Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.26
Gram Altın
2972.58
BIST 100
9624.68
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Mart 2016

SURİYE'DE ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEM

ABD Suriye politikasında bütün iplerin Rusya ve İran'ın eline geçmesine seyirci kaldığı gibi yer yer buna ortam hazırladı. Öyle ki Rusya ve İran, ABD ve Batı'nın bölgeden ve Suriye'den çekilmesinin kalıcı olup olmadığını denemeye başladılar. Bütün gerginliklere, Suriye'nin işgaline, savaşın kapıyı çalmasına rağmen ABD'nin stratejik ortağım dediği NATO ülkesi Türkiye ile Rus-İran ittifakını baş başa bıraktı. Birkaç gün öncesine kadar sadece NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Türkiye'nin güvenliği için Akdeniz ve Karadeniz'de savaş gemileri hazır durumda" demiş, ondan sonra da bölgeyi ne arayan oldu ne soran.

Bunlar yetmezmiş gibi ABD için çok stratejik Doğu Ak Deniz ülkesi Lübnan Rus-İran bloğuna mecbur kaldı. Suudi Arabistan yıllarca Lübnan'ı destekledi, ancak Hizbullah blokajındaki Lübnan saldırıya uğrayan Suudi elçiliği konusunda bile çekinceli davrandı. ABD'nin İran'a alan açması Esed ve Hizbullah'a da "kim tutar sizi" demekti. Bu, Lübnan'ın Rus-İran saflarına itilmesi demekti, Lübnan da mecburen bu bloğa katılmış durumda.

Şimdi NATO ve ABD'nin sessizliği bozuldu;

Önce NATO Avrupa Komutanının açıklaması, sonra Başkan Obama ve İsveç Genelkurmay Başkanının açıklamaları geldi. Obama ve General Breedlove mealen Rusya ile bir savaşın çok uzak olmayabileceğini dile getirdiler. Bu açıklama bugüne kadar ABD'nin belki de en önemli açıklamasıydı.

İsveç Genelkurmay Başkanı Byden'in, "Rusya'nın siyasi hedeflere ulaşmak için askeri gücünü kullanma niyetiu2026 Diğer yandan NATO da varlığını artırıyor. Baltık Denizi bölgesinde NATO ile Rusya orduları arasında çatışma çıkabilir" açıklaması küresel bir savaşın haklı tedirginliğiydi.

Zaten bizim de anlatmaya çalıştığımız bu tedirginlik. III. Dünya Savaşını uzak görenlere işin sandıkları gibi olmadığını söylüyoruz.

Neden mi?

Rus Çar'lığı Osmanlı'nın çöküş sürecinde oldukça güçlenmiş, Doğu Avrupa'da jeopolitik üstünlüğe sahip olmuş, Rusların Ak Deniz'e inmeye çalıştığını fark eden Avrupa sürgün Lenin'i Zürih üzerinden Çarlık Rusya'sına sokmuştu. Bolşevik ihtilali sürecinde Ruslar hem Skyes-Picot masasından uzak kalmış hem de Rus Çarlığı son bulmuştu.

Ruslar II. Dünya Savaşı sonrası yine süper güç olmaya başlamış, tehlike sınırlarına gelen SSCB Amerika'nın teşvikiyle Afganistan'a girmiş, on yıllık savaş sonunda Afgan topraklarına gömülmüştü.

Demem o ki, Rus Çarlığı I. Dünya Savaşı sonrası yıkılmış, SSCB de Afgan savaşı sonrası çökmüştü. Şimdi tekrar güçlenen Rusya Federasyonu Suriye'de, mirasına konduğu Çarlık Rusya'sı ve SSCB'nin akıbetine uğramak üzere.

Tabi, Rusya'nın Suriye'ye gömülmesi ABD'nin tek başına başarabileceği bir iş değil, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar olmadan bu hiç mümkün değil.

Ama Suriye'de son üç yılda ABD bu müttefiklerini çok zor durumda bıraktı.

ABD'nin bu tutumu anlaşılır gibi değil, 2. Dünya Savaşı sonrası "hegemonik PAX Amerikan" olarak adlandırılan eksen her nedense hedeflerine ulaşmada sıkıntılarla karşılaştı. Bunda, ABD'nin Almanya ve Türkiye ile gerekli yakınlaşmayı sağlayamamasının rolü büyük.

George Freidman'ın da belirttiği gibiAlmanya ve Türkiye bölgelerinde yükselme trendinde olan, ama aynı zamanda Amerika ile ciddi ortaklıkları bulunan iki devlettir. ABD hem bu gerçeği görmedi hem de Rusya-İran bloğu karşısında oluşan Türkiye-Suudi-Katar bloğuna da gereken desteği vermedi.

Türkiye sınırları ciddi tehdit altındayken ABD'nin, "Türkiye'nin sınırları NATO sınırlarıdır" açıklamasından öte bir şey söylediğine rastlamadık. Bu da retorikten öte bir anlam taşımıyor. Böyle sürecek mi derseniz, elbette ki hayır, ABD er ya da geç hatasını fark edecek. Rusya Paktının mevcut pozisyonunu güçlendirmesi halinde ABD için geniş coğrafyası olan Avrasya'yı kontrol etmesi gittikçe zorlaşacaktır. Çünkü bu coğrafyada artık devletlerin potansiyeli, bu devletlerin geçmişten çıkardıkları dersler Amerika'nın burayı derinliğine kontrolünü sınırlamaktadır.

Kısacası,

Bölge jeopolitik sarsıntı geçiriyor. Yemen'e kadar uzanan hatta krizler yaşanıyor. Anarşi ve teröre varan bu krizlerin güvenlikten kaynaklı olduğunu biliyoruz.
Her bölgesel güç bu krizlerde alan açmak için çabalar, Türkiye de kendine alan açmalıdır. Bu yüzden Suriye barış görüşmeleri açıklanır açıklanmaz Türkiye "ateşkes beni bağlamaz" açıklamasıyla Suriye özelindeki gelişmelere göre pozisyonunu belirleyeceğinin mesajını verdi.

ABD Türkiye'nin, Türkiye de -bütün olan bitene rağmen- Suriye Kürtlerinin yanında olmalı, yoksa Ruslar Kürtlere bir "Mahabad acısı" daha yaşatırlar.