Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
3020.81
BIST 100
9890.76
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ocak 2025

​Suriye üzerinden yeni planlar!

Müslümanların, kafir ve zalimlere karşı belki de yüz yıldır kazandığı en büyük zaferdir Suriye devrimi. Zalimliğinin de ötesinde varlığını İslam’a, Müslümanlara ve Türkiye’ye düşmanlığa adamış bir rejimin yıkılması büyük bir zaferdir..

Emperyalist Fransa’nın desteğiyle Müslüman topraklarında idareyi ele geçiren bir avuç azınlık Nusayri, 60 yıldır Müslüman Suriye halkına öyle zulümler yaptı ki, son on beş yılına şahitlik eden vicdanlı her insan evladı Esad ve şebbihalarını lanetle anıyordu.

İsrail’in güvenlik tamponu olan Esad rejimi yıkıldı, bütün dünyada Müslümanlar bir zalimin daha devrilişini coşkuyla kutladılar ve doğal olarak artık bundan sonra ne olacağına dair konuşmalar başladı.

Dış politikada yaşanan kritik hadiseleri her ülke ve iktidar kendi zaviyesinden ele alır ve menfaatine uygun olacak şekilde değiştirip dönüştürmek için adım atar.

Temel bir istihbarat kuralı olan “istemediğin bir şeye engel ol, engelleyemiyorsandahil ol yönünü- hedefini değiştir” mantığı, dış politikanın da en önemli kurallardandır. Bir ülkeye göre gelişen yeni hadisenin mahiyeti, menfaatine uygun değilse o hadiseyi gerçekleştirmeden boğmaya, gerçekleşirken rayından çıkartmaya onu da yapamıyorsa aynı menfaat peşinde olan yandaşlarıyla o hadiseyi şeytanlaştırmaya çalışır.

Suriye’de Müslümanlar bir zafer kazandı. Son 13 yıl fiilen katliamla halkı sindiren ama 60 yıldır Suriye halkına zulmeden diktatör Esad rejiminden “menfaatlerine uygun bazı törpülemeler yapsalar dahi hiç rahatsız olmayan Batı ülkeleri” akbaba gibi üşüşmeye başladılar Suriye’ye.

Arap Baharı adıyla başlayan süreçte, Esad’ı deviren Suriye milli ordusuna göre çok daha “ılımlı” olan birçok hareketi ve diktatörleri deviren yeni yönetimleri “Bizans oyunlarıyla” alaşağı eden Batı, Suriye’de boş durmayacak elbette.

Görebildiğimiz kadarıyla mevcut vaziyet şu noktada.

Birinci nokta: Sınırımızda doğrudan bizim güvenliğimizi de ilgilendiren PYD-PKK’nın sınır hattımızda elinde tuttuğu Aynel Arap ve diğer şehirlerin ABD desteğiyle Suriye içinde bir “federatif yapı oluşturularak” PYD-PKK elinde kalması için çalışmalar yapılıyor. ABD, İsrail Fransa İran vesair ülkeler birlikte hareket ediyorlar.

İkinci nokta: Bu çalışmaları dikkatlice takip eden Nusayri rejim artıkları, şayet PYD-PKK’ya bir özerk-federatif yapı kurulabilirse İran ve İsrail’in de desteğiyle aynı şekilde Lazkiye-Tartus hattında Nusayri devleti peşindeler.

Üçüncü nokta: Durziler de benzer bir bekleyiş içindeler ve açıkça yeni yönetime silah bırakmayacaklarını ilan ettiler ve hatta bazı Durzi gruplar İsrail ile birlikte olmaktan söz etmekteler.

Suriye’nin parçalanarak üçe bölünmesi uzun zaman öncesinden beri konuşulan bir plandı. Emperyalizmin kontrol altında tutmak için “böl parçala yut” taktiği her dönem ve her bölge için geçerli olan bir yöntemdir.

Esad rejiminin devrilmesi en çok İsraili korkuttu. Çünkü artık Müslümanlarla sınır olmuş, Türkiye ile arasında Esad gibi bir tampon kalmamıştı. Fakat ABD ve Batı ülkelerinin uzun yıllardır oluşturdukları sömürü sistematiği ve buna uygun yetiştirip besledikleri kişi, kurum ve gruplar eliyle yaşanan “onlar için gelişen arızi” durumlara hızlı müdahale edebilme kabiliyetini şimdi de görüyoruz.

Türkiye, İsrail’in Arzı Mevud hayalinde yer bulan PKK devleti planını kabusa çevirecek hamleyi yapmakta gecikmemeli, Haçlı Siyonistlerin PYD-PKK planını uygulayacak bir zemin bırakmamalıdır.

Bu durum ABD ile karşı karşıya gelme pahasına hızla uygulanması gereken bir noktaya gelmiştir. Suriye’de İsrail, ABD ve İran da dahil diğer emperyalist ülkelerin özellikle Türkiye’nin kazanacağı mevziiye taş koymak için Suriye’yi bölmek istediği ortadadır.

Suriye’nin deniz kıyısında varlığını İsrail’e muhtaç şekilde sürdürebilecek İslam düşmanı bir Nusayri devleti planını en çok İsrail kaşıyor. Çünkü Türkiye yeni yönetimle bir deniz kıta sahanlığı anlaşması yaptığında İsrail için Akdeniz nefes alamayacağı bir şekle dönüşecek.

İran zaten kırk yıllık planı bozulduğu için, tarihte hep olduğu gibi Türkiye ve Müslümanlara karşı ABD İsrail veya herhangi bir şeytanla anlaşma yapmaktan çekinmeyecek bir zihniyette.

Bölgedeki diğer Arap ülkeleri Gazze soykırımında artık açıkça görüldüğü gibi, İsrail ve ABD ne isterse onu yapacak iktidarlarca yönetiliyor.

ABD, şayet İsrail şantajına boyun eğmeye devam ederse PYD-PKK’yı devletleştirmek isteyecektir. Bir ihtimal, yeniden Başkanlık koltuğuna oturacak olan Trump, kendisini öldürme girişimi de dahil her türlü zorbalığı yapan küreselcilerle hesaplaşmaya kalkarsa belki durum biraz daha farklı olabilir. Böyle bir durum ABD’de iç hesaplaşma başlatır, dünya da bir nefes alabilir.

Neticede Türkiye’nin, Amerika ve İsrail’in DAEŞ kartını masaya sürerek PYD-PKK desteğini sürdürme çabasını engellemek için bir an önce PYD elindeki bölgeleri almak, sınır hattımızı temizlemek ve bölgedeki Kürt halkını da bu ABD tetikçisi PKK’lılardan kurtarmalıdır.

PYD-PKK bölgeden temizlenirse Haçlı-siyonistlerin planı da tersine çevrilmiş olur. Geçen her gün kötülerin hamle gücünü artırmaktadır.