Suriye ve İhtimaller !
Asıl gündemimiz olan Gazze’de devam eden soykırımı, “Ruhumun
ruhu” Rim’in dedesi Halid Nebhan’ın
şehadetini yazmak istiyordum. Ama Suriye üzerinden meseleleri manipüle etmeye
çalışanlara dair söylemek istediklerim var.
Kesin, yaşanmış ve tecrübe edilmiş olanları bir kenara
bırakarak ihtimaller üzerinden hem
Müslümanları zan altında bırakmak hem de bu yolla Türkiye’ye ve iktidara
vurmak en hafif ifadeyle haysiyetsiz bir bakış açısıdır.
Özellikle ülkemizde Suriye zaferini lekelemek için yapılan
tezviratlar hep ihtimallere dayanıyor.
Bu söylemler üzerinden Suriye
Devrimine-iktidara vuranların büyük çoğunluğu zaten İsrail ve Amerikancı. Yarın
İsrail’e savaş açsak, “İsrail dostumuz, laik-demokrat, Batıcı, cihatçı değil,
ne işimiz var İsrail topraklarında!” diye vaveyla kopartacak kesimler… Bu
koroya tabi ki varlığını İslam ve Müslüman düşmanlığına adamış, vatanın ve
milletin faydasına olan her şeye karşı çıkan CHP zihniyeti öncülük ediyor.
Bir kısmını ise İran muhibbi, “İsrail’e karşı Müslümanlar
birleşmeli” söylemiyle deyip İrancılığı savunanlar ve Mezhepçi saikle Esed
zulmünü ve katlettiği yüz binlerce Müslümanı görmeyen kişi ve gruplar
oluşturuyor. Bir de, yaşanan her
hadisede iktidara faydalı olabilir düşüncesiyle, kendisini meselenin karşısında
konumlandırmak zorunda hisseden akıllara zarar zavallı bir grup var.
Suriye Devrimi gerçekleştiğinden beri bunların ileri sürdüğü
her argüman ihtimaller üzerine!..
Samimi şekilde Müslümanların zaferine sevinip Haçlı-Siyonist
işgalden kaygı duyarak değerlendirme yapanların hariç, bu zalim goygoycusu tipler, sadece iddialarında haklı çıkmak için
İsrail’in Suriye’yi işgal etmesini, Suriye’de iç savaş çıkmasını hatta
Türkiye’ye saldırmalarını adeta dua ederek bekliyor.
İddia ettikleri ihtimaller
şunlar: “Suriye muhalefeti ABD-İsrail ile anlaştı. PKK ile anlaştı. İsrail
Suriye’yi işgal edecek. Yeni yönetim yakında Türkiye’ye karşı olacak. Esed ABD
ve İsrail düşmanıydı muhalifler İsrail dostu. Türkiye kaybetti. Vs vs…”
Gerçekler ise: Esed
rejimi –İran’ın zalimliğinin yanında Türkiye’nin düşmanı olduğu bunu her
fırsatta gösterdiği, PKK-PYD’ye alan açıp işbirliği yaptığı ortada olan gerçek bir
şey.
ABD’nin Siyonist
projeyi uygulamak için yıllardır PKK’yı desteklediği ve son on yıldır Suriye’de
PKK-PYD’ye vadettiği devleti uygulamaya koymak için tespit edilmiş yüz bin tır
silah ve lojistik yolladığı, onları eğitip donattığı da bir gerçek. Esed
rejimi olsun-olmasın bu plan için her türlü faaliyeti yaptığı rejimin de buna
boyun eğdiği bir gerçek. İsrail’in Golan’ı kırk yıldır işgal altında tuttuğu, bölgedeki
ABD güdümündeki unsurların (Dürzi ve PKK) İsrail ve ABD ile birlikte hareket
ettiği de bir gerçek. “İran’ın İsrail’e karşı direniş hattı” diye pazarladığı
bölgeleri İran Şii Hilali için oluşturduğu ve bu uğurda yüz binlerce Müslümanı
öldürüp bölgeden sürdüğü de bir gerçek. Müslümanların işkenceyle tecavüzle
öldürüldükleri bir gerçek. Esed
rejiminin 60 yıldır, İran’ın 13 yıldır İsrail’e sınır olduğu ve Suriye ve İran’ı
defalarca vurduğu halde İsrail’e savaş açmadığı da bir gerçek.
Emperyalistlerin yıllardır at koşturduğu ve toz duman içinde
kimin kime değdiği belli olmayan bir ortamda, geleceğe dair kesin bir şey
söylemek mümkün değil. Yarın şu olur bu olur diyebilmek de afaki kalır.
Gelecekte kim kimin yörüngesinde, Türkiye’nin yanında mı karşısında mı durur
bunu bilemeyiz elbet.
Fakat Türkiye’nin
düne göre bölgede askeri, istihbari ekonomik ve sosyal anlamda daha da
güçlendiği bir gerçek. Yıllardır yanında durduğu Suriye halkının sevgisi,
Suriye muhalefetindeki unsurlarla olan ilişkiler, PKK-PYD’nin köşeye sıkışması
ve Müslüman Suriye halkının artık kendi
vatanında zulüm ve işkence germediği kaskatı bir gerçek.
Gelecekteki
“ihtimaller üzerinde kaygı pompalaması yapanların, geçmişte kesin olan
hadiseleri bir kenara bırakması kadar” anlamsız bir şey olabilir mi? Ve
bunu yapanların neredeyse her meselede Müslümanların karşısında durdukları da
kaskatı bir gerçek!
Arkasını bilemediğimiz, pamuk ipliğine bağlı hassas
noktaların şuurunda olarak, hepimizin kaygıları var! Su uyur düşman uyumaz!
İsrail-ABD, Arzı
Mevud’u gerçekleştirmek için her fırsatı değerlendirecektir. Ve nihayetinde bu
işgalci katillerle karşı karşıya geleceğimiz de ortada. Bu hakikatten yola
çıkarak, mevcut durumda Müslümanların zaferine, Türkiye’nin tesir sahasının
artması ve ülkemizi de hedef alan planları bozacak mevzi kazanmasına sevinmeli,
bu durumu daha da güçlendirecek yapıcı tavır sergilemeliyiz.
Gerçek olanın üzerine iyi niyet ve çabayla konulacak her
tuğla, vatanın milletin ve ümmetin birlik içinde geleceğini daha güvenli ve
emin kılacaktır.
İhtimaller üzerine bağlı oldukları odaklar adına algı
operasyonu yapanlar ise savundukları zalimler gibi silinip gidecek elbet.
Asıl gündemimiz Gazze olmalı!
Allah vatanı milleti ve ümmeti birlik ve dirlik içinde
muhafaza etsin.