Şuur, Şiar ve Şiir
Hayatı ve doğayı derinliğine şuurlu bir şekilde tecrübe etmenin en önemli imkanlarından birisi şiirdir. Şiir, hayatı duyarlılıkla, duyguyla, düşle ve düşünceyle yaşamaktır.Şair, şuurla hayatı ve doğayı yaşayarak tecrübesini şiir olarak ifade eden kişidir. Şiir ve şuurun birlikteliği kolay değildir. Şuur ve şiir birarada olduğu sürece şairin sahici bir insan, ortak insanlığın varoluşsal özünün farkında olan vicdanlı, ahlaklı, akıllı ve aldıran biri olduğu anlaşılabilir.
Şiir ve şuura birlikte sahip
olan kişi, gerçek şair bir insandıır. İnsanlık şuurunu kaybeden,
ırkçılığı, fanatizmi, kabileciliği, mezhepçiliği, cinsiyetçiliği birbiriyle
bütünleştiren insanlar, insanlık
şuurunu, şiarını ve şiarını hepten kaybetmişlerdir.
Bir ırkçı ve faşist, kelimeleri, büyülü şiirlere
dönüştürebilir.Şiir yazma , tek başına ele alınmaz. Şairi değerlendirirken
insanık şuuruna ve şiarına ne kadar sahip olduğu önemlidir. Arkasında insanlık
şiarının ve şuurunun olmadığı hiçbir
şahıs ve şiir, insanlığımızın, vicdanımızın ve aklımızın
gelişimine sahici katkılarda
bulunamaz.
İnsanlık şuuru ve şiarı, bütün insani çeşitliliğin korunmasını ve
geliştirilmesini gerektirmektedir. Faşist ve hegemonik bir sapkınlıkla insani çeşitliliğin soykırım ve asimilasyon
gibi yollarla ortadan kaldırılması,
kimlik ve değerler açısından tek
tipleştirmenin olması söyleniyorsa, bu faşist şiarın ve şuurun ifadesi ve savunulması anlamına
gelmektedir. Şairin içindeki faşist ruhu ve düşünceyi ortaya çıkarması, dünyayı
içndeki faşizmle kirletmesi, sahici anlamda bir yozlaşma, yabancılaşma ve
yabanileşmedir.
Ortak insanlık şuuruna ve şiarına
sahip hiçbir birey, bir inancın ilkel
olduğunu söylemez. Bir inancı ilkellikle suçlamak, kendi inancını ona üstün ve doğru gören faşizmin ve fanatizmin bir
sonucudur. İnançları ilkellikle suçlamak yerine, bütün inançlara din ve vicdan
özgürlüğü çerçevesinde eşit ve adil
olarak yaklaşılması gerektiğini savunmak lazımdır.
Şair olduğunu sanan
faşistler, sadece kendilerine inanan,
şuurlarını kaybetmiş hasta ruhlardır. Şiir, hasta ve faşist bir ruhtan çıkmaz.
Şiir, hayatı incelikle yaşamayı gerektirir. Faşistlik, hoyratlıktır. Hoyrat
ruhlu kimseler, incelikle yaşamadıkları hayatın acısını çıkartmak için
kendilerini yüceltirler, öteki
gördüklerini aşağılarlar.Kendini şair
sanan faşistlerin, hiçbir zaman değerleri ve inançları olmamıştır. Şiiri
istismar eden şair kılıklı faşistler, sadece kendilerine tapılmasına inanırlar.
Kendi hayat hikayelerinin en kutsal hikaye olduğu yanılsaması içinde olan
faşistler, yaşadıkları her şeyde bir
haklılık, üstünlük ve değerlilik olduğuna herkesi ikna etmeye çalışırlar. Süslü
cümlelerin ve aforizmaların arkasına sakladıkları kişiliklerinin tek özelliği aslında cehalet,
karanlık, düşüncesizlik, kabalık, sersemlik ve faşizmden başka bir şey
değildir.
Faşizm, duygu, duyarlılık, düş ve
incelik değildir. Faşizm, duygunun, düşüncenin, düşün ve inceliğin iğfal
edilmesidir. Şiiri iğfal ederek faşizmi ve ırkçılığı tek mutlak duygu ve düşünce haline getirmeye
çalışan hasta kişiler, şair,
mütefekkir ve yazar olma şuur ve şiarına
sahip değildir. Günümüzde büyük faşistlerin şair kılığında önümüze
konması, dünyada cehaletin
karanlığının her tarafı kapladığını ve
dünyamızın büyük çölleşme yaşadığını göstermektedir. Şuuru, şiiri ve şiarı
kaybeden faşistler, dünyayı çölleştirmektedir.
Duyguları iğfal eden şiirler yazma
yetenekleri olsa bile faşistlerin, düşünür, mütefekkir veya münevver olma
konumları yoktur. Tefekkür etmeyen,
aydınlanmayan ve yazma donanımına sahip olmayan faşistlerin, siyaset,
bilim, teknoloji, teknik, yabancılaşma, medeniyet, kültür, tarih, hukuk, demokrasi
konularında insanlığa söyleyecekleri anlamlı, verimli ve yaratıcı sözleri
yoktur. Şair kılığındaki faşistler, konuştukları zaman ağızlarından kan ve
kılıç damlamakta, faşizmden başka bir şey olmayan kirli ve karanlık dünyalarını
salya olarak akıtmaktadırlar. Şiir yazsalar bile şuurunu ve şiarını kaybeden
faşistlerin, insanlığa söyleyecekleri
sözleri ve düşünceleri yoktur.