Tahran'da Kalan Kitaplar
Kitaplarım olmadan asla demiştim de kimseye bunu kabul ettirememiştim. Yorgun bir günün sabahında ev arkadaşım Merdani beyle taksi tutup havaalanına doğru yol almıştık. İstikamet İstanbul....
Tahran Uluslararası havaalanına varmıştık. Havaalanına vardığımızda gün, daha açmamıştı. Kıymetli dostumla beraber bavullarımın yanı sıra bir yıldır Tahran'da topladığım kitapları da üç büyük koli kutusuna koymuştum. Kitaplarım, Katip Çelebi'nin Bağdat'tan istanbul'a dönerken katır sırtlarında taşıdığı kitaplar kadar olmasa da epeyce bir yekun tutmuştu.
Aslındtıa Tahran'daki evimde daha sonra otobüsle gönderilmesi için bıraktığım kitaplar da havaalanına getirdiğim kitaplar kadardı.Neden bu kadar kitap getiriyorsun memlekette kitap mı yok sorabilirisniz. Ama Tahran'a girince kitap oradan çıkınca kitap, hayatı yaşayınca da kitap üzerine kurugulanıyor buradaki insanların yaşamı. Ayrıca bu günki Klasik edebiyatımızın oluşmasında Attar, Firdevsi, Sadi, Nizami Hafız gibi üstadların neşv ü nema bulduğu yer. Zaten ister istemez kitap şehri oluyor bu şehir. Kimi şehirler vardır ya portakalların şehri, elmalı şehir, gül şehri...İnkılap meydanında gezince bu yönüyle de Tahran'a kitap şehri desek de yeri olur.
Bu şehirde 1979 yılında yapılan İslam inkılabının adıyla anılan meydan İnkılap Meydanı aslında bir kitap meydanı. Buraya varınca büyük kitap mağazaları, kitap sarayları ve arda kalanların sokak aralarında sergiledikleri kitaplar gelen geçen yerli ve yabancı herkesin dikkatini çekiyor. Bu meydan bir yönüyle Beyazıt meydanına benzese de Beyazıt meydanındaki Beyazsaray kitapçılar çarşısının "Yirmi Sekiz Şubatçılarının" işgalinde sonra kitapla anılan yanı pek kalmadı Beyazıt'ın. Daha çok turistlere yönelik elektronik eşya satıcılarıyla duyulur oldu bu meydan.
İran'ın turistlere kapalı olması belki de en çok kitapçı sektörünün işine yaramış. Sadece kitapçı mı, müzik ve diğer sanat dalları da bunda nasibini almış.Oradaki kitapçı dükkanları çok yıldızlı oteller tarafından işgal edilmediği için Tahranlılar rahatlıkla kitaba ulaşabiliyorlar.
Tahran hava kirliliği açısından dünyanın üçünçü kirli şehri olmasına rağmen özellikle İnkılap meydanı bu kirliliğin merkezi iken insanların kitap için mağazaları gece yarılarına kadar ziyaret etmeleri manidardır. Buradaki kitap sarayları ve yerlerdeki kitap sergileri Tahran'ın hava kirliliği yönünü unutturmuş durumda.
Tahran'da kitaba böyle bir sevgi müziğe tiyatroya ve sinemaya da var. Yakın zaman içinde Tahran'da konser verecek kıymetli bir müzik adamımızın konser biletlerinin kısa süre içinde tükenmesine çok şaşırmıştık. Demek ki Türkiyedeki sanat dünyasını da takip ediyorlar.Şehir bu yönüyle Avrupa başkentlerini aratmayan hatta kıskandıran bir şehir.
Bir yıl boyunca tiyatrolarını ,sinemalarını, sergi ve kitap saraylarını gezdiğim şehir şimdi beni uğurluyor. Kitapçılarda aldığım klasiklerden Attar, Nizami ve Sadi'nin yanı sıra modern yazarlardan Celal Ahmet, Sadık Hidayet gibi yazarların kitapları ile İstanbul'a dönmek istiyorum. Dönmek ise kolay değil. Bagaj hakkımızı çoktan aşmış durumdayız. Kitaplarımızın çoğunu çaresiz havalimanında bırakıyoruz. Arkadaşım onları eve geri götürüyor. Otobüsle gönderecek.
Geride bıraktığım kitaplar arasında fakirin de İran'da bulunduğu bir yıl boyunca İranlı dostları için hazırladığı "Modern Türk Şiiri" kitabı da var. İki gün önce Tahran Büyükelçiliği İlköğretim Okulu'nun daveti üzerine "Kariyer Günleri" kapsamında kitaplarımın tanıtımını yapmış ve onları imzalamıştım. Okul Müdürü Zeynel Çakır bey ve diğer hocalarımıza müteşekkirim.
Şimdi diğer kitaplarıma kavuşacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.