Suriye’de İran ve Rusya
İdlib krizi, Suriye’de belirsizliklerle dolu bir sürecin önünü açmış durumdadır. Suriye’de herkes geleceğini tartışırken, Beşar Esed, Rusya ve İran’a dayanarak geleceğinin güvende ve güvencede olduğunu iddia eden tek liderdir. Rusya ve İran, Esed rejimini tek meşru otorite olarak tanımakta ve tanımlamaktadırlar. İran ve Rusya’nın güçlü desteğiyle ayakta kalan Esed, dünyadan kendisini tek lider olarak tanımasını istemektedir. Suriye’de Esed olmadan hiçbir çözüme ulaşılamayacağına dair yoğun bir propaganda yapılmaktadır. İran ve Rusya’nın silahlarının üstüne oturarak ayakta kalan Esed, iktidarda kalabilir. Sadece Esed rejimiyle masaya oturarak Suriye sorununun çözüleceğini ummak büyük bir yanılgıdır. Esed rejimi, sorundur, çözüm değildir. Sorun, Rusya ve İran’ın Esed rejimini tek çözüm merkezi olarak dayatmalarıdır. Esed rejiminin gidici olmadığı kesindir, ancak Esed rejiminin büyük çatışmalara ve krizlere yol açan merkez olduğu da unutulmamalıdır.
Suriye’de barışın sağlanmasının önünde İran’ın Şii emperyalizmi ve Rusya’nın Akdeniz üzerindeki emperyal hesapları en büyük engeli oluşturmaktadır. Toptan imha metotları ve askeri operasyonlarla politikalarını dayatacağını düşünen Rusya ile kendisine bağımlı Şii toplulukları silahlandırmak suretiyle geniş bir nüfuz alanı oluşturacağını düşünen İran, Suriye’de kendi kontrollerinde olmayan her şeyi istikrarsızlık kaynağı olarak görmektedirler. Rusya ve İran için Suriye’de barışın yolu, Esed rejiminin mutlak bir şekilde hakimiyetini yeniden kurmasından geçmektedir. Esed’ın hakimiyetinin, Rusya ve İran’ın hakimiyeti olarak okunması gerekmektedir. Rusya ve İran, Esed rejiminin hakimiyeti için barışı değil, savaşı amaçlayan bir politika uygulamaktadırlar. İdlib krizi, Rusya ve İran’ın Esed uğruna savaş dahil her türlü toplu imha operasyonuna girişeceklerini göstermektedir. Rusya ve İran, Suriye’de Esed rejimini dayattıkları sürece, bu ülkede barışın sağlanmasının mümkün olmayacağı açık bir gerçekliktir.
Tahran zirvesinde Putin, İdlib’te bir ateşkes durumunun bile olmayacağını ifade etmiştir. İdlib’teki muhalif gruplara yönelik saldırılarına devam edeceği anlaşılan Rusya ve Esed rejimi, savaş yoluyla topyekun imha operasyonlarını sürdüreceklerdir. Tahran zirvesinde İran ve Rusya, İdlib’in bir terör merkezi olduğunu, buradan kendilerine saldırılar olduğunu ve burası temizlenmeden mücadelelerinin bitmeyeceğini söylemişlerdir. Rusya-İran-Esad rejimi bloku için, ılımlı muhalifler yoktur, teröristler vardır. İdlib’teki herkesi terörist olarak gören Rusya ve Esad rejimi, terörist gruplarla ateşkes değil, savaşmanın tek yol olduğunu dünyaya ilan etmişlerdir. Rusya ve İran, muhalif gruplara alan açmayı amaçlayan her türlü girişime ve öneriye kesinlikle geçit vermeyen net bir politika izlemektedirler. İdlib’te meydana gelecek insani facia, Rusya ve İran’ın umurunda değildir. Rusya ve İran, sivil insanları değil, Esad rejiminin hakimiyetinin tesisini her şeyin üstünde tutmaktadırlar. Rusya ve İran, İdlib’te ortak bir plana ve amaca sahiptirler. Rusya ve İran, İdlib’in Esed rejiminin hakimiyetine geçmesi için her türlü müdahalede bulunacaklardır. İki müttefik, İdlib’teki mevcut statükonun artık sürdürülemez olduğu konusunda aynı görüşe sahiptirler.
Esed rejimi, kendisine muhalif tüm grupları, Rusya ve İran’ın desteğiyle etkisizleştirmeyi hedeflemektedir. ÖSO gibi grupların Türkiye’nin kontrolünde ve yönlendirmesinde olduğunu düşünen Esad rejimi, muhalif gruplarla beraber Türkiye’yi de düşman hedef olarak konumlandırmıştır. Esad rejimi, muhalif gruplardan desteğini çekmediği sürece Türkiye ile barışmayı ve aynı masada yer almayı reddetmektedir. Esed rejimi, Rusya ve İran’ın desteğiyle Türkiye’nin Suriye’deki hareket alanını ve araçlarını ortadan kaldırmayı istemektedir. Esed rejimi, birincil düşman olarak Türkiye’yi görmektedir. Esed rejimi açısından muhalif gruplar, ikincil derecede tehdit konumundadırlar. Esed rejimi, Türkiye etkisizleştirilmeden Suriye’de hakimiyetinin mutlak bir şekilde kurulmayacağının çok iyi farkındadır.
Savaşın başından beri Rusya, İran ve Esed rejimi, birbiriyle uyum ve işbirliği içinde çalışmaktadırlar. Rusya, Suriye’de İran ile birlikte çalışmaya devam ettiği takdirde güçlü bir şekilde varlığını sürdüreceğini düşünmektedir. Rusya, bundan sonra Suriye’de İran’ın dışında stratejik partner değişikliğine gitmeyecektir. Rusya, bölge devletleriyle taktik ilişkiler içinde olmasına rağmen, stratejik ortak olarak sadece İran ile ilişki kurmaktadır.
Rusya ve İran’ın Esed rejimi merkezli politikalarının hiçbir yerinde insan yer almamaktadır. Rusya ve İran reelpolitiğinde, Esed rejimini kullanarak kendi nüfuz alanlarını genişletmek ve kalıcılaştırmak vardır. İran ve Rusya, Suriye’nin toprak bütünlüğünden sadece Esed’ın mutlak hakimiyetini anlamaktadırlar. İran ve Rusya, Suriye’de hiç savaş ve çatışma yaşanmamış gibi, her şeyin eskiden olduğu gibi Esed rejiminin kontrolünde olduğu takdirde süreceğini sanmaktadırlar. Suriye’de savaşı kalıcılaştıran ve barışı imkansızlaştıran şey, bu yıkıcı yanılgıdır. Rusya ve İran’ın, Türkiye’nin İdlib’te olası insani facia uyarısına kulak vermesi, Esed’ı Suriye’nin tamamı sanma yanılgısından kurtulmaları lazımdır.