Tabiîn Katliamı'nda yitirdiklerimiz
Camileri, hastaneleri, okulları, tarihi mekânları vurmakta tereddüt etmeyen işgalci İsrail, hiç görülmemiş vandallıkları, canilikleri soğukkanlılıkla icra ediyor. Er meydanında mücahitlere diş geçiremeyen işgalci, kadınların ve özellikle de çocukların peşinde. Başı olmayan çocuklar, lime lime olmuş cenazeler bile modern zaman insanını çarpmıyor artık. Bu kıyımlardan biri de Tabiin Okulu’nda yaşandı.
Tabiin Okulu, 7 Ekim 2023 sonrası işgalci İsrail’in vurduğu
barınma merkezlerinin 175'incisi oldu. Bununla birlikte İsrail’in direkt hedef
aldığı ve binlerce insanın can verdiği 155 okul da var. Ortalama her gün 14
katliamın yaşandığı Gazzede, işgal ordusu, 10 Ağustos 2024 günü fecr vakti,
Gazze'nin doğusundaki Derec Mahallesi'nde yerinden edilenlerin sığındığı Tabiin Okulu'na saldırı düzenledi.
Binlerce kişinin sığındığı okulda yerinden edilenlerin
sabah namazını kıldığı sırada gerçekleşen saldırıda en az 110 kişi şehid oldu,
onlarcası yaralandı. İşgalci İsrail güçlerinin, uluslararası
yasaklı ve büyük ölçüdeki bombaların attığı okulda en az 3 aile tamamen yok
oldu, hiçbir şekilde parçalarına bile ulaşılamadı. Sivil Savunma
Bakanlığı'na göre, işgalciler 7,000 santigrat dereceye kadar yüksek sıcaklık
yayan, cesetlerin erimesine ve yangın çıkmasına neden olan Amerikan yapımı
füzeler kullandı. Okulun tavanına yapışan cesetlerden, tanınmayacak hâle gelen
onlarca bedene kadar korkunç bir katliam yaşandı Tabiin’de.
Evladını
saldırıda kaybeden Ebu Salih, Tabiin Katliamı sonrası oğlunun cenazesini
torbayla taşırken hissettiklerini şu cümlelerle paylaşıyordu: "Sabah
namazına giden oğlumun cenazesini aramaya geldim. Birisi bana 23 kiloluk bir
torba uzattı ve 'Bu senin oğlun, onu göm' dedi. Onu taşırken, pazardan ağır bir
çanta taşıyarak döndüğüm bir günü hatırladım. O, tam bir evlatlık
dindarlığıyla, çantayı benim için taşımamı istedi. Annesinin yanına neşeyle
gitti, erkekliğiyle övündü, kardeşlerinin önünde şarkı söyledi ve onlara tüm bu
yükü babası için tek başına taşıdığını söyleyerek takıldı. Kardeşleri onu
kucakladı ve annesi onun uzun ömürlü ve iyi olması için dua etti. Şimdi, bir
kez daha çantayla eve doğru benden önce geliyorsun, oğlum. Ama onları, çantanın
içindekinin sen olduğuna nasıl ikna edeceğim? Evi dolduran kahkahan,
kardeşlerinle dövüşmek için kullandığın incecik kolların, büyükannenin kucağına
koyduğun başın ve yorulmadan su arayan ayakların hepsi bu çantada bir oldu.
Annen bana acı bir Gazze tonuyla, "Elektrik olup olmadığını biliyor musun,
Ebu Salih? Bütün bunları nereye koyacağım?" diye sorduğunda -komşulara
verdiğimiz bütün iyilikler- nasıl anlatacağım "Oğlum, bu çantada
bulunanların hayır kurumlarına bağışlanmaya uygun olmadığını, bu hafta 23 kilo
kalıntının bizim ölüm payımıza düştüğünü biliyor musun?"
Tarih
böylesine iğrenç katliamı kaç kere görmüş olabilir acaba? Modern zamanlarda tüm
bu kıyımları görmek bizim neslimize düştü. İşgalci İsrail’in Gazzelilerin
telefon hareketliliklerini yapay zekâ ile takip edip insanların yoğunlaştığı
yerleri hedef göstermeksizin vurması yeni bir şey değil. Yaşanan her bir
katliamda can veren insanlar sayılardan ibaret olarak görülmemeli. Her biri insan.
Her biri bir ailenin parçası. Her biri büyük İslam ailesinin bir ferdi. Tabiin
Okulu’ndaki katliamda şehid olanlardan bazılarını paylaşmak bile yaşanan her
faciada insanlığın ne kadar büyük isimleri yitirdiğini de anlamamızı
sağlayacaktır.
Tabiin Okulu’nda şehid olanlardan birisi Profesör
Muhammed Ramazan El-Gharfi idi. Gazze'deki Vakıflar Müdürü Şeyh Muhammed Hasan
Ebu Sa'da da oradaydı. Beyrut'taki Al İmam Al
Ouzai Üniversitesi'nde İslam bilimleri alanında doktorası olan imam
ve vaiz Dr. Eşref El-Gafri de saftaki yerini almıştı. Gazze İslam
Üniversitesi'nde Arapça Profesörü olan Dr. Yusuf Şehadah El-Kahlut, Profesör
Muhammed Hamid El-Tayr da paramparça olan isimler arasındaydı. Beyt Hanun
Belediye Başkan Yardımcısı Abdulaziz El-Kafarna, Şeyh Abdulkadir El-Besyuni,
El-Ezher Üniversitesi'nde talebe olan Yusuf Şvaidih de cenazesi teşhis
edilebilenler arasındaydı. Kur'an ilimleri alanında yüksek lisans derecesine
sahip Abdülkerim Rüşdi Hamad, yüksek inşaat mühendisi olan Muntasır Nasr Daher
ve üniversitede eğitim görürken bir yanda da trafik polisi olarak çalışan Amjad
El-Yemeni alnı secdede iken şehid edildiler. Yaralarına rağmen hayır
çalışmalarına devam eden, hastanelerde ve okullarda yerinden edilmiş kişilere
kendisini adamış olan Barham Ziad Al-Jabari, Profesör Moataz Recep, mühendis
Muhammed Zeki Ebu Haya, Muhammed ve Mümin Cabr Habib kardeşler de Tabiin
şehitleri listesinde yer aldılar. Bu saydığımız isimlerin eşleri, kardeşleri,
çocukları da Tabiin saldırısında şehid düştüler. Hiçbir cenazenin vücut
bütünlüğü olmadığı bu saldırı işgalcinin vahşetini gözler önüne sermesi
açısından önemlidir. Ve yine bu saldırı bize yapılan her katliamda alem-i
İslam’ın en değerli evlatlarının nasıl kitlesel olarak can verdiklerini acı bir
şekilde ispatlamaktadır. Yaşadığımız kaybın büyüklüğünü ve derinliğini anlamak
vakit alacak; idrak ettiğimiz zaman Gazze’deki insanları kurtarmak için keşke
milyonlarca insanı feda etseymişiz diyeceğiz ama çok geç olacak.