Suriye Suriyelilerindir!
İran’ın Suriye’de 50 paramiliter örgütü, 530 askerî üs-mevzi
ve yaklaşık 180 bin askeri- paralı yabancı askeri bulunuyor. Rusya’nın Suriye'de
rejim bölgelerinde ve PKK-PYD’nin elinde tuttuğu bölgeler de dahil 110 dan
fazla üs-mevzii, Amerika’nın Suriye’de hemen hepsi PKK-PYD’nin elinde tuttuğu
bölgelerde olan35 üs-mevzii var.
Bu ülkelerin hiçbiri Suriye ile sınır değil. Bu ülkelerin
hiçbirisine Suriye’den sızıp terör saldırısı yapılmıyor. Bu ülkelerin hiçbirisine
savaştan mağdur olup sığınan milyonlarca Suriyeli mülteci gelmedi… Bu ülkelerin
hiçbirisinin sınırında, ülkesini bölerek devlet kurmak isteyen bir terör örgütü
yok…
Buna rağmen ülkemizde her biri ayrı bir kuklacı tarafından
oynatılan belirli kesimlerin, her fırsatta ‘Türk askerinin Suriye’de ne işi
var’ diye feveran ettiğini duyarsınız. Kimi İrancı kimi Amerikancı kimi Rusçu
falan… Hiçbir İrancı “İran’ın Suriye’de ne işi var?” demez. Hiçbir Amerikancının
ABD’nin Suriye’de ne işi var demediği gibi…
Aklıma şimdi geldi de; 15 Temmuz gecesi darbecilerin
yayınladıkları ilk bildiri “sınır ötesinde bulunan Türk askerlerinin ülkeye
geri dönmesi” olmuştu.
Suriye’de birkaç gündür Muhalif askerler tarafında kurtarma
operasyonları başlatıldı. Önce Halep alındı ardından Tel Rıfat. Hama ve
Münbiç’de çatışmalar devam ediyordu yazıma başlarken.
Öncelikle, HTŞ ve ÖSO birleşeni olarak muhalif ordunun
Halep’i bu kadar çabuk almasına şaşıranlar var. Halbuki bu yapılar beş yıldır
hazırlanıyorlardı. Esed’in zulüm düzeninin çürümüşlüğünü ve tabi ki Türkiye’nin
halk olarak dualarını da es geçmemeliyiz!!
Muhalif orduyu oluşturan Suriyelilerin kendi vatanlarında
işgal altındaki şehirlerini ele geçirmelerine ülkemizdeki bazı unsurların
gösterdiği tepkilere dikkatle bakılmalıdır.
Enteresan şekilde Saadet partisinden Zafer Partisine, CHP’den
İrancılara, bir kısım Alevi kişi ve gruplardan Kemalist analizcilere, küçük,
azınlık ama sesi gür çıkan gruplar feveran halinde meseleyi farklı noktalara
çekmeye çalıştılar.
HTŞ’nin terör örgütü olmasından başlayıp İsrail-ABD
destekledi demeye kadar uzanan birkaç argüman da koyuyorlar ortaya. Hele
İrancıların “İran-Hizbullah İsrail ile savaşırken bunlar “direniş eksenini”
arkadan vuruyor şeklinde yaptıkları savunma akıllara zarardı.
Bir kere “direniş ekseni” dedikleri şey, İran’ın kendi
liderliğinde “Şii Hilali” oluşturmak istediği yerlerdir. Buna karşı çıkan
herkesi “Direniş eksenine darbe vuruyor, israile hizmet ediyor” yaftası
yapıştırmak kadar anlamsız bir şey olamaz. İran Şii Hilali kurabilsin diye
Suriye’de yüz binlerce Müslümanın katledilmesini meşru mu göreceğiz?
Filistin’de direnişe destek olmak yüzbinlerce Müslümanı katledip, on binlerce
Müslüman kadına milislere hap vererek tecavüz ettirilmesine meşruiyet mi
verecek? Gazze’ye, Filistin davasına sadece Müslüman oldukları için destek
veriyor olsalar zaten Suriye’de bu kadar Müslüman katletmeleri mümkün mü?
Bunun dışında, Halep’in ve çevre beldelerin Suriye muhalif
ordusu tarafından alınması Türkiye’nin menfaatinedir. Bizim ülke olarak bu gün
ve gelecekteki en önemli güvenlik sorunumuz, İsrail’in Arzı Mevud için planladığı
ABD’nin uygulamaya koymaya çalıştığı PKK devletidir. Emperyalizmin devlet
vaadine kapılan ve ülkemizi parçalama hayali kuran PKK ve muhibbanı kesimlerin
hayaline ket vuran bir gelişmeden herhangi bir Türk vatandaşı neden rahatsız
olur ki?
Halep alınıyor İrancı-Şiiler öncülüğünde, mezhepçiler
yırtınıyor. Yıllardır mülteci düşmanlığı yapan ve güya milliyetçi gibi poz
veren Zafer Partililer mülteciler gidebilir diye sevinmesi gerekirken ve
üstelik PKK’ya darbe sayılabilecek bir olaya ağıt yakıyor. Saadet, Deva ve HDP
ve Kemalistler ise tipik CHP’li refleksinde devam…
ABD, son on yılda yüz bin tırdan fazla mühimmat silah
lojistik malzeme yolladı PYD-PKK bölgesine. Devlet kuracağız diye bangır bangır
bağırıyorlar. Trump’ın yeni kadrosu Türk düşmanı ve bölgede PKK’ya sempati
duyan Siyonistlerle dolu. Adım adım savaşa gidiyoruz ve Suriye rejimi PKK-PYD
ile aynı İran ve Rusya gibi gerektiğinde ortak koordineli hareket ediyor.
Böyle bir vasatta, PKK’nın bütün sınır hattından
temizlenmesi öncelikli meselemizken, Fırat’ın Doğusundan atılmasını başlatacak
bir harekata kim neden karşı çıkar? HTŞ Türkiye’nin kontrolünde değil evet de,
İran, Rusya, ABD ve Esed’den daha mı tehlikeli? Bunca yıl Suriyeli mazlumlara
kucak açan ülkemize diğerleri gibi hainlik yapacağını mı zannediyorsunuz?
Rahmetli Muhsin Başkanın “bizim tarlayı çok önceden
sürmüşler” şeklinde bir sözü vardı. Bu gün bırakın Müslümandan yana olmayı,
bırakın mazlumun yanında olmayı bırakın kendi vatanını savunanı desteklemeyi,
ülkemize vatanımıza faydası olacak her harekata karşı çıkan bu kesimler yarın
iş savaş noktasına geldiğinde kimin askeri olur zannediyorsunuz?
Tarih ders vermiyorsa coğrafya versin. Bu gün işgal edilen
her savaş bölgesinde emperyalistlere asker olan bölge haini birçok kesimi
görüyoruz. Şimdiden bu etki ajanlarına dikkat edilmezse yarın aidiyet
duydukları ülke namına vatanımızda ne tür fitnelere yol açacaklarını düşünmek
bile istemiyorum.
Türkiye, hazır fırsat doğmuşken Fırat nehrinin Batısına, Ayn
el Arap – (Kobani) Kamışlı Haseke bölgelerine girmeli emperyalistlerin PKK’ya
devlet kuracak bir karış toprak bırakmamalıdır. Bu gün risk alınmazsa yarın
daha büyük bedel ödemek zorunda kalabiliriz.
Suriye’nin gerçek sahibi Müslüman Suriye halkıdır. Rabbim
ülkelerini kurtarma savaşlarında onları muzaffer kılsın. vesselam.