Suriyeliler ve kayyumlar meselesi
Daha öncede birkaç kez bu konuya değinmiştik.
Gerçekten de Türkiye’nin en büyük şanslarından biri de Suriyelilerdir.
Öncelikle, Kürtler Suriyelilere bakıp önemli dersler alıyorlar ve Türkiye’nin (PKK yüzünden) Suriye gibi parçalanmasını istemiyorlar. Irak’ın bölünmesi Kürtleri bu kadar etkilememişti. Kürtler, Saddam’ın zulmünden dolayı Irak’ın bölünmesini istiyorlardı.
Ama, Suriye’de bir Kürt devleti değil, bir PKK devleti kuruluyor. Kürtler PKK ve ideolojisini iyi tanıdıkları için, bunun Kürtler için hayırlı sonuçlar doğurmayacağını, PKK (ABD/İsrail) devletinin 2. İsrail olacağını ve Türkiye’nin bölünmesine sebep olup, Kürtlerin Filistinliler gibi perişan olacağının farkında. Kürtler Suriye’nin bölünmesine, parçalanmasına karşıdır.
Kürtler, PKK’nın hedefinin, Türkiye’nin Suriye gibi parçalanması olduğunu da biliyorlar.
Bunun ne tür sonuçlar doğuracağının da farkındalar.
Yani Suriyeliler, Türkiye’nin birlik ve beraberliğine çok önemli bir katkı yapıyorlar.
Bu, işin Kürtleri ilgilendiren boyutu.
Diğer boyuta gelince; Suriyeliler bırakın uzun vadede, orta vadede bile Türkiye’ye kazandıracak.
Bugün Türkiye’de olan Suriyeliler, Türkiye’nin 81 ilindeki sosyolojiyi etkileyerek, ekonomiye katkıda bulunarak, … çok önemli faydalarda bulunuyor.
Geleceğin Suriye’sini de zaten birlikte inşa edeceğiz.
İki kardeş ülke olacağız gelecekte.
Tam bir birleşme (ki mümkündür) olmasa bile, Kıbrıs, Azerbaycan, … gibi dost bir ülke kazanmış olacağız.
Artık Suriyelileri bir yük olarak görmektense, Suriyelilere, yükümüzü hafifleten bir unsur olarak bakmalıyız.
Suriyeliler, Türk-Kürt (Misak-ı Milli) Birliğine büyük katkı yapıyorlar. Az şey midir bu?
Kayyumlar mı iç savaş mı?
Kim ne derse desin, Türkiye bir beka meselesiyle karşı karşıyadır.
Kayyumların atanması sürecine gelinmesi, hiçbirimizin arzu etmediği bir süreç.
Bu süreç kaçınılmaz olarak yaşandı. Diğer PKK (HDP) belediyeleri de bu ihtimalle karşı karşıya.
Yaşananlardan ders alıp düzeleceklerine; “aynı tas aynı hamam”, PKK peşinde gitmeye devam edip, “suç işleme özgürlüğü” isteyen belediye başkanları, görevden alındı.
Kayyum atamaları iyi değerlendirilebilirse,
HDP'nin PKK'dan kurtarılmasının yolunu da (çok zor olmakla birlikte) açabilir.
HDP içerisinde de PKK'dan kurtulmak isteyen çok sayıda kişi var.
Şöyle de yapılabilir:
HDP (PKK) belediye başkanları;
1. PKK ile ilişkim yok ve olmayacak
2. PKK'yı desteklemeyeceğim
3. PKK'ya karşıyım
4. PKK bir terör örgütüdür
5. PKK ile arama net bir mesafe koyacağım ve PKK'ya para ve eleman göndermeyeceğim.
Bu gibi taahhütlerde bulunan belediye başkanları görevlerine devam edebilirler.
Aksi halde, bizi Suriye gibi derinleşmiş bir krize sürükleyecek bir sürece müsaade edilemez.
Kayyumlara itiraz edenlerin popülizmi ve samimiyetsizliği
En başta CHP yönetimi ve Türk Solu olmak üzere, PKK’ya yaranma yarışına girdiler.
İYİ Parti ve Saadet Partisi, Davutoğlu, Gül, bile PKK’ya yaranma yarışına girdiler.
Kürtleri farklı yollarla kazanmak yerine, PKK üzerinden kazanmaya çalışıyorlar.
CHP’nin bütün ağır topları, ‘PKK yürütme konseyi üyeleri’ gibi kararı kınama yarışına girdiler.
Türkiye’nin beka sorunu umurlarında bile değil.
PKK ile yaptığı ittifak sonucu İstanbul’a başkan seçilen Ekrem bey, kayyumlara sert bir şekilde karşı çıkarken, eşi Dilek de daha önce PKK’li Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın doğum gününü kutlamaya koşmuştu.
Acaba, Güvenlik Korucularının eşleri de; PKK’li Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın doğum gününü kutlamaya koşuşup, biz niye birbirimizle savaşıyoruz, birbirimizin doğum gününü kutlayalım derse ne olur?
PKK’li PKK’yi bırakıyor ama, Ekrem bey bırakmıyor
PKK’dan neredeyse her gün kaçıp gelen PKK’liler var. Bunlar gelip TSK’ya teslim oluyorlar. Ama Ekrem bey ve Türk Solu, PKK’yi bir türlü bırakmıyorlar. HDP kamuflajı ile, PKK’ya açık ve net bir şekilde hizmet ediyorlar. Şimdi Kürt ne yapsın? Kürt PKK’dan kaçıyor, PKK’yı bırakıyor ama, Ekrem bey ve CHP’si PKK’yı bırakmıyor?