Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Nisan 2017

'Suriye'de ne işimiz vardı abi?'

HADİ ŞİMDİ DE SÖYLE BUNU:

Herkes her konuda uzman.

Alın elinize mikrofonu, sokaktaki "erkeklerden" herhangi birine sorun:

"Sizce Fatih Terim milli takımı doğru taktikle oynatıyor mu?.."

Yüz "erkek"ten en az doksanı mutlaka o veya bu yönde bir görüş belirtecektik.

"Yanlış" veya "Doğru."

Bir hükmü olacaktır mutlaka!

Sen futboldan ne kadar anlarsın, bu işe ne kadar emek verdin, uzmanlığın nereden geliyor, kimsin...

Bunlar önemli değildir.

Herkesin her konuda bir fikri vardır, bu fikrin oluşması için müktesebat gerekmez, herkes her konuda uzmandır...

Tenekenin boşundan "çok" ses çıkar, dolusundan "tok".

Doldurmak için biriktirmek gerek.

Çok meşhurdur; bizden iki adet yazara olmayan hastalık hakkındaki görüşleri sorulduğunda...

Her ikisi de olmayan hastalığın kaynağına ve insanlığı nasıl tehdit ettiğine dair uzun uzun değerlendirmede bulunurlar.

Bilgi verirler!!!

Muzipliği yapan dergi de iki "önemli yazarın" tavrını kıvrak bir başlıkla değerlendirir:

"Her şeye maydanoz!"

O yazarlar, "Bu konuda bilgi sahibi değilim. Bilgi sahibi olmadığım konuda yorumda bulunamam, uzmanına sorun!" diyebilirlerdi ama...

Bir "gazeteci-yazar"ın herhangi bir konuda bilgi sahibi olmaması kabul edilebilir vaziyet olmadığından bu denmez.

İyi kötü birşeyler demek şarttır, uzmanlık gerekmez, bu işleri kimse de takip etmez.

Neyse uzatmadan bugünkü ana konumuza gelelim?

ABD, Esad soykırımını öne sürerek Esad Üssü'ne hava operasyonu düzenleyince...

Şu,

"Ak Parti hükümetlerinin Suriye politikası yanlıştı. Suriye meselesine böyle göbekten girmemizin ne gereği vardı, bekleyip görmeliydik!" yollu lakırdılar geçti gözümüzün önünden.

Sadece CHP'liler "filan" değil, AK Parti çevrelerinden "çok bilmiş" tipler bile, uzman edasıyla gerdan kırıp ağır suçlamalar yönelttiler.

Başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Türkiye'nin Suriye politikasına yön veren kim varsa, çeşitli kıvamlarda hedefe yerleştirildi.

Sayın Erdoğan'ın bu konuda çok fena yanıltıldığı, ABD'nin oyununa gelindiği öne sürüldü, Suriyelilerin kabul edilmesinin vahim bir hata olduğu, ülkeyi felakete sürükleyeceği zırvalandı...

AK Parti çevrelerinden çokları, düzenden yeterince faydalanamadıkları süreçlerde rahatsızlıklarını bu konu üzerinden dile getirdi.

"Suriye politikamız çok yanlış abi!"

Ya ben...

Bu süreçte ne yaptım?

Her sıradan kul gibi pekçok hatamız var, pekçok konuda yanılabiliriz...

Bizim az yanılmamızın sebebi, çok bilmemiz değil, bilmediğimiz, üzerinde çalışmadığımız, yeterince emek ve mesai sarf etmediğimiz konularda fikir beyan etmeme hassasiyetimiz.

Her şeyi bilemezsin elbette...

Bir şeyi çok iyi bileceksin ama...

"Haddini."

Haddini çok iyi bileceksin!..

=======

"SURİYE POLİTİKAMIZ YANLIŞTI!" DİYEN ADAM!

Neye dayanarak söylüyorsun bunu?

Dünyada hangi devletin hangi konudaki politikası doğrudur?

ABD'nin Irak, Suriye ve Afganistan politikaları yanlış mıydı, değil miydi?

Rusya'nın ve İran'ın Suriye politikası yanlış mıydı, değil miydi?

İsrail'in dış politika hamleleri neye göre yanlış veya doğru?

Türkiye'nin Kıbrıs politikası, mesela Annan Planı'na "evet" demesine ilişkin bugünkü hükmünüz nedir?

Rum tarafı "hayır" demişti Annan Planı'na, bizim taraf "evet"...

Rum tavrı "hayır" mı doğruydu, Türk tavrı "evet" mi?

Bu sorulara cevap verebilmek, neyin, neye göre doğru olduğunu tayin edebilmek, zor sorulara, uzun vadeli projeksiyonlarla sağlıklı karşılıklar sunabilmek ne kadar güç bir iş değil mi?..

Peki...

Bu böyle de...

"Türkiye'nin Suriye politikası yanlış" diyerek ahkam üstüne ahkam kesenlerin birikimleri nereden geliyordu?

Hükümet yetkililerinin ellerindeki bilgilerin ne kadarına sahiptiler?

Yok...

Ellerinde bilgi filan yoktu.

Bilgiye dayanmıyorlardı.

"Türkiye'nin Suriye politikası yanlış!" diyenlerin bir bölümü "aptalca" konuşuyordu, "laf olsun" diye!..

Öylesine!..

Bir bölüm "fikir beyan edici" ise farklı saiklerle hareket ediyordu.

CHP'liler "filan", sırf yönetimi karalamak, yıpratmak için ülkemizin "Suriye politikası"nın bütün aşamalarına, bütün unsurlarına karşı çıkarken...

"Dış politikamız yanlış abi" diyen AKP'liler is (Ak Partililer değil!) yapıdan umdukları kadar menfaatlenememinin rahatsızlığını dışa vuruyorlardı.

Bunları izledik...

Medyadaki temsilcilerini yakından takip ettik özellikle.

AK Parti'nin iktidarda olmasından umdukları ölçüde faydalanamadıklarında lafi hemen "Suriye politikamızın yanlışlığına" getirirken...

"Sıkıntıyı aşıp" yeniden devreye girdiklerinde eleştirilerini dile getirmez oldular.

Ya da tersi, gözdeyken Ak Parti hükümetlerinin dış politikasını alabildiğine destekleyenler, gözden düştüklerinde "vurmaya" başladılar.

Mesele tamamen menfaat meselesi, pekçok mevzuda olduğu gibi.

AK Parti, bir "fikir" partisi olamadı hiç...

Bundan dolayı da, meseleler etrafındaki çoğu kişi tarafından salt menfaat meselesi olarak görüldü.

Yorumları şekillendiren de maddi menfaat beklentilerinin gerçekleşme oranı oldu.

Beslenen sürekli destekçi, beslenemeyen sürekli karşıt.

Biri hiç eleştirmez, diğeri her şeye karşı.

BİZ İSVİÇRE DEĞİLİZ!

O coğrafyada yaşamıyoruz.

Etrafımızdaki ateş çemberiyle ilgilenmemiz, karışmamamız diyen kafa "Osmanlı'nın Yemen'de ne işi vardı!" kafasıdır.

"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" lafını, "Etliye sütlüye karışma!... Çareyi 'Damızlık Erkek İthalinde Ara" kafasıdır.

Bu Abdullah Cevdet kafasıdır, gavurun kafasına geçirdiğini bile "kutsal" belleyen batı taklitçisi ezik, büzük yarı aydın kafasıdır.


Ey salak ya da ihtirası vatan sevgisini kapatmış muhteri;

Türkiye, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı olarak, yanıbaşındaki gelişmelirin dışında kalabilir mi?

Sınırlarının ötesinde yeni bir "İsrail" kurulurken, daha doğrusu İsrail sınırlarımıza uzanırken, Türkiye bölgeye girmeyecek...

Aslanlar gibi alan hakimiyetini sağlamayacak!

Seyredecek olan biteni!

Milyonlarca kardeşi alçak Esad tarafından katledilirken, "Bana ne!" diyecek!

Türkiye, Suriyeli kardeşlerimize "gavur" gibi davranacak!

Gavur gibi "Geberirlerse gebersinler, bize ne!"

Türkiye bunu yapmadı, yapamazdı, yapmazdı, yakışmazdı, böyle yaptığında sınır güvenliğini sağlayamazdı, vesaire...

Vesaire...

Bugün geldiğimiz noktada, ABD hava operasyonu var.

Türk askeri oralarda.

Kendi alanını kontrol ediyor.

Fırat Kalkanı Harekatı'nın ne kadar hayati önemi haiz olduğunu bu vesileyle daha net bir şekilde görmüş olduk.

ABD'YE GÜVENMEDİĞİMİZ İÇİN ORADAYIZ... YANİ, EVET!

ABD, elbette orayı "Esad kimyasal saldırı yaptı, masumları katletti* diye vurmuyor.

Elbette düşünmez bunu, elbette aldırmaz, akan nasılsa Müslüman kanı, kimyasal saldırının mağduru Müslüman...

ABD Esad'ın gerçek yüzünü yeni mi gördü?

Yeni mi anladı?

Alçak 15 Temmuz Darbesi'nin ön yüzünde FETÖ, arka yüzünde de ABD-İsrail ittifakı yok mu?

Bunlar doğru sorular.

ABD'ye asla itibar etmeyiz.

Rusya, ABD ve diğerleri, hepsi Siyonizm'in uşağı.

Bunun böyle olması, Türkiye'nin mümkün olduğunda inisiyatif almasını mecburi hale getiriyor.

"Suriye politikamız yanlıştı!" diyenlerin "doğru"ları neler, neler yapılmalıydı?

"Efendim... Karışılmamalıydı!"

Laf mı bu, nasıl karışmazsın?

ABD taaa oralardan gelip bombalayacak, biz duracağız!

Sınırlarımızın İsrail'e uzantı olmasına göz yumacağız!

Gidin işinize!

"Hayır" deyin siz Türkiye'nin her hamlesine.

Biz "EVET" diyoruz!

Köküne kadar!..