Susmayı Bilmek… Kur'an'ı Okumak!..
“Konuşmadan bir köşede oturan
sağırlarla dilsizler, dilini tutamayan kimseden üstündür.” (Şeyh Sa’dî-i Şîrâzi (r.a.)
Yedinci yüzyılın
mutasavvıf âlimlerinden Abdullah b. Alevî el-Haddâd (k.s.) Fâniden
Ebediyete adlı kitabında konuşma âdâbı konusunda şunları söyler:
“Hayırdan
başka bir şey söylememeye dikkat et! Söylenmesi helal olmayan sözü dinlemen de
haramdır!”
“Konuşacağın
zaman sözünü tane tane söyle yerli yerinde konuş. Konuşanın sözünü kesmeden
dinle. Konuşulan söz Allah’ın gazabını çekecek gıybet gibi şeyler olmadıkça hiç
kimsenin sözünü kesme.
Her söze
müdahale etmekten sakın. Birisi sana bildiğin bir şeyi anlatıyorsa, ona
bildiğini hissettirme. Çünkü bu, konuşanı rahatsız eder.
Eğer bir
insan bir sözü ya da bir hadiseyi sana aslına uygun anlatmazsa ona; ‘Bu
söz veya hadise anlattığın gibi değil, doğrusu şöyle şöyledir!’ deme.
Eğer
anlattığı şey hatalı ise ona yumuşak bir şekilde, usulünce doğrusunu anlat.
Seni
ilgilendirmeyen konulara dalmaktan, Allah adına çokça yemin etmekten sakın!
Eğer Allah
Tealâ adına yemin edersen, sadece doğru söyleyerek ve ihtiyaç varsa yemin et.
Yalanın bütün
çeşitlerinden sakın.
Çünkü yalan
imana zıttır.
Gıybetten,
söz götürüp getirmekten, çok şaka yapmaktan ve diğer çirkin sözlerden sakın.
Yerilmiş
sözleri terk ettiğin gibi çirkin sözleri de terk et. Bir söz söylemeden önce
düşün; eğer hayırlıysa söyle, değilse sus!
Allah Rasulü
s.a.v. hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:
‘Âdemoğlunun
Allah’ı zikretme ve iyiliği emredip kötülükten sakındırma hariç, bütün sözleri
lehine değil, aleyhinedir.’
‘Hayır
söyleyip kazançlı çıkan yahut kötü konuşmayıp susarak selamette kalan kişiye
Allah merhamet etsin.’
Sadece hayır
veya ihtiyacın olan şeyler için adım atmaya dikkat et.
Yürürken
acele etme.
Kibirlenerek
ve böbürlenerek yürüme, yoksa Allah’ın rahmetinden uzaklaşırsın. Önünde yürünmesinden rahatsız
olma.
Arkandan
yürünmesini hoş karşılama.
Çünkü bu
kibirli kimselerin ahlâkındandır. Yürürken sağa sola çok bakma. Yolda yürürken
gereksiz yere durma.
Rasulullah
s.a.v. yürürken ayaklarını sürümez, arkasından seslenildiğinde dururdu.
İnsanlarla
beraber oturduğunda çokça kaşınmaktan, gerinmekten, geğirmekten ve esnemekten
sakın. Eğer esnemen gelirse sol elinin dışıyla ağzını kapat.
Kahkahayla gülmekten
sakın. Çünkü kahkahayla gülmek kalbi öldürür. Eğer gülmeni tebessüme
çevirebiliyorsan, öyle yap.” (*)
Akıl
edebe muhtaç.
Edep Ya Hu!
Hz. Ayşe, (ra) Hz.
Peygamber’in (s.a.v.) ahlâkını soranlara, “Siz
Kuran okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kuran’dı” der.
Evet;
Biz hiç Kur’an okumuyoruz!..
“Her nefis ölümü tadıcıdır, sonra
BİZE döndürüleceksiniz!” ayetini hiç okumuyoruz, okur gibi yapıyoruz!..
Ayeti nefsimize uydurmuşuz!..
“Her nefis damgalanmayı
tadacaktır!”
Bizim tatbikatımız!..
Hesap günü yokmuşçasına,
bildiğimiz, bilmediğimiz her konuda ahkâm kesiyor, “reyting” kasıyoruz!..
Cahiller susup konuşmasalardı,
çatışmalar büyümezdi.
İhtilâfların çoğunda “makûl çözüm”
bulunurdu!
Birileri, birinin sırtından ateş
edip duruyor.
İsabet ederse ne alâ, etmezse
vurulacak olan kendileri değil nasılsa!
“Dünya iki kulplu kazan, tut bir
ucundan sen de kazan” dünyası.
Bu “politize” dünyada
hakka, hukuka yer yok.
Kırk yıllık “dost”un, daha doğrusu
“dost bildiğin” günün birinde çıkarları öyle gerektirirse, satabilir!..
Bunu da “Hakk’a Hizmet” sosuna
batırarak yapabilir!..
Bir “mekanizma”,
güvenebileceğimiz tek bir insan kalmayıncaya kadar dağıtıyor bizi.
Dil yarası.
“Ya hayır söyle ya sus!” ikazına muhatap olan
bizler!..
Nasıl da bitiriyoruz hukuku!..
Bir daha yüz yüze bakılmayacakmış
gibi!..
Birbirlerine “en ağır
suçlamalarla” hücum edenler, ağıza alınmayacak hakaretlerle
saldıranlar günün birinde “kol-kola” girebiliyor.
Geriye kalan, fertlerinin
birbirlerine zerre güven duymadığı bir toplum oluyor.
Kıymetler aşınıyor, kavramlar
aşınıyor…
Birbirlerimizi bitire bitire
gidiyoruz bir meçhule!..
“Kuran-ı Kerim’i okumaya”
başlamalıyız!..
Okumaya!..
“Siz Kuran okumuyor musunuz? Onun
ahlakı Kuran’dı.”
Hz.Ayşe (r.a.)