Tahterevalli
Pandemi ve Irkçılık gösterileriyle maskesi düşen ABD emperyalizmi dikkatleri başka taraflara çekerek, kendinden kaynaklanan sorunları bir anda unutturuverdi. Trump yönetiminin imdadına yetişen, ABD menşeli sözde sivil toplum örgütleri tarafından servis edilen Dini Özgürlükler Raporu, Terörizm Raporu, İşkence Raporu, İnsana Kaçakçılığı Raporunun birer birer servis edilmesi oldu. Bu raporların hiçbirinde İsrail, ABD ve İngiltere gibi başat ülkeler yok. İnsan hakları ve demokrasi raporlarında bu ülkelerde işlenen insan hakları ihlalleri yer almaz. Bu ülkeler tasnif dışı bırakılarak bunların işlediği bütün suçlar gözlerden kaçırılır. Yok sayılır.
Yani iletişim ağları ve bu ağları ellerinde bulunduran lobileri kullanarak yağ gibi üste çıkmanın bir yolunu buluyorlar. Yahudi Lobisi, Rum lobisi, Ermeni Lobisi, Silah Lobisi, Petrol Lobisi, Dolar Labisi, Terör Lobisi, Uyuşturucu, Küreselciler, Ulusalcılar, Evangelistler, çıkar, çıkar, çıkar…
Tek kutuplu sistem ile dünyayı avuçlarının içinde tutamayacaklarını anlayan güç odakları, tıpkı soğuk savaş yıllarında olduğu gibi çoklu tahterevalli sistemine dönüyorlar. Akdeniz’de, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Afrika’da, Güney Amerika’da, Afganistan, Doğu, Orta ve Güney Asya’da Çin’in boşalttığı yeri ABD, ABD’nin boşalttığı yeri Çin kapma derdinde. AB ile Rusya da pastadan pay alabilmek için ABD’nin kuyruğunda dünyayı bir ahtapot gibi saran Çin’i durdurabilmenin sevdasında. Çin de ABD de Yahudi ailelere hizmet eden iki farklı yapı.
Suriye’de ABD’nin boşalttığı alanları Rusya’nın doldurduğu, DEAŞ’ın boşalttığı alanları PKK/PYD’nin doldurduğu gibi, Akdeniz’de İsrail-Rum lobilerinin AB’yi de arkalarına alarak ellerinde tutamadıkları alanları da Türkiye’ye şirin gözükecek ABD doldurma sevdasında. Tıpkı Libya’da olduğu gibi. Rusya’nın elinde tutamadığı Libya’yı arkasında ABD’nin de olduğu bilinen, Sisi, Selman, Zayed’e teslim etmenin yolları sözde barış masasında aranıyor. ABD, Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini oyalarken cephede yenilen Rus Wagner güçleri petrol bölgelerine çörekleniyor. Suriye’de de aynısı olmadı mı? PKK/PYD’nin Barış Pınarları mağlubiyetinin ardından ABD cephe bölgelerini Rusya’ya teslim ederek petrol bölgelerine çöreklenmedi mi?
Libya’da silahlı darbe ile yönetimi ele geçirmek isteyen Hafter bir yandan Rusya ile iş tutarken diğer yandan da cinayetlerini şirin göstermek için ABD merkezli Linden Goverment Solutions (LGS) isimli lobi firması ile yıllardır çalışıyor. Lobiciler tabiiki paralarını biliyorlar, Hafter’in mağlubiyeti üzerine LGS 19 Haziran itibari ile 2 milyon dolarlık katliamları cici gösterme sözleşmesini feshetti.
Yüzyılın Anlaşması (İhaneti) ile Filistin’i yok etme planını işletmek isteyen Trump’ın karşısında Müslüman ülkeleri görebiliyor musunuz? Tahteravallinin öbür ucunda AB’den birkaç kısık ses ve ABD’li demokratlar duruyor. Pekiyi Demokratlar İsrail karşıtı mı? AB de, Rusya da, Demokratlar da Trump’tan daha keskin olarak İsrail’in var olmasını, çıkarlarını önceliyorlar. Aralarındaki ihtilaf ise zamanlama ihtilafı. Trump, İsrail’in Filistini yutması için en uygun zamanın şimdi olduğunu düşünüyor. Demokratlar ise, İsrail şimdi ilhaka kalkışırsa bugüne kadar gayri meşru bütün kazanımlarını kaybedeceğinden ürküyor.
Yani tahteravallinin iki ucuda pislik olan bir değnek. Türkiye’de darbe yapan FETÖ’ye dün demokratlar yol vermişti, bugün de Cumhuriyetçiler koruyup kolluyorlar. Trump’ın karşısına çıkartılan Demokrat aday Biden’e para verenlere bakıyorsunuz Rotschild ailesi, Goldman Sacks, JP Morgan, Citi Group. Türkiye’ye kur-dolar-faiz operasyonu yapanlar. PKK/PYD’nin can simidi ANTİFA terör örgütü gibi, siyahi ayaklanmayı manüpüle eden Black Lives Matter örgütleri Soros, Ford, Rockefeler vakıfları tarafından açık açık destekleniyor.
Suriye’de dün Türkiye’yi Esed’in hamisi Rusya ile anlaşmaya zorlayan şeytani akıl, Libya’da yenilen Rusya’nın yerini ABD’nin alması için, İstanbul önlerine gelen Rus ordusunu, Ayestefonos anlaşmasını, Kırım, Kafkaslarda yapılan Rus-Ermeni mezalimlerini, Erzurum-Bitlis Rus işgalinde katledilen Müslüman Türkleri gündeme getirerek Türkiye’nin asıl düşmanının Rusya olduğu algısını tıpkı 1950’lerde NATO’ya gözü kapalı girmek zorunda kaldığımız günlerde olduğu gibi boca ediyorlar. Yüzyılık başımızın belası Skys-Pikot anlaşmasının bir tarafının da Rus Dışişleri Bakanı Sazanov olduğunu, Rusların birinci dünya savaşında mağlup tarafta yer aldığı için paylarına düşen İstanbul’u alamadıklarını hatırlatıyorlar.
Kısacası, Rusya Türkiye’yi NATO’dan kopartarak, Libya-Suriye, Kırım, Kafkaslar, Ermenistan üzerinden çevreleme politikası uygularken, İsrail-ABD-İngiltere öncülüğündeki NATO güruhu da, Irak, Suriye, Akdeniz, Ege üzerinden çevreleme politikası uyguluyor. Oyun ne tarafa destek verirseler versinler mazlumların kaybetmesi üzerine kurulmuş. Tahterevallinin denge noktası ise Türkiye. Türkiye’yi yok sayacak olan güç ise tahteravallide silkelenir. Bundan sonraki oyunda herkes Türkiye’yi içerdeki hainler eliyle uysal koyun haline getirip yanına alarak planlarını uygulamak için çabalayacak. Türkiye’de yıllardır yükünü omuzladığı mazlum coğrafyaların nimetlerini çakallar yerine bu toprakların çocuklarına pay etme sorumluluğundan kaçamaz. Bu sorumluluk hem Türkiye’nin hem de dünya mazlumlarının hürriyetine kapı aralayacaktır. Vesselam…..