Taciz Haberleri !
Haber platformlarındaki kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz ve zorbalık haberiyle başlıyor, bu haberlerle bitiyor her günümüz…
İktidar yasa üstüne yasa, yönetmelik üzerine yönetmelik çıkartarak her türlü tedbiri alıyor, ama bir türlü engel olamıyor.
Muhalefet partileri sadece iktidara vuracak malzeme peşinde. Öyle ki partilerinde ortaya çıkan taciz vakalarını baskıyla susturan, mağduru tehdit eden ve bu duruma rağmen kadın hakları savunuculuğu (!) yapanlarını bile gördük.
Konuyla alakalı belli başlı sivil toplum kuruluşları ise bu olaylar üzerinden milletin inancını, ailesini, kültürünü ve yaşam tarzını hedefe oturtma peşinde…
Gerçekten mağdur olanlar ve sorunun çözümünü dert edinenler çaresizce seslerini duyurmaya gayret ediyor.
Meselenin birkaç yönü var.
Suç varsa suçun oluş sebepleri incelenir, ele alınır ve buna dair bir çalışma yapılır. Taciz ve kadına şiddet karşıtı olduğunu söyleyen STK’ların böyle bir çalışma yaptığını duydunuz mu? Batı devletlerinin verdiği fonları alıp batılı yaşam tarzını dayatma projelerinden bahsetmiyoruz!
Bir tutturmuşlar İstanbul Sözleşmesi uygulansın diye.
Kadın haklarını koruyor dedikleri bu sözleşmeye imza atıldığından beri kadına karşı şiddet, boşanma, cinayet, ailelerin yıkılma oranı her geçen sene kat kat artarak yükselmiş. Hem de sadece bizde değil, bu sözleşmeyi imzalayan her ülkede durum aynı. Bunu bile incelemiyor, ne yapılması gerektiğine dair çalışmıyorlar.
Suçun oluş sebebi, o suça zemin hazırlayan etkenlerden bahsediyorum. Çok basit bir misalle, mesela, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre taciz, şiddet, cinayet ve vahşi suçların ortalama yüzde yetmişinin alkol alarak işlediği raporlanmış. Alkol, uyuşturucu ve o tarz bir yaşam tarzının suça etkilerine dair bir çalışma duydunuz mu bu kadın derneklerinden?
Diğer yandan haberlerde ve sosyal medyada bu tür haberlerin çokça, ısrarla tekrar ederek verilmesini “kasıtlı ve sistematik bir algı operasyonu ” olarak gördüğümü söylemeliyim.
Kötülüğü eleştirirmiş gibi yaparak kutsayanla dolu ortalık. Kötülerken şuurlara alternatif vermek isteyenlerle…
Evet, kasıtlı bir şekilde insanların gözüne kulağına zihnine ve ruhuna “bu ülkede yaşanmaz, kimseye güvenilmez, bu ülke sapık dolu, bu ülke vahşi dolu, bu ülkede kadın düşmanlığı var, bu ülke tacizci tecavüzcü dolu…” anlayışını yerleştirmeye çalışıyorlar. Olmayan bir şeyi oldurma çabasıdır bu.
Ve bu tür yoğun propagandanın ardından, yapılan vahşiliğin sebebini de “milletin inancına -İslam- kültürüne, gelenek ve yaşam tarzına bağlıyor, çözümü ise bu tür suçların bizden çok çok fazla işlendiği Batıda, batılı bir yaşam tarzında olduğunu lanse ediyorlar.
Adam diskoda içkiden uyuşturucudan uçmuş, yanındaki kadına sarhoş halde saldırıyor, adam karısını, sevgilisini, eski karısını başkasıyla görmüş, sarhoş kafayla hayvanca saldırmış, haberi “gerici, cahil, kadınları korumayan iktidar, geleneğiniz batsın, kültürünüz yansın” olarak kaynatıyorlar…
İnsanları, dininden, kültüründen, geleneğinden kendi milletinden ve hatta kendisinden nefret ettirmek gayesi hedefleniyor bence.
Bu vazifeli “algı operatörlerine göre“ bu ülkede yaşanmaz, bu ülke berbat, insanlar sapık, erkekler tecavüzcü, kadınlar tuzak, aile kurulmaz, akrabalar düşman, gelenek yanlış, insanlar kötü vs…
Dünya suç istatistiklerine baktığınızda nüfusuna oranla dünyada suç oranı en az ülkelerden biriyiz. Ama bu onlar için önemli değil, çünkü bu oluşturmak istedikleri algıya ters bir bilgi!
Bu millet, dayanışmayı, birbirine destek olmayı vatan millet sevgisini, zorda olana el uzatmayı, mazlumu korumayı, zalime karşı çıkmayı komşuluğu, hatır bilmeyi vefakâr olmayı büyüğüne saygıyı, küçüğüne merhameti unutsun istiyorlar.
Herkes sadece kendisi için yaşasın “bireysellik” çukurunda zayıf bir kurban olsun istiyorlar… Çünkü yalnız başına yemek daha kolay olur insanları…
Kadın meselesi üzerine her fırsatta ortalığı ayağa kaldıran STK’ların çoğu bu projenin içinde. Çünkü bu STK’lar gerçekten kadınların derdiyle ilgilenmiyor. İlgilenirmiş gibi yaparak siyaset yapıyor, toplumu dizayn faaliyetine omuz veriyor, insanları kullanıyor. Ve bu tür STK’lar ne hikmetse hep “dışardan “ fonlanıyor!
Ardı ardına patlayan CHP ve HDP taciz haberlerinde bu STK’lardan hiç ses duydunuz mu? Veya başörtüsü ile kamuda görev yapılmasını istemeyen İslam düşmanlarının beyanatlarına tepkilerini?
Bunlar geçmişte de başı örtülü okumak isteyen kızlar için kılını kıpırdatmamış, bilakis yasakları desteklemişlerdi.
Bunlar için kadınların hakkı yoktur. İktidara, millete, İslam’a vurmak için kullanılacak malzeme vardır. Bir kadının taciz edilmesi yoktur. Halk TV gazetecisinin, tacizci kendi camiasından olunca mağdur kadına “yollu” diye hakaret etmesi normaldir mesela.
Suç varsa suçun oluş sebebini ortadan kaldırmak gerekir. Suçu oluşturan sebepleri savunup suçu engelleme boş hayaldir. Üstelik her gün suçu tersinden kutsayan, suçu engellemek değil, bağcıyı dövmek isteyenlerle bu durumu değiştirmek mümkün de değildir.