde aziz milletimizden tam destek alan Sayın Erdoğan'ı "Millete Güvenmemekle" itham etmekten de çekinmedi.
Doğan patronajı, Mehmet Yılmaz'ın "hayırcı" tabanda "rating sahibi" olduğunu düşünüyor olmalı ki, O'nu orada tutuyor.
Bir başka misal;
"Arka Sokaklar"ın Mesut Komiser'i Şevket Çoruh, "Hayır diyorum işte, hadi bakalım beni de kovun!" yollu şeyleriyle öne çıktı.
"Arka Sokaklar"ın ratingi iyi olduğundan, ses çıkartan olmadı!
Mesele "Hayır!" meselesi değil, hala anlamadınız mı?
FETO'nun işi bitiyor!..
Bir süredir, Trump Yönetimi'nin FETO'yu şutlayacağını yazıyorduk.
Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, son derece "ihtiyatlı" ifadelerle bunun sinyallerini vermeye başladı nitekim.
CIA Başkanı'nın ziyaretinde ele alınan başlıca konulardan biri de FETO mevzuuydu ve ziyaretin ardından söylenenlerin satır araları, FETO için yolun sonuna gelindiğini gösteriyor.
Ben, FETO'yu bize teslim edeceklerini zannetmiyorum. Bir başka ülkeye şutlayabilirler ilk aşamada. Mesela, Güney Afrika olabilir bu. İzleyelim.