Dolar (USD)
35.19
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2969.25
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 May 2022

Suriyeliler kardeşimizdir

İnsanların ait olduğu, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek mecburiyetinde kalmaları tarihin ilk dönemlerinden beri yaşanan bir durum olup, çeşitli sebeplerle vatanlarından ayrılmış, yeni yurt bulmak için yollara düşmüştür.

Göç olgusu, manevî dünyamızda izler taşıdığından konuya batılılardan farklı bakmalıyız. Kaldı ki, İlk Müslümanların Mekke’deki baskılardan başta Habeşistan olmak üzere farklı topraklara göçlerini, Mekke’deki zulümden korunmak üzere Peygamber Efendimizin ümmetiyle birlikte Medine’ye hicretini de hatırlayalım.

Tarih içinde milletimizin göçle ilişkisinde dikkat çeken başka bir husus ise yurdundan sürülen veya kaçmak zorunda kalan insanlara sahip çıkmakla ilgilidir ki; Endülüs’teki İslam devletinin yıkılışından sonra bölgede hâkimiyet kuran İspanyollar, yüzyıllardır o topraklarda yaşayan Müslümanlarla birlikte Yahudileri de vatanlarından kovduğunda onlara kucak açan Kanuni Sultan Süleyman olmuştur. 19. yüzyılın ilk yarısında ülkelerindeki siyasî karışıklıktan kaçan Polonyalılar da Osmanlı Devleti’ne iltica etmişlerdir. Aynı dönemde Kafkasya’daki Rus yayılmacılığı ve Balkanlar’daki karışıklık, milyonlarca Müslümanın akın akın Anadolu’ya iltica etmesine yol açmıştır.

Uzun yıllara yayılan nüfus hareketlilikleri II. Dünya Savaşı’na kadar dünya kamuoyunun gündemine girememesinde en büyük sebep Avrupa’nın o güne kadarki göç dalgalarından etkilenmemesidir. Ne zaman ki göç olgusu Avrupa için ciddi bir sorun teşkil etti, o dönemden sonra meseleye uluslararası platformlarda çözüm arayışına girmişler ve1950’de BM Mülteciler Yüksek Komiserliği kurulmuştur. 21. yüzyılın başından itibaren Orta Doğu’nun içine düştüğü mülteci krizine çözüm bulamayan BM, Suriye sorunun vahametini tüm boyutlarıyla gözler önüne serdiğini de çağın yaşayanları olarak müşahede ettik.

911 kilometrelik kara sınırımızı paylaştığımız Suriye’de yaşanılan insanlık dramına ilk günden itibaren kayıtsız kalmayıp‘açık kapı’ politikamızla ülkemize sığınan mülteci kardeşlerimizin eğitimden sağlığa, sosyal ihtiyaçlardan istihdama tüm ihtiyaçlarını karşılamaya, yaralarını sarmaya çabaladık.

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığını ortaya çıkınca ülkelerine dönmeleri mümkün olmayan kardeşlerimizin Türkiye’ye girişleri dünya basınında yankı bulurken, yakın bölgelerdeki sıcak çatışmalardan kaçanlar evlerini, ocaklarını terk edip sınırımıza dayandılar. Topraklarına mülteci kabul etmeyen veya ülkelerine sığınmış kişilere insanlık dışı muamele gösteren devletlerin yanında Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere yetkililerimiz insanlığın geleceği adına umut veren işlere imza attılar ve hayırlı işlerine devam ediyorlar.

İnsan haklarının hamiliğine soyunduklarını kâğıt üstünde gören devletlerin Türkiye’nin tavrından ders almalarını dilerken;yurdunu terk etmek zorunda kalanlara insanî bir görev anlayışıyla dinlerine, dillerine, renklerine bakmaksızın kapılarını açan iktidarın yaptıklarını adları Zafer, Deva, Gelecek, İyi, Demokrat ve Cumhuriyet Halk olan partilerin anlaması mümkün değildir. O nedenle Ak Parti’yi bir kere daha Suriyeli kardeşlerimizle ilgili uygulamalarından ötürü şükranlarımı bir kere daha arz ediyorum ve’s-selam.