Suriyelilerin yılbaşı kutlaması
Türkiye dünyanın en çok göç alan ülkelerinden olduğu halde henüz Göç Bakanlığı kurulmamışsa bir boşluk, bir eksiklik var demektir. Bu yüzden bir an önce Göç Bakanlığı kurulmalıdır diye düşünüyorum.
Başta Suriyeliler olmak üzere ülkemize göç edenlerle ilgili yaşanan bazı olumsuzlukların da bu boşluktan kaynaklandığını görüyoruz.
Son yıllarda Suriyeli muhacirlerin yıl açtığı kimi tatsız olaylarla karşılaşıyoruz. Kaçınılmaz olan bu tatsızlıkların Suriyelilere karşı düşmanlık beslememize yol açmaması gerekiyor. Yoksa her adımlarını sorun olarak telakki etmeye başlarız.
Yılbaşı gecesi Özgür Suriye Ordusu bayrakları ile Taksim’de kutlama yapan Suriyelilere gösterilen tepkiler üzüntü verici. Bu konuda öyle yorumlar yapıldı ki akıllara ziyan.
Suriye’de 8 yıl önce insanca yaşamak için gösteriler başlamıştı. Buna kurşun ve bomba ile cevap veren Esed’in zulmünden kaçan Suriyelilerin önemli bir kısmı Türkiye’ye sığındı. Biz, bugün dört milyona varan bu kardeşlerimizi muhacir olarak bağrımıza bastık. Devletimizin yaptıklarının yanı sıra 8 yıldır milletimiz 7’den 70’e herkes kendi imkanları muvacehesinde Suriyelilere yardımda bulunuyor. Lokal bazı problemler dışında Türkiye’de bulunan Suriyeliler ne vatandaşa ne devlete karşı bir sorun çıkardılar.
Şimdi Yılbaşı gecesi yaşananları hatırlayalım:
Taksim’de her yıl olduğu gibi on binlerce yerli yabancı insan, bazıları ellerinde içkileri ile kimisi sevgilisi, arkadaşı ile kimileri de tek başına yeni yılı eğlenerek kutluyorlar. Bazen tacizlerin yaşandığı bu kutlamalarda kavgalar ve maalesef yaralanmalar da yaşanmıştır.
2019’a girerken Taksim’de on binlerce kişi ile birlikte kutlamalara Suriyeliler de katıldılar. 20-30 kişilik bir grup birkaç dakika “Özgür Suriye Ordusu bayrağı ile” eğlendip “Suriye, Suriye” diye slogan attılar.
Kavga yok,
Taciz yok,
Hırsızlık-gasp yok…
Birkaç dakikalık bu olay farklı çevrelerde farklı yorumları beraberinde getirdi. Makul yorumların yanı sıra, “Suriyeliler ülkemizi ele geçirmek üzere!” diyecek kadar maksatlı, art niyetli yorumlara da rastladık.
Doğrusu İstanbul’da benim de katıldığım kimi gösterilerde Filistin’den Bosna’ya kadar pek çok ülkenin bayrağını bulundurmuşuzdur. Bizim bayrağımız ile de dünyanın pek çok ülkesinde gösterilerde yer alan vatandaşlarımız olmuştur. Bunun anormal bir yönü yok.
O zaman bu tepkiler neden?
Bu masum olayı “kabul edilemez” bulanlara baktığımızda bunların Suriyelilerin ülkemize gelmelerine de karşı çıktıklarını görüyoruz. Her seferinde bir gerekçe bularak Suriyeli kardeşlerimizin ne kadar kötü! olduklarını ve bir an önce ülkeden kovulmalarının gerektiğini söylüyorlar.
Kimileri de, “Türkiye’de ÖSO bayrakları dalgalandırılamaz” diyerek, Taksim’deki kutlamalarda açılan bayrağın Suriye bayrağı değil, ÖSO bayrağı olduğu için karşı çıkıyorlar.
El insaf!
ÖSO dediğiniz grup Türkiye’nin eğitip donattığı Suriyeli savaşçılar, yani Türkiye tarafından desteklenen grup. El-Bab’da, Cerablus’ta, Afrin’de askerlerimizle beraber savaşan gruptur ÖSO. Bir de bayrak devletlere aittir, ÖSO’nun bayrağı değil, olsa olsa sancağı, flaması olur, dolayısıyla bu gerekçe ile Suriyelileri töhmet altında bırakmak doğru değil.
İşin daha üzücü yanı, bazı yorumcular “Sırım gibi gençlerin ülkelerinde savaşmak yerine Taksim’i işgal etmelerini kabul edemiyorum” diyerek düştükleri çelişkiyi dile getiriyorlar. Oysa bu sözlerin sahipleri Suriye’de Esed’e karşı savaşanlara “terörist!” diyorlar. Bu sebeple “Gidip savaşmıyorlar” çıkışlarının sahici bir tarafı yoktur.
Kimileri de mesela Uğur Dündar, “Suriyelilere harcadığımız paralarla kaç hastane yapardık?” diye soruyor.
İşte burada susuyorum, insanlığın bittiği yer burası.