Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
05 Ağustos 2022

Tahıl koridoru Türkiye'nin ikinci 'One Minute' olayıdır

Jeoekonomi ve jeopolitik alanın en belirleyici unsuru ve üzerinde odaklandığı en temel konu, güç ve gücün kullanımıdır.

Dünyanın yeniden şekilleneceği bir süreç tüm sancıları ile beraber yaşanmaktadır. Ekonomi ve Enerjinin belirleyici olduğu bu süreç sonunda, günümüz dünyasından çok daha farklı bir dünya coğrafyası ve uluslararası ilişkilerin şekilleneceği muhakkaktır.

Var olan realite de; Türkiye, uluslararası politikada jeopolitik ve stratejik açılardan öne çıkan kilit konumu dolayısıyla önemli bir aktör konumunda.

Tahıl koridoru ile potansiyel olarak felaketle sonuçlanabilecek bir küresel gıda krizi tehdidinin önlenmesinde anahtar ülke konumuna gelen Türkiye, Dünyanın 5’ten ibaret olmadığını pratikte göstermiş oldu.

Türkiye, tüm dünyanın/insanlığın, belki de çaresiz ve çözümsüz kaldığı bir durumda tekrardan ''one minute'' diyerek ilkinden farklı bir amaçla küresel dünyayı bir masa etrafında toplamıştır.

Küresel siyasette yeni hedef ve amaçlar ve kaynak keşfi, bir taraftan dünya enerji arz güvenliğinin sağlanması için yeni politikalar belirlerken diğer yandan Türkiye'yi uluslararası politikada söz sahibi ve küresel enerji arenasında önemli oyunculardan biri yapmıştır.

Günümüzde ülkelerin güç parametreleri, artık birbirlerinden bağımsız yalın unsurlar olarak değil, her biri yeni fonksiyonlarla birbirini etkileyen dinamik unsurlar olarak değerlendirilmektedir. Kabul etmek zorundayız ki çağımızda ulusal gücün en önemli belirleyicisi, ekonomi ve gıdadır.

Tutarlı bir strateji belirleyip, bu doğrultuda ekonomik kaynaklarını ve nüfus potansiyellerini iyi değerlendirebilen ülkeler zaman içerisinde büyük güç ya da küresel güç haline gelebilirler.

Artık hasta adam yok. Yüzyıldır kirli politikaları ile dünyayı sömüren batı ve haçlı yağmacılarının maskesini düşüren, Ortadoğu ve Asya dahil neredeyse tüm dünya mazlumlarının umudu olan bir lider ülke var.

Evet, yüz yıldır varlık içinde yokluk yaşayan ülke, bataklıklarını kurutmuş bu bataklıklardan beyaz zambaklar çıkartmaya başlamış bir ülke.

Ne kadar baskı, ne kadar saldırı gelirse gelsin, ayağa kalkan, 21. Yüzyılın lider ülkesi olmaya hazırlanan bir ülke.

Üstad Necip Fazıl diyordu ya ‘'Bir akıl gelecek ki akıllar delirecek ve bir devrim evvela devrimi devirecek''

Ardından ‘'Kimsesizlerin sesi olduk. Sessiz yığınların sesi olduk'' çığlığı ile Anadolu'yu kıyama kaldıran yürüyüş.

Devletin, siyasetin, politikanın, savunmanın milli olması hali, Milli bir zihinsel devrim.

Sonuç, her şeye rağmen. Ekonomik savaşa, muhalefetin yetkinsiz ve pervasızca saldırılarına rağmen Yükselen bir Ülke.

Kurtuluş savaşı nasıl ki Hint Müslümanları için bir umut idiyse, bugün Türkiye'nin siyasi bir güç olarak yükselişi aynı şekilde tüm Dünya halkları için bir umut olacaktır.

Ve tüm saldırılar bu umutları sabote etmeye yönelik değil miydi?

12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz dâhil, bütün saldırılar bu amaçla yapılmadı mı?

Çocuklarımız ya terör örgütlerinin kızıl ateşi ya da FETÖ'nün Alamut KALESİ arasında tercih yapmak zorunda bırakılmadı mı?

Hem içerde hem dışarıda bu ‘'sessiz yığınların sesi'' ne karşı, tarihi ve siyasi sicili kirli odaklar, partiler ve devletler demokratik muhalefet maskesi ile tek çatı, tek aday, tek amaç etrafında birleşmedi mi?

Akılları ve hesapları delirtecek, yüzyıllık sömürü, kan ve irinden müteşekkil bu sofrayı dağıtan bu sese karşı tüm saldırılar tek bir planın ve bu plan doğrultusunda oluşan siyasetin bir parçasıdır.

İçerde muhalefet, dışarıda ise küresel güçler bu siyaset ile Türkiye'yi istedikleri çizgiye çekmeye çalışsa da.

Türkiye'nin karşısında duran Ahlâkî temelden yoksun, ahlâkî değer yargılarının süzgecinden geçmeyen bu siyasetin, küresel skandallar dizisinde, Sömürü ve haksız bir bölüşüm olarak karşılık bulacağı muhakkaktır.

Avrupa ve ABD şunu kesin olarak bilmeli ki, artık Ortadoğu ve Asya'da hiçbir hesabın Türkiye ve Türkiye ekseninde birleşen bölge halkları hesaba katılmadan gerçekleşme şansı yoktur

Çünkü artık her şey farklı; ne tas eski tas ne de hamam eski hamam.