Dolar (USD)
34.50
Euro (EUR)
36.41
Gram Altın
2965.34
BIST 100
9150.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
17 Ağustos 2024

Tabiîn Katliamı'nda yitirdiklerimiz

Camileri, hastaneleri, okulları, tarihi mekânları vurmakta tereddüt etmeyen işgalci İsrail, hiç görülmemiş vandallıkları, canilikleri soğukkanlılıkla icra ediyor. Er meydanında mücahitlere diş geçiremeyen işgalci, kadınların ve özellikle de çocukların peşinde. Başı olmayan çocuklar, lime lime olmuş cenazeler bile modern zaman insanını çarpmıyor artık. Bu kıyımlardan biri de Tabiin Okulu’nda yaşandı.

Tabiin Okulu, 7 Ekim 2023 sonrası işgalci İsrail’in vurduğu barınma merkezlerinin 175'incisi oldu. Bununla birlikte İsrail’in direkt hedef aldığı ve binlerce insanın can verdiği 155 okul da var. Ortalama her gün 14 katliamın yaşandığı Gazzede, işgal ordusu, 10 Ağustos 2024 günü fecr vakti, Gazze'nin doğusundaki Derec Mahallesi'nde yerinden edilenlerin sığındığı Tabiin Okulu'na saldırı düzenledi. Binlerce kişinin sığındığı okulda yerinden edilenlerin sabah namazını kıldığı sırada gerçekleşen saldırıda en az 110 kişi şehid oldu, onlarcası yaralandı. İşgalci İsrail güçlerinin, uluslararası yasaklı ve büyük ölçüdeki bombaların attığı okulda en az 3 aile tamamen yok oldu, hiçbir şekilde parçalarına bile ulaşılamadı. Sivil Savunma Bakanlığı'na göre, işgalciler 7,000 santigrat dereceye kadar yüksek sıcaklık yayan, cesetlerin erimesine ve yangın çıkmasına neden olan Amerikan yapımı füzeler kullandı. Okulun tavanına yapışan cesetlerden, tanınmayacak hâle gelen onlarca bedene kadar korkunç bir katliam yaşandı Tabiin’de.

Evladını saldırıda kaybeden Ebu Salih, Tabiin Katliamı sonrası oğlunun cenazesini torbayla taşırken hissettiklerini şu cümlelerle paylaşıyordu: "Sabah namazına giden oğlumun cenazesini aramaya geldim. Birisi bana 23 kiloluk bir torba uzattı ve 'Bu senin oğlun, onu göm' dedi. Onu taşırken, pazardan ağır bir çanta taşıyarak döndüğüm bir günü hatırladım. O, tam bir evlatlık dindarlığıyla, çantayı benim için taşımamı istedi. Annesinin yanına neşeyle gitti, erkekliğiyle övündü, kardeşlerinin önünde şarkı söyledi ve onlara tüm bu yükü babası için tek başına taşıdığını söyleyerek takıldı. Kardeşleri onu kucakladı ve annesi onun uzun ömürlü ve iyi olması için dua etti. Şimdi, bir kez daha çantayla eve doğru benden önce geliyorsun, oğlum. Ama onları, çantanın içindekinin sen olduğuna nasıl ikna edeceğim? Evi dolduran kahkahan, kardeşlerinle dövüşmek için kullandığın incecik kolların, büyükannenin kucağına koyduğun başın ve yorulmadan su arayan ayakların hepsi bu çantada bir oldu. Annen bana acı bir Gazze tonuyla, "Elektrik olup olmadığını biliyor musun, Ebu Salih? Bütün bunları nereye koyacağım?" diye sorduğunda -komşulara verdiğimiz bütün iyilikler- nasıl anlatacağım "Oğlum, bu çantada bulunanların hayır kurumlarına bağışlanmaya uygun olmadığını, bu hafta 23 kilo kalıntının bizim ölüm payımıza düştüğünü biliyor musun?"

Tarih böylesine iğrenç katliamı kaç kere görmüş olabilir acaba? Modern zamanlarda tüm bu kıyımları görmek bizim neslimize düştü. İşgalci İsrail’in Gazzelilerin telefon hareketliliklerini yapay zekâ ile takip edip insanların yoğunlaştığı yerleri hedef göstermeksizin vurması yeni bir şey değil. Yaşanan her bir katliamda can veren insanlar sayılardan ibaret olarak görülmemeli. Her biri insan. Her biri bir ailenin parçası. Her biri büyük İslam ailesinin bir ferdi. Tabiin Okulu’ndaki katliamda şehid olanlardan bazılarını paylaşmak bile yaşanan her faciada insanlığın ne kadar büyük isimleri yitirdiğini de anlamamızı sağlayacaktır.

Tabiin Okulu’nda şehid olanlardan birisi Profesör Muhammed Ramazan El-Gharfi idi. Gazze'deki Vakıflar Müdürü Şeyh Muhammed Hasan Ebu Sa'da da oradaydı. Beyrut'taki Al İmam Al Ouzai Üniversitesi'nde İslam bilimleri alanında doktorası olan imam ve vaiz Dr. Eşref El-Gafri de saftaki yerini almıştı. Gazze İslam Üniversitesi'nde Arapça Profesörü olan Dr. Yusuf Şehadah El-Kahlut, Profesör Muhammed Hamid El-Tayr da paramparça olan isimler arasındaydı. Beyt Hanun Belediye Başkan Yardımcısı Abdulaziz El-Kafarna, Şeyh Abdulkadir El-Besyuni, El-Ezher Üniversitesi'nde talebe olan Yusuf Şvaidih de cenazesi teşhis edilebilenler arasındaydı. Kur'an ilimleri alanında yüksek lisans derecesine sahip Abdülkerim Rüşdi Hamad, yüksek inşaat mühendisi olan Muntasır Nasr Daher ve üniversitede eğitim görürken bir yanda da trafik polisi olarak çalışan Amjad El-Yemeni alnı secdede iken şehid edildiler. Yaralarına rağmen hayır çalışmalarına devam eden, hastanelerde ve okullarda yerinden edilmiş kişilere kendisini adamış olan Barham Ziad Al-Jabari, Profesör Moataz Recep, mühendis Muhammed Zeki Ebu Haya, Muhammed ve Mümin Cabr Habib kardeşler de Tabiin şehitleri listesinde yer aldılar. Bu saydığımız isimlerin eşleri, kardeşleri, çocukları da Tabiin saldırısında şehid düştüler. Hiçbir cenazenin vücut bütünlüğü olmadığı bu saldırı işgalcinin vahşetini gözler önüne sermesi açısından önemlidir. Ve yine bu saldırı bize yapılan her katliamda alem-i İslam’ın en değerli evlatlarının nasıl kitlesel olarak can verdiklerini acı bir şekilde ispatlamaktadır. Yaşadığımız kaybın büyüklüğünü ve derinliğini anlamak vakit alacak; idrak ettiğimiz zaman Gazze’deki insanları kurtarmak için keşke milyonlarca insanı feda etseymişiz diyeceğiz ama çok geç olacak.