Sweet Tooth: Salgın sonrası büyük çöküş
Netfilix’te yayınlanan Sweet Tooth adlı dizinin ilk sezonunu izledim.Dizi, Kanadalı yazar Jeff Lemire’in, DC Vertigo’da yayımlanan çizgi roman serisinden uyarlanmış.
Post-apokaliptik bir pandemi dönemini
anlatıyor. Çekimleri
de geçen yıl pandemi devam ederken Yeni Zelanda’da yapılmıştı.
Bugün
yaşadığımız gerçekler üzerinden ilham alınarak benzer bir sağlık krizine yol
açan salgının ve gizemli virüsün yol açtığı tahribat ve ardından gelen büyük
çöküşü konu ediniyor.
Sweet Tooth, H5G9 adlı ölümcül bir
virüsün ortaya çıkmasıyla birlikte bir anda yarı insan yarı hayvan, hibrit
bebekler doğmaya başlıyor.Normal insanların bebekleri bunlar ve aileler bu korkunç durumu
kabullenmekte zorlanıyorlar.
Dizi işte bu
“hibrit” çocukların ilklerinden biri olan yarı geyik yarı insan Gus (Genetik
Unite Seviye I)adlı bir çocuğun maceralarını anlatıyor. Gus’u sevimliliğiyle dikkat çeken Christian Convery canlandırıyor.
Bu kısım
bana Peygamber Enok’un kitabında yer
alan bir konuyu hatırlattı. Burada gökyüzünden gelen ve Tanrı oğulları olarak
adlandırılan gözcü meleklerle insanların birleşmesinden yeni bir tür meydana
geliyordu.
Öyle ki bu
birleşmeden doğan çocuklar, gözcü meleklerin kanını taşıdığı için kutsal kabul
ediliyordu.
Yalnız bu dizide salgın sonrası
aşılar ve ilaçlar sonrası büyük çöküşün yaşandığı bir dünyada yarı hayvan yarı
insan bir üçüncü türün ortaya çıkması işleniyor. Genetiği değiştirilmiş
insanlar bunlar.
Dizinin
yönetmenliğini Toa Fraser, Robyn Grace ve Jim Mickle yapıyor. Senaryosunu ise
Jim Mickle, Beth Schwartz ve Christina Lemire kaleme almış.
Ünlü oyuncu
Robert Downey Jr. ve eşi Susan Downey’nin yapım şirketi Team Downey de dizinin yapımcıları arasında.
Dizi Netflix’in
Top 10 listesine oturdu bile. Rotten
Tomatoes puanı ise %97.
İnternetin çöktüğü
bir dünyadaGus ile babası(aslında babası değil) doğada yalnız yaşamaya karar
verir. Çünkü melez çocuklar, son adamlar yani insanlar tarafından hedef haline
getirilmiştir.
Dizide salgından kaçan insanların
doğada tek başlarına yaşam savaşı verdikleri açık bir şekilde izleyiciye takdim
ediliyor. Doğanın tek kurtarıcı olduğu ve insanların da buna mecbur edildikleri
bir dünya düşünün.
Sonrasında
küresel ısınmayla birlikte bu doğanın da elden gideceği algısını da ayrıca
düşünün derim.
Eski sporcu Jepperd
ve melezleri korumak için kendi akranlarından ordu kuran ayı lakaplı genç kızın
iyi insanlar olarak karşımıza çıktığı dizide genel anlamda insanlık melezlere
karşı kötü olarak takdim edilmiş.
Diğer taraftan doktor ve virüslü
eşinin durumu ve salgından kurtulanların yer aldığı bir mahallede yaşananlar
açıkçası bugünkü pandemi psikolojisini iyi yansıtıyor.
Virüse yakalanmayanların yer aldığı
mahallede sorumlu bir sivil denetçi var. Bir kişide virüs olduğu tespit
edilirse hemen oracıkta yakılıyor. Ve bu, ayini andıran bir ritüelle oluyor.
Bu sahne bana Hindistan’da salgından
ölen insanların yakılmasını hatırlattı.Anlayacağınız söz konusu sağlık olunca kimse kimsenin gözünün
yaşına bakmıyor.
Bu durum, insanların, devletlerin ve orduların salgın
gibi olağanüstü durumlarda nasıl zorba kararlar almaları gerektiği üzerine
bizleri düşündürüyor. Çünkü benzer bir sahne maskeli ve maskesiz iki kişi
arasında yaşanan kavgada da görülüyor.
“Panik yapma”
diyor arkadaşına” çünkü hükümetin istediği bu.” Kavga tam da bu noktadan sonra
çıkıyor.
Sıkı bir
melez düşmanı olan general ise durumu şöyle özetliyordu; Bir askerler var bir de virüsü yayan ve onu hafife alan vurdumduymaz
insanlar var. O yüzdendir ki despotizmin dibini buluyordu general.
Melez
karşıtı nefret söylemini yaygınlaştıran insanlar hemen her yere “melezlere ölüm
insanlara özgürlük” yazarak melez türü yok etmeye çalışıyorlardı.
Sweet Tooth’u
çizgi romandan uyarlama sıradan bir dizi deyip geçmeyiniz.Bugün crispr-Cas9 ile DNA üzerinde değişiklik yapılabiliyor. Henüz
reklamlardan öte geçmeyen ve insanlara mecbur bırakılan RNA aşılarının ileride
neye yol açabileceğini kim kestirebilir ki?
Eskiden
sadece filmlerde olur dediğimiz birçok şey bugün gözlerimizin önünde gerçek
oluyor. Sweet Tooth dizisinde görülen
yarı insan yarı hayvan mutant insanların ileride görülmeyeceğini kim garanti
edebilir? Peki, amaç insan soyunu ortadan kaldırmak mı? O halde bu soyu
ortadan kaldırmak isteyenlere karşı ne yapıyoruz?