Suriyeliler Plaj Bastı
12-13 çocuğun " halk düzenin yıkılmasını istiyor" sloganlarını duvarlara yazması ve akabinde gözaltına alınıp, çok ağır işkencelere maruz kalmasıyla ateşlenen, 600 binden fazla insanın, bombalarla, kimyasal silahlarla hayatını kaybettiği Suriye'de yaşanan acımasız ve kanlı iç savaş altı yılı geride bıraktı. Resmi rakamlara göre Türkiye'de % 75'lik kısmı kadın ve çocuk olmak üzere 3 milyon civarında geçici koruma altına alınan Suriyeli var. Bunun yaklaşık % 10'luk kısmı kamplarda ve barınma merkezlerinde iyi şartlarda ve insani ortamlarda yaşarken, geriye kalan % 90'lık kısmı da çoğunlukla metropollere olmak üzere hemen hemen tüm illere dağılmış durumdalar. 3 milyon civarında Suriyeli kardeşini kıt imkanlarla barındırmaya çalışan Türkiye, dünyanın en cömert, en onurlu ve en çok sığınmacı barındıran ülkesi olmuştur. Batı ülkeleri, 3-5 bin mülteci hesabı yaparken Urfa'nın şanlı evlatları 400 bin, Hatay'ın yiğit evlatları 386 bin, Gaziantep'in kahraman evlatları 350 bin, 110 bin nüfuslu Kilis'teki kardeşlerimiz ise 100 binden fazla mülteci kardeşimize gönüllerini açmışlar, ekmeklerini aşını paylaşmışlar, tarihe insanlık dersi vermişlerdir.
OYSA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN YILLAR ÖNCE UYARMIŞTI
Eğitimden sağlığa, barınmadan temel ihtiyaçlara kadar çok zor şartlarda hayata tutunmaya çalışan, dile kolay dili ve kültürü farklı 3 milyon insan; duraklarda, ışıklarda, çarşıda, pazarda dilenen Suriyeli çocuk ve kadınları her an görmek mümkün. İstanbul gibi büyük şehirlere göçen mültecilerin büyük kısmı 8-9 kişilik kalabalık nüfuslarıyla son derece kötü, binaların rutubetli, havasız bodrum katlarında yaşamaya çalışmakta, barınacak yer bulamayanların bir kısmı da park ve bahçelerde yatıp kalkmaktadırlar. Ümmetin umudu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yıllar önce, daha bu kadar yoğun göç ve acılar yaşanmadan, başta ABD ve AB ülkeleri nezdinde dile getirdiği ve ısrarla vurguladığı "Suriye topraklarında mülteciler için güvenli bölge ve tampon bölge" teklifi kabul ve destek görseydi, bugün mülteciler konusunda bu boyutlu sıkıntılar ve insanlık dramları görüntüleri yaşanmayacaktı. MESELEYİ IRKÇILIK BOYUTUNA TAŞIYANLAR VAR!
Yüzyılın vahşetine, cinayetlerine maruz kalmış, vatanlarından hicret ederek, ensar olan bizlere sığınmış mülteci kardeşlerimize karşı münferit de olsa son günlerde ciddi manada bizleri üzen, insani duygularımızı yaralayan, Anadolu'nun yiğit insanlarına yakışmayan söylem ve eylemler gelişiyor maalesef ülkemizde. Mesele ırkçılık boyutuna varan "Suriyelilere ekmek ve su satılmaz, ev verilmez, mahallemizde Arap ve Arapça istemiyoruz" eylem ve söylemlerine dönüşmemeli, dönüştürmek isteyenlere de Anadolu'nun mert ve yiğit insanları izin vermemeli. Atılan başlıklara bakın Allah aşkına "Suriyeliler Türk gencini öldürdü" Türkiye de sanki hiç Türk, Türk'ü öldürmüyormuş gibi. "Suriyeliler plaj bastı" başlığı atanlara da "babanın plajı mı?" diye haykırmak geliyor içimden.
ÜMMETİN UMUDU VE SON KALESİ TÜRKİYE'DİR.
"Çanakkale muharebelerinde Suriye'den gelip vatan savunmasına katılanlardan bin 600 kişi Çanakkale şehitliğinde yatıyor, unutmayın! Çaresizlere, barkını ve geleceğini kaybetmişlere, size sığınanlara el verin, güç verin. Bu vatan bu erdemlerle, bu değerlerle ayakta durmuştur. Ümmetin umudu ve son kalesi olmuştur." Müslüman Müslümanın kardeşi değil mi? İman etmedikçe cennete girilir mi? Birbirimizi sevmedikçe iman etmiş olunur mu? Kim bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah'ta onun ihtiyacını gidermez mi? Kim bir Müslüman kardeşini sıkıntıdan kurtarırsa Allah'ta kıyamet gününde onu sıkıntılarının birinden kurtarmaz mı? Rabbim ülkemizi ve kardeşlerini zalimin zulmüne terk etmeyen aziz milletimizi yerin altından ve yerin üstünden gelecek şer ve musibetlerden korusun inşallah.