Suriye'nin istikrarını savunmalıyız
Uluslararası yardım grubu Save the Children, 10 yaşın altında yaklaşık 130.000 Filistinli
çocuğun Gazze Şeridi'nin kuzeyinde 50 gün boyunca İsrail kuşatması altında
mahsur kaldığını söylüyor.
Bu korkunç haber maalesef ana akım medyanın gündeminde yer
alamıyor.
Üstelik İsrail, yardım gruplarının bölgeye erişimini
engelliyor. Uncutnews sitesinin haberine göre Save the Children, yedi haftadan
fazla bir süredir Gazze Şeridi'nin kuzeyine gıda kolileri göndermeye çalışıyor ancak
bu yardımlar engelleniyor.
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yaşayan iki çocuk annesi Ruba, yaşadığı durumu Save the
Children'a şöyle aktarıyor; “Korkunç bir
bomba, roket ve mermi bombardımanı altında çocuklarımla birlikte mahsur kaldım
ve kaçacak hiçbir yerim yok.
Annem felçli ve onu
geride bırakamam. Kardeşim öldürüldü, kocam kaçırıldı ve hala hayatta olup
olmadığını bilmiyorum. Evimiz başımızın üstünde yerle bir oldu ve Allah’ın
izniyle bir şekilde hayatta kaldık.”
Ruba, “Yemeksiz, susuz ve sürekli korku içindeyiz” diyor.
İki çocuğunda kızarıklıklar oluşmuş ve kızının dışkısından kan gelmiş ancak ilaç
yok, yardım yok kısacası yapabilecekleri hiçbir şey yok.
Ruba aynı durumu yaşayan binlerce anneden sadece biri.
Şimdi gelelim asıl meseleye;
Bir yıldır burada yaşanan soykırıma yönelik tek bir adım
atmayan sözüm ona mücahitler Halep şehrine tekbirler eşliğinde bir operasyon
düzenledi.
İçinde Uygur, Çeçen, Arap,
Türk, Kürt, Afgan ve Dağıstan’dan gelen ABD pasaportlu militanlardan oluşan HTŞ
( Heyet Tahrir eş-Şam) doğrudan Suriye devletini hedef alıyor.
Bu operasyonu da ilginçtir Hizbullah’ın İsrail’e karşı zafer kazandığı bir dönemde yapmayı kararlaştırmışlar!
Daha da ilginç olan, 130
bin çocuk İsrail zulmü altında inim inim inlerken ortalıkta görünmeyen
mücahitler tam da İsrail’in ve Amerika’nın önünde engel olarak görülen Suriye
devletini yıkmak için tekrar harekete geçti.
Yani Suriye ordusu ve İran güçlerinin İsrail tehdidine karşı
güneye ilerlemesini fırsat bilen HTŞ neden şimdi Halep’e doğru ilerliyor?
Olan biteni çok yakından takip eden gerçek analistlerimizden
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe hoca ile bu
meseleyi konuştuk.
Ali Fuat Hoca’yı takip ederim daha evvel şöyle bir tespitte
bulunmuştu. İsrail, kara harekâtında
istediği başarıyı elde edemezse ABD tarafından desteklenen bölgedeki diğer
vekil güçleri olan PKK, DAEŞ ve HTŞ’yi devreye sokacaktır.
Evet, tam da dediği gibi oldu ve HTŞ devreye sokuldu.
İsrail’in bölgede zayıflama ihtimaline karşı her an devreye sokulacak böyle
örgütler vardır.
Ali Fuat Hoca’nın
dediği gibi İsrail, Hizbullah karşısında başarısız oldu ve devreye Amerika
girdi. Dolaylısıyla HTŞ tam da bu süreçte Suriye hükümetini hedef aldı.
HTŞ, Suriye’de istikrarsızlık çıkartıp sonrasında Suriye
hükümeti düşerse yerine Amerikan destekli bir hükümet gelecek bu da Hizbullah
engelinin ortadan kaldırılması anlamına gelecek.
Zira Hizbullah’a cephe gerisinde yardım eden İran’la da
teması kesilmiş olacaktır. HTŞ bu senaryo için devreye sokulmuş vekil bir güç
olarak sahnede yerini almıştır.
Bir önemli husus da bu gruplar içinde Türkiye ile hareket
eden başka bir grup yoktur. HTŞ’in devreye girmesiyle birlikte televizyona
çıkan bazı yorumcular ilginçtir federasyondan
bahsetmeye başladılar.
Fakat beni asıl üzen
sırf mezhepçilik uğruna HTŞ’nin destekleniyor olmasıdır. Muhalif kanalları
anlarım da AK Partili siyasetçilerden bazıları neden bu tuzağı göremiyor ve
Suriye’nin istikrarını savunamıyor.
Bu örgütler Suriyeli Araplardan da oluşmuyor. Çoğu ABD
pasaportlu ve farklı farklı ırklardan tedarik edilmiş karma bir örgüt. Ve bu
çabanın ileride Türkiye’ye tehdit oluşturacağını göremiyorlar.
Arkasında ABD ve İsrail olan bir örgütü desteklemek de ne
oluyor?